Ümran Öztürk

Yüreğimiz Bahçesaraylı Oldu

Ümran Öztürk

Elazığ depreminin şokunu daha  üzerimizden atamamışken, Manisa da bitmek bilmeyen deprem ve artçı sarsıntıları yürekleri ağızlara getirdi. Akabinde İdlib’den gelen şehit haberlerine üzüldük, hemen ardından Van Bahçesaray’da çığ düşmesi sonucu çığ altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ederken, arama ekiplerinin üstüne çığ düşmesiyle ölü ve yaralı sayısının yüksek faciaya tanık olduk. Milletçe yüreğimiz Bahçesaraylı oldu. Kulağımız Bahçesaray’dan gelecek umut verici haberlerdeyken bu kez de İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havaalanında pistten çıkarak üç parçaya bölünmesi ve 3 kişinin ölümüyle sonuçlanmasıyla sarsıldık.  Son 2 hafta içinde ülkemiz değim yerindeyse adeta acılarını yarıştırdı. Acılar iç içe geçince ülkemizin dört bir yanını yürek yangını sardı.

5 Şubat günü Van Bahçesaray'da seyir halindeki bir minibüsün üzerine çığ düşmesinden dolayı 5 kişinin ölümü 7 kişinin yaralanması ve 2 kişiye ulaşılamaması sonucunda bölgeye kurtarma ekipleri sevk edildi. Sorgulanması gereken arama kurtarma çalışmaları sırasında ikinci kez yaşanan çığ felaketinin bilançosu 41 ölü 84 yaralı oldu.2 kişinin cansız bedenini çıkarayım derken 37 insan kar kütlelerine teslim edildi maalesef. Van’ın şirin ilçelerinden Bahçesaray’da gözyaşları ağıtlara karıştı.

Türkiye’nin ilk prefabrik çığ tüneli bu yolda yapılmıştı. 2 kilometre uzunluğundaki kar tünelinin yetersiz kaldığını bizzat siyasiler ifade etti. Deniliyor ki Tünel 9 kilometreye tamamlanmış olsaydı bilanço bu kadar yüksek olmayacaktı.

Çoğumuz coğrafya derslerinden biliriz ses titreşimlerinin çığa sebep olduğunu. Gök gürlemesi, insan sesi,  iş makinelerinin çıkardığı yüksek ses titreşimleri çığın başlaması için birer sebeptir, bu tehlikeyi artırır. Hatta İlkbahar yağmurları, dağların tepesinden eteklerine doğru esen rüzgârlar, karların erimeye başlaması,  çığın nedenleri arasındadır.

Bahçesaray yolundaki çığ felaketindeki insan kayıpları üzerine konuşan AKUT’un onursal başkanı Nasuh Mahruki çığ düşen bir yere ikinci bir çığ düşme ihtimalinin her zaman yüksek olduğunun altını çizerek uyarması, çığ bölgesine bu kadar kalabalık gidilmemeliydi, iş makineleri çığ bölgesine girmemeliydi bu bölgeye profesyonel ve az insan gitmeliydi. 2 cenaze çıkarmak için gidildi 37 insan hayatını kaybetti dedi.

Kıymeti bilinmeyen, tecrübesine değer verilmeyen Mahruki, bize kalabalığın, gürültünün, bilgisizliğin riski arttırdığını, çığ bölgesinde profesyonel arma kurtarma ekibinin olmadığını anlatmaya çalışıyordu.

Ülkemizde yaşanan her felaketin ardından eksikler, yanlışlar tartışılır, ihmali olanlar, suçlular zamana yayılarak aranır ve olay soğutularak her şey unutturulur. Felaketleri bile çabucak unutan bir millet olduğumuz için yaşama kaldığımız yerden ders almadan devam ederiz aynı hatalar, aynı eksiklerle.

Masal Şehir

Çoğu insan haber bültenlerinde çığ felaketiyle ismini duydukları ve akıllarında kış aylarında yolları kapanan, doğunun en ücra köşesinde kaderine terk edilmiş,  bir yerleşim yeri olarak bilir Bahçesaray’ı. Oysa Bahçesaray eski adıyla Müküs bana göre  “Masal Şehir”dir. Doğasıyla manzarasıyla sanki bu dünyaya ait değil de masal kitaplarından alınıp bir ırmağın iki kenarına kondurulmuş sarp dağlara da sırtını yaslamış, usta bir ressamın elinden çıkmış her mevsimi olağanüstü güzel bir tablo gibidir Bahçesaray.

İlkbaharda yeşilin, sonbaharda ise sarının ve kızılın  bütün tonlarının bir arada bulunduğu, buz gibi Müküs ırmağının tüm coşkusuyla aktığı bir tuvalde resim gibidir bu şirin ilçe.

Çoğu kişi bilmez tanımaz Bahçesaray’ın cevizini, balını, ilçeye can veren bol miktarda alabalık bulunan Müküs ırmağını ve Müküs ırmağında Rafting sporlarının yapıldığını.

Burada kahve kültürü satranç üzerine kurulduğundan kâğıt oyunları hiç rağbet görmez. Geleneksel zihin sporu olarak bilinen satrancın merkezi olduğunu, yediden yetmişe her bireyin birer satranç tutkunu, olduğunu, hatta ceviz ağacından satranç  taşı yaptıklarını çoğu kimse bilmez.

Yine bilmez çoğu insan; bahar aylarında bile 2 bin 985 rakımlı  Karabet Geçidi'nin bulunduğu dağların zirvelerinde kar ve tipinin eksik olmadığını ve bundan dolayı "Dokuzuncu Gezegen" ve “Saklışehir”  olarak adlandırıldığını.

Gidip görmeyen bilmez;  zarif kemerli tek gözlü kızıl köprüyü,  doğal güzelliklerin içinde yer alan masalsı bahçelerdeki evlerin sıcaklığını, kışın kızak kayan çocukları, kayak yapan gençleri. Şair-yazar Feqîye Teyran'ın özlü sözlerini.

Bal, ceviz, kırmızı alabalık, yöresel meyveler ve buz gibi suda çatlarcasına lezzet kazanan Bedar üzümü ve diğer zenginlikleri. Satrancın atalardan gelen bir oyun olduğunu Bahçesaray’ın kışın kayak merkezi yazın rafting sporlarının yapıldığı doğal çekim merkezi olduğunu gitmeyen bilmez.

Umarım yüreğimizdeki çığ-lık bu olayla son bulur.  Bu eşsiz tabiatıyla Bahçesaray fotoğrafçıları, ressamları, şairleri macera sever gezginleri ağırlamasıyla ülke gündeminde yerini alır.

Yazarın Diğer Yazıları