Yunus Türkoğlu

Annem

Yunus Türkoğlu

"Şayet onlardan biri veya ikisi yanında yaşlılığa ulaşırsa onlara "of" bile deme" (İsra Süresi- 23) Peygamber Efendimiz(sav) "Cennet annelerin ayakları altındadır." Hadisi Şerifi ile ezeli ve ebedi olan çok şerefli bir payeyi annelerimize vermiştir. Peygamberimiz(sav)'eEshab-ı Kiramdan biri soruyor; İnsanlardan en çok kim ikram ve hürmete layıktır? " -Annen… Sonra yine annen… Sonra yine annen… Sonrada baban." Diye buyurmuştur. Dinimizin anneye verdiği üstün değer bu işte.Anne başa taç imiş, her derde ilaç imiş, evlat pir olsa da anneye muhtaç imiş..

Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar…

Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar…Anne deyince aklımıza ilk gelenler: Peygamber Efendimizin(sav) kıymetli anneleri Emine Hatun, Âdem(as)'ın hanımı Havva annemiz, müminlerin ilk annesi Hz. Hatice(ra), Hz. Fatma (ra), Hz. Aişe (ra) ve İsa(as)'nın annesi Hz. Meryem.

Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım,Osman Gazi'nin Annesi Hayma Hatun veya Hayma Ana ilk görev yerim olan, Ankara'nın Haymana ilçesine adını veren anne. Güzel Memleketimizin diğer bir adı "Anadolu", Aydın İmamköy'den Kurtuluş Savaşı'nda büyük kahramanlıklar göstermiş olan Çete Ayşe,Erzurum'dan Nene Hatun. MaksimGorki'nin ünlü "Ana" romanı, "Saçlarına yıldız düşmüş koparma anne" hüzünlü melodisiyle annesini anan Ahmet Kaya. "Devlet Ana" Kemal Tahir, Cengiz Aytmatov'un "Toprak Ana" romanı.Van'da eskiden çok kullanılan,yeni nesillerin neredeyse hiç kullanmadığı isimler ve sıkça kullandıkları sözler var şimdi sırada;  "Remziye, Fevziye, Kadriye, Necibe, Fahriye, Fevgiye, Nafiye, Muhsine, Raziye, Behice, Naciye ve Fikriyeanneler" diye uzayıp gider…. -Ana kurban olsun. -Ay kurbanın olum. - Senin yerin başkadır.- Başım üstünde yerin var.  -Ana kızı vs…

Benim Rahmetli annem; Peygamber aşkıyla yoğrulmuş ve İslami terbiyeyle yetişmiş, Kişmiri gülleri kıskandıracak kadar güler yüzlü, perimasallarından ödünç alınmış gibi bir melek, zeringadek çiçeklerinin kokusundan ve renginden harmanlanmış bir ay parçası. Teni ipeksi kaysılarınki kadar pürüzsüz ve ayın şavkına denk nurlu, gözleri Vangölü'nün rengi kadar canlı, sevgisi iseVangölü'nün dalgaları kadar coşkuluydu.

Ben annemin;Cennet kokuları sürünmüşçesine mis koktuğunu hatırlarım. Erek Dağının kışın örtündüğü bembeyaz karlar gibi,saf ve temiz hatırlarım.Kerhiz suyu gibi berrak ve duru hatırlarım. Yıldızlı gecelerde yüzümü yalayıp gezinen meltemlerdeki şükürlerle hatırlarım. Zikretmekten ağzı kuruyup da "Bana su getirin" deyişinin ardındaki dualarla hatırlarım. Sevgili Oğlum Emre'ye "-Yavrum! Yavrum! Senin tuttuğun altın olsun, Allah ne muradın varsa versin" diye canı gönülden ettiği dualarla hatırlarım. Bayramlarda, kandillerde bir telefon dahi açmaktan aciz olan en yakınlarının vermiş olduğu üzülmüşlükle hatırlarım!

 "Sıladan Geçmiş Zaman Esintileri"ne devam edelim isterseniz. Van'ın en güzel mevsimi bahar ve mayıs ayındayız. Erek Mahallesi ne giden cadde ile Çalık sokağın kesiştiği köşede boylu boyuna uzanan bir bahçe ve ön tarafta iki katlı toprak damlı dubleks bildiğimiz tipik bir Van evi.Burası Tütüncü Mehmet Efendi ve Fatma Hanımın evleri.Evin ön tarafında avlu, arka tarafındaysa memleketimizin tüm meyveleri ile çiçeklerinin olduğu harika bir bahçe. Dokuz evlattan en büyük olanı, anne ve babasının çok sevdiği hayır dualarını alan mülayim, güzel ahlak sahibi bir kerime, yani sevgili annem Naile.Komşu oğlu Şevket ile mutlu bir evlilikten sonra Başkale,Çaldıran, Gürpınar,Ağrı Diyadin,Kızıldize derken Edremit ve sonunda Van merkez olmak üzere on sekiz yıl eğitmenlikten(öğretmen) oniki yılda imamlık yaptıktan sonra Şevket hoca emekli olur.Sonra Mercimek Mahallesi'ndeki evlerinde üçü kız olmak üzere on evlatla hayatlarına devam ederler.

Doğduğum günden itibaren ve annemin öldüğü güne kadar hiç ayrılmadığım, ayrılmakta istemediğim, ama ecele güç yetiremediğimiz acizlikle karşılaşıncaya kadar hep yanında oldum. Benimle beraber üç ablamda annemden hiç ayrılmadılar. Zaten O'da bizlerden ayrılmazdı. Dolayısıyla ablamlar, ben ve hanım ile bazı torunları hayatı süresince annemizin çok özel dualarına mazhar oldular. Rahmetli annemizle son derece mutlu günler yaşadık.Ölümünden sonra yine vicdanen huzurluyuz, azda olsa ona karşı olan evlatlık görevimizi yerine getirdiğimizi düşünüyorum. Her evlat için anne ve baba ile beraber olmak, güzel vakitler geçirmek hayattan alınan en büyük zevklerdendir. Lütfen anne ve babanız yaşıyorsa hemen gidin ellerini öpün helallik alın. Onların dünyaya bedel gülümsemelerini görün. Vefat etmişlerse bir "Yasin" okuyup, dualarınızı eksik etmeyiniz.

Annem mahallemizde sevilen biriydi, her gün istisnasız kahvaltıdan sonra bize uğramadan, annemle sohbet edip duruma göre bir fincan kahve veya bir bardak çay içmeden güne başlamayan komşularımız ve akrabalarımız vardı.Güllü eze, İnci teyze, Naciye Hala, Bitlis'li Şefika hala, Makbule teyze, Nazire eze ve Gürpınar Hoşap'tan ayda bir bize gelen "Meti" vardı. Gelince bize köyden bir şeyler getirir bir akşam kalır, Van merkezde işlerini halleder sonra Hoşap'a dönerdi. Annem, babamın görevi sebebiyle ilçe ve köylerde kaldığından dolayı Kürtçe de öğrenmişti. Meti teyzeyle Kürtçe konuşunca benim çok hoşuma gider anlamasam da oturur onları dinlerdim.

Buna bağlı olarak: Ankara'nın Haymana ilçesi Yenice Bucağı'nda görev yaparken annemde arada yanıma gelirdi, hatta bir kış lojmanda yanımda durdu. Allah Rahmet etsin demiştim ya ben son beşik olduğum için benden ayrılamazdı, bende ondan. Buranın insanları Cumhuriyetin ilk yıllarında Elazığ Palu'dan göçüp buraya gelmiş harika insanlardı. Beni de hemşeri olduğumdan dolayı daha fazla severlerdi sağ olsunlar, yerim başkaydı. Hepsine selam ve sevgilerimi sunuyorum.Anne, baba veya her ikisi bir evde olunca o evin bereketi artıyor ve rızıklar çoğalıyor. Örnek;  Bu güzel bucakta çalışırken haftada, bilemedin üç beş günde bir öğrencilerimiz, velilerimiz bazen süt, taze yapılmışsa tandır ekmeği arada yumurta hediye ederlerdi. Burada küçükbaş hayvancılık ve tarım olarak buğday ekilip biçilirdi. Annem geldikten sonra evimizde süt, yoğurt, yumurta ve lavaş ekmeği bolluğu yaşanmaya başladı.Kapı çalınır çıkarız; bir baktın ekmek, süt, arada yoğurt ile peynir verir giderlerdi. Bazen kapı çalınır çıkarız kimse yok, ne varsa bırakıp gitmişlerdir bile. Evde artık süt ve yoğurt bırakacak kap olmazdı, gündüz görülürse yanlış anlaşılır diye gece sütün fazla olanını odanın çalından dışarıya dökerdik. Evimiz de bolluk vardı işte bu anne bereketiydi! Anne duası alırsanız şayet, bu bereket ömür boyu sürecektir İnşallah.

Son bir anı daha anlatıp nasip olursa bitirmeyi düşünüyorum. Aydın'dayız Rahmetli annem yanımızda. Antalya'da hasta olan Rahmetli yengemi görmeyi arzu ettiğini ve hep beraber ailece gitmemizi istiyordu. Tamam, anacığım ben seni otobüsle götürüp bırakır dönerim dedim. Hayır! Olmaz sen Leman'la çocukları da al beni arabayla bırakın gelin dedi.Peki, sen öyle istiyorsan başımız  üstüne dedik yola çıktık. Ben araba sürmeyi pek sevmem sürsem de çok hızlı gitmem. Aydın ile Denizli arası yüz yirmi km., iki saate yakın bir zamanda bu ile vardık bir mola verelim diye durduk. Tabi bu süre zarfında annem arkada oturup etrafı izleyip tespihini çekmekle meşgul. Arada daha gelmedik mi? Diye soruyor.Durunca sevindi geldik diye inmeye çalışırken: Enes "-Nene, dur dur daha gelmedik sevinme! Deyince şaşırmıştı."- Daha var mı? Daha yolun yarısına bile gelmedik deyince üzülmüştü."- Niye bana demediniz!"Rahmetli Van ile Erciş arası gibi zannetmişti bir iki saatte bırakır geliriz gibisinden."- Anam sen merak etme, beni Fizan'a götür desen de yine götürürdüm"

Hastaydı doktora götürdüm 93 yaşındaydı, doktor vücut yorulmuş artık evde dinlensin dedi. Bir aydan fazla evde yattı az iyileşince"- Oğlum beni Van'a gönder ecelim yakındır!""-Nene burada da mezarlık var," deyince "Burası gurbet "deyip kabul etmedi. Bu hastalık döneminde daha duygusaldı Van tabiriyle canı gönülden dualar ediyordu,o dönemde de ailece çok güzel dualarını aldık. 11 Nisan 2007 tarihinde hanımla İzmir'den uçağa bindirdik. Üç gün sonra 14 Nisan gecesi çok sevdiği Şakire bacımızın yanında vefat etti. Yine peşinden üç gün sonra Van'a gittim. Anneme çok iyi bakan üç ablama, eşim,oğlum ve yeğenlerime sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Allah, ne muradınız varsa versin...

Hoşcakalınız.

Yazarın Diğer Yazıları