Yunus Türkoğlu

İrfan Baştuğ İlkokulu ve Bir Öğrenci Profili

Yunus Türkoğlu

Yıllar sonra insan dönüp de arkasına bakınca bazı olayları daha farklı görebiliyor. O gün göremediklerinin tahlilini uzun bir süre geçtikten sonra yapabiliyor. Göremediklerimiz olunca telafisi mümkün olmuyor tabii ki veya görüp de değerlendirdiklerimiz, kazandıklarımızda oluyor haliyle! Uzun yıllar Fenerbahçe Futbol takımında Van'ı temsil eden Niyazi ağabey buna güzel bir örnek olabilir. Niyazi Van'da amatör olarak futbol oynar. Teknik, süratli, fizik ve kondisyonu yerinde bir sporcudur. Dönemin Fenerbahçeli idarecileri seyrederler ve o gün Niyazi güzel bir oyun çıkarır buna bağlı olarak attığı bir şut üst direğe sonrasında zemine çarptıktan sonra üst direğin içinden filelerle buluşur. Futbol oynadığımız yıllarda hocalarımız anlatırdı bilardo misali bir gol oldu derlerdi. Sonrasında Cemil Turan, Alpaslan, gol kralı Osman, kaptan Ziyalarla beraber Fenerbahçe'de yıllarca Van'ı temsil etti. Van'da unutulmazlar arasına girdi. Rabbim sağlık ve selamet versin. Kardeşi Sacit'te Van Şengençler Futbol takımında yıllarca futbol oynadı, tabii ki onu seyrettim. Sonra profesyonel olarak Elazığ Sporda devam etti, ona da selam ediyorum.

Bu durum yani Niyazi ağabey, kazanılmış bir yetenek!

Birde bunun tam tersini düşünebiliriz, bir öğrenci düşünün yeteneklidir zekidir ve gelecek vaat etmektedir. Bu yeteneğini öğretmenleri veya ailesi fark edememiştir ve kaybedilmiştir. Veya fark edilmiştir lakin nasıl bir yol izleneceği konusunda bir fikir oluşturulamamıştır. Bu konuda daha fazla şeyler yazılıp çizilebilir ama çok uzatmamak adına bitiriyorum. İşte bugünkü yazımda nasip olursa bu konulardan bahsetmek istiyorum. Hem nostalji hem de hepimizi yakından ilgilendiren bir konu olan eğitim ve öğretimi ele almak istiyorum. Teyzem oğlu, birlikte büyüdüğümüz ve çocukluk arkadaşım olan Murat Çakmakçı ile ilgili bir anekdotu sizlerin bilgisine sunmak istiyorum.

Şerefiye Mahallesi'ndeyiz, çok güzel anılarımın ve çok güzel dostlarımın olduğu harika bir mahalle. Askerlik Şubesi, askeri mahfel ile Lojmanlarının olduğu ve kerhiz suyunun çıktığı yere yakın etrafı yemyeşil bahçelerle dolu olan çok güzel bir okuldayız. Binlerce öğrenci yetiştiren saygıdeğer öğretmenleriyle burası İrfan Baştuğ İlkokulu. Nebiye hanım, Ali Laleci, Mustafa Göral, Erdal - Süheyla Ülger, Halil Orbahçe'lerle ve zaman içinde birçok öğretmen ile müdürün gelip geçtiği anılarımızda güzellikler bırakan bir eğitim kurumu. Yeri gelmişken İnönü İlkokulu'nda kısa bir sürede olsa beraber çalıştığımız Müdürümüz Erdal Ülger, Müdür yardımcılarımız Hüseyin Laleci, Orhan Gerçeker, öğretmen arkadaşlarım Selami Kürşat ağabey ve Adnan Yörük dostlara sevgilerimi gönderiyorum.

Okulun hemen yanında teyzemlerin evi var. Evin küçük oğlu Murat bu okulun öğrencisidir. Öğretmenliğim süresince birçok tecrübeler edindim ve ediniyorum, yıllar öncesine dair bazı olayları düşünme değerlendirme ve yeniden ele alma imkânım oluyor. Şimdi onlardan birini sizlerin bilgisine sunmaya çalışacağım İnşallah. Bu yazıyı okurken resmin tamamına bakmanızı rica ediyorum. Asıl burada anlatılmak istenen tema önemli.   

Bakanlığımız (MEB) son yıllarda çok güzel bir kaç projeye imza attı. Bunlardan şu an itibarıyla konumuzla ilgili olanı sunmak istiyorum. İleride Ülkemiz adına büyük işlerin olacağını düşündüğüm güzel bir proje hayata geçirildi. Bu benim şahsi düşüncem, katılmayabilirsinizde bunu da burada belirtmek istiyorum. Zaten konumuzda bu değil.

Bakanlığımız (MEB ) her ilde "BİLSEM" Bilim ve Sanat Eğitimi Merkezi" adı altında uygulama okulları açtı. Bilim ve Sanat Merkezleri Osmanlıdaki Enderun Mekteplerine benzer bir uygulama. Bu, şu demek: Birçoğunuz biliyorsunuz ama bilmeyenler için özetlemek gerekirse; "BiLSEM" üstün yetenekli öğrencileri sınavla kabul edip, burada öğrencilerin normal eğitimlerinin yanında yeteneklerine uygun ekstra eğitimlerine de devam ettikleri bir kurum. Çocuğun Sınıf Öğretmeni veya anne-babası çocuktaki yeteneği fark edip çocuğun seçme sınavına girmesi için başvuruda bulunuyor. Seçme Sınavı iki aşamalı bir sınav. Öğrencinin üstün yeteneği genel yetenek alanında da olabilir resim, müzik alanında da olabilir. Sınava katılan öğrenci, başarılı olursa "Bilim Sanat Eğitim Merkez'lerine" kabul ediliyor. Bazı prosedürler var onlara girmeye gerek yok. Öğrenci; Matematik, Fen Teknoloji, Fizik, Kimya, bilişim gibi "Akademik Başarı" konuların yanında, Görsel Sanatlar (Resim), müzik, Güzel Sanatlar vb. alanlarda eğitim alma imkânı var. İleride Ülkemizden büyük Bilim İnsanları ve Sanatçılar çıkabilir. Mesela Dünyaca ünlü bir yazılımcı, dünyaca ünlü ressam, kanserin ilacını bulan bir doktor veya Bilim İnsanı, İmam Hatip Okul'larından dünyaca ünlü bir hafız keşfedilebilir, eğitilebilir. Eskiden olduğu gibi bu çocuklar heba edilmeyecek, belki de tabiri caizse harcanmayacaklar bence burası çok önemli.

Nerede kalmıştık? Şerefiye Mahallesi'ndeyiz, İrfan Baştuğ İlkokulu'ndaydık. Evet, asıl konumuza geri dönelim isterseniz. Öğrencimiz Murat okula gidiyor fakat bir türlü okulu sevemiyor ve bir türlü okulda mutlu olamıyor. Agresif bir öğrencidir haliyle uyum sorunu yaşıyor. Okula devam etmiyor veya çok devamsızlık yapıyor. Neden derseniz? Öğretmenin anlattıklarını bir seferde anlıyor. Ya sınıf atlatılması yâda özel ilgilenilmesi lazım fakat 1970'li yılların şartlarına göre zor bir olay. 1.2.3. ve 4.sınıfa kadar zorlama ile bazen gidiyor bazen de hiç gitmiyor.

Öğrencimiz Murat'a "- Sen niçin okula gitmiyorsun veya çok devamsızlık yapıyorsun? Diye sorulunca;

Öğrencimiz Murat"-Ben okulda anlatılanların hepsini biliyorum zaten." Diye cevaplıyor.

Şimdi ne demek istediğimi anladınız! Konuyu biraz daha netleştirmemiz gerekirse.

Öğrencimiz müthiş espriler yapan biri, pratik bir zekâya sahip. Matematik zekâsı süper, sosyal konularda da çok bilgili bir öğrenciydi. Hele eski milli boksör arkadaşımız Lütfi Canbakış'la mahalleyi zaramana getirdiklerini anlatmıyorum bile!

Belirtmek lazım ki zeki olmak ayrı, akıllı olmak ayrı kavramlardır bunları biri birine karıştırmamak lazım!

Öğrencimiz ilkokulu bitirdikten sonra dışarıdan ortaokulu bitirip sonrasında Akşam Sanat Okulu'nu bitirip lise diplomasını alıp askerlik görevinden sonra hayata atılıyor.

Bir seferinde elektrik elektronik mühendisinin yaptığı cihazı inceleyerek aynısını üretiyor. Şu anda epeyce bir takipçisi olan bir sosyal paylaşım sayfasını hazırlıyor. Buda belki liderlik vasfı!

Ben lisede öğrenciyken gördüğümüz derslerdeki teferruatı Murat normalde biliyordu, ben çoğu defa bu duruma hayret ediyordum! Bu durumu yakınlarında olanlar yani ailesi ve biz akrabaları daha iyi müşahede ediyorduk. Bu Öğrenci "Üstün Yetenekli" O günün şartlarına göre zor bir olay amma ve lakin keşfedilmesi gerekirdi diye düşünüyorum.

Rahmetli Dayımız İsmail Hakkı Yaşar, o zamanlar PTT Genel Müdürlüğü'nde görev yapıyordu. Öğrencimizin ağabeyinin Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okumasında çok büyük emekleri oldu. Ondaki kapasiteyi ve zekâyı görmüş öncülük edip onu yanına alıp okutmuştu. Allah Rahmet eylesin hepimizde emeği olan bir insandı. Beni de bir yıl Ankara Kızılay Dershanesi ve İngiliz Kültür Derneği'ne göndermişti. Mekânı cennet olsun, eğitim-öğretime çok önem veren entelektüel bir insandı. Ailede zaten bir potansiyel var büyük ağabey Ömer Çakmakçı Tıp(Göz) Doktoru, ortanca ağabey M. Faruk Çakmakçı Gazi Üniversitesi İngilizce bölümünde okuyor. Anne,  herkesin çok sevdiği abartmış olmayayım ama uçan kuşun bile razı olduğu harika insan Rahmetli Şükriye teyzem, hafızası müthiş kuvvetli biri, en az üç nesil onun anlattığı peygamber kıssaları, hikâyeler ve masallarla büyümüştür. Buna bağlı olarak baba Rahmetli Tacettin Çakmakçı yaşlılık yıllarında kariyer yapmış, Emin Oktay'ın"Lise Tarih" kitaplarının tümünü okuyup bitirmişti. Bu bir espriydi ama gerçekti. Burada adı geçen benim için çok değerli olan akrabalarımdan ölenlere Allah'tan Rahmet, kalanlara sağlık ve afiyet diliyorum.

Bana göre, bu öğrenciyi yani Murat Çakmakçı'yı bizler anlayamadık fakat bunda da bir hayır vardır diye düşünenlerdenim. Hani hepimizin çevresinde vardır ya: Ali, Fatma veya Ahmet çok zekiydi ama okuyamadı yazık oldu deriz ya, işte bu öğrenci de onlardan biri! Murat Çakmakçı çok zeki bir öğrenciydi ama okuyamadı…

Hoşçakalın, Sevgiyle kalın.

Yazarın Diğer Yazıları