Burhan İçgüleç

Eleştirmek Kolaydır

Burhan İçgüleç

İçinden geçtiğimiz günlerde çevremizi saran salgın hastalıklar bireysel ve toplumsal anlamda yaşam alanımızı daraltmaktadır. Alışkanlıklarımızdan, sevdiğimiz insanlardan, akraba ziyaretlerinden ve daha sayamadığımız birçok aktiviteden mahrum bir şekilde günlerimizi geçirmekteyiz.

Covid-19 virüsü tıbbi olarak incelenmiş, zararları ve korunma yolları üzerine çalışmalar herkesin malumu olmuştur.  Yalnız salgın hastalıklardan öylesi var ki manevi alanımızı, psikolojik dünyamızı ve toplumsal yapımızı kemiren bir boyut taşımaktadır.

Bu yazımızda sizlere salgın hastalık gibi bizleri saran eleştiri kültürümüzden bahsetmek istiyorum. Eleştiri; bir insanın, bir konunun, doğru ve yanlış yönlerini tespit edip göstermek için yapılan incelemeye diyoruz.

Bir mesele, yeri geldiğinde enine boyuna ortaya konup değerlendirilebilir. Fakat bu noktada bizler toplum olarak yersiz eleştirmeyi, acımasızca yerden yere vurmayı, hiç doğru bir şeyler yokmuş gibi ha bire eleştirdikçe eleştiriyoruz. Asıl sıkıntı da buradan başlıyor zaten.

Hiç mi eleştirmeyeceğiz, sus pus mu olacağız ya da hep alkış mı tutacağız diye sorarsanız tabi ki de hayır. Her işin bir usulü, yolu ve yordamı olduğu gibi eleştirmenin bir yolu ve adabı vardır. Bazen duygularımıza hakim olamadığımız gibi düşüncelerimize de hakim olamıyoruz. Eleştirdiğimiz kişileri, konuları, kurumları, yapılanmaları ve görüşleri toptancı bir yaklaşımla ya göklere çıkarıyoruz ya da yerin dibine geçirmek için adeta birbirimizle yarışıyoruz. Bazen öyle oluyor ki insanların yaptığı işi eleştirmek yerine eleştirimizi, o insanın kişiliğine zarar verecek boyutlara taşıyoruz. Bazen de kesin olarak teyit edilmeden konuşulan bilgilere binaen zan üzerinden değerlendirmeler yapıyoruz.

Şunu biliyoruz ki eleştirinin olmadığı toplumlar gelişip büyüyemezler. Eleştiri gereklidir ve olmalıdır. Fakat eleştirirken taşıdığımız niyet de çok önemlidir. Eleştiri türlerinden yapıcı eleştiri, bahsedilen konuya fayda sağlarken yıkıcı eleştiri ise faydadan ziyade zarar vermektedir.

Yapıcı eleştiri; art niyet taşımadan, tamamen iyi niyetle, yerinde, zamanında ve daha güzel sonuçlara ulaşılması niyetiyle yapılan eleştiridir. Toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz eleştiri türü yapıcı eleştiridir. Yapıcı eleştiri, toplumları hem ekonomik hem de sosyokültürel boyutlarıyla çok daha iyi noktalara taşıyacaktır.

Eleştirinin en asil olanı ise beğenmediğimiz ya da sorun olarak gördüğümüz olgularla ilgili çözüm üretebilmektir. “Bu iş şöyle değil de böyle yapılmalıdır” diyebilmektir. Alın/akıl teri ile ortaya koyacağımız plan ve projelerle insanlara yeni ufuklar kazandırabiliriz.

Üzerimizde kara bir leke gibi duran yeri, zamanı ve sınırı olmayan eleştiri hastalığından toplum olarak kurtulmanın yollarını zorlamalıyız.

Gençler, yaşları ve kişilik gelişimleri itibariyle gözlerini kırpmadan söylemeyi, mertçe davranışlar sergilemeyi severler. Bu da gayet anlaşılır bir durumdur. Yalnız gençlerimizin, toplumda yaygın olan eleştiri kültüründen uzak durmalarını sağlayacak ve daha sağlıklı bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olacak çözüm önerilerimizi sıralarsak;

Kulaktan dolma bilgilerden uzak durarak elindeki kesin bilgilerle,

Eleştirdiğiniz olgulara karşı ön yargılarınızı bir tarafa bırakarak,

Tamamen iyi niyet taşıyarak,

Var olan sorunların ortaya çıkmasında kendimizi de sorgulayarak,

Karşıdaki insanların yerine kendinizi koyarak (empati yaparak),

İçinde yaşadığınız toplumun daha iyi noktalara gelmesini hayal ederek

bir zihin dünyası oluşturunuz. Göreceksiniz ki İncitmek kolay toparlamak zordur. Yıkmak kolay yerine yenisini yapmak ise daha zordur.

Frank A. Clark’ın dediği gibi  “Eleştiri; yağmur gibi bir insanı köklerine zarar vermeden besleyecek kadar nazik olmalıdır.” 

                                                                                         

        

Yazarın Diğer Yazıları