Yunus Türkoğlu

Değerlerimiz Unutuluyor!

Yunus Türkoğlu

Gönül aynasına baktığımız zaman nelerin değiştiğini görme imkânımız oluyor. Bu gün maziden yansıyan gerçekler var. Teknolojinin gelişimini medeniyet zannediyoruz. Örf adet, gelenek ve göreneklerimiz, unutulan değerlerimizdir. Teknoloji alet ve edevatları insanın meziyetlerini geliştirmez ki! Daha çok insanın fıtratına menfi yönde tesir ediyor. Hormonlu meyveler ve sebzelerde olduğu gibi. Çocuklar futbol ve basketbol oyununu bilgisayardan oynuyor. Fiziksel aktivite olmayınca gelişim olmuyor. Hareketsizlikten dolayı atalet baş gösteriyor, obez olma durumları ve yalnızlaşma meydana gelebiliyor! İnsanımız sadece kendini düşünüyor. “Pragmatist”, yani menfaatperest hale geliyor, dostluk, sevgi, saygı ve yardımlaşma unutulmuş oluyor. Güzel ahlak, mahremiyet gibi haslet ve hususiyetlerde git gide törpüleniyor!

  Günümüzde internet ve cep telefonlarının hayatın her alanına girmesi, televizyon, moda ve reklamlardan sürekli olarak batı hayat tarzı özellikle gençlerimize empoze ediliyor. Bunun neticesinde bizi biz yapan adet, gelenek ve göreneklerimizin unutulmasına sebebiyet veriyor! Bilhassa cep telefonları aşırı bir tiryakilik haline gelmiştir. Bütün gün gözler küçücük bir ekrana kilitlenmiş oluyor. Maddi ve manevi kazalara sebep olmakla beraber, aile ve arkadaşlık münasebetlerini bozmaktadır… Akıllı ve iradeli insanlar bu cihazları ihtiyaç seviyesinde kullanmalı, gerekli olan sosyal hayatını aksatmamalıdır.

  Lüks bir mekânda yapılan tatil veya yenilen yemeğin internet ortamında neşredilmesi doğru mu acaba? Bu davranış aile mahremiyetine zarar vermesinin yanında kalplerde ise kibir zuhur eder. Bunun yanında bu tür yerlere gidemeyenlerin nazarlarını tahrik eder! Niyet ne olursa olsun bu bizim aile kültürümüze uymaz!

  Bir zamanlar düğünlerimiz böyleydi:

  Van’da ki evlerin bahçelerine kazanlar kurulur, çeşit çeşit nefis yemekler yapılır gün boyunca gelenlere bu yemeklerden ikram edilirdi. Özellikle fakir, yetim, kimsesiz ve ağzı dualı yaşlılar muhakkak çağırılırdı. Yoldan geçmekte olan acizlere (akli dengesi yerinde olmayanlar) bile mutlaka yemek yedirilirdi!  Sünnet“ olan bu ziyafet manevi bir hava içinde tezahür ederdi.  Akşamında ise mütevazı bir düğün yapılırdı!

Bizim kültürümüzü yansıtan; “Halay, Zeybek, Horon, Atabarı, Hora ve Kaşık oyunları “ bize yeter!

Şimdi böyle: 

Fakir fukaranın davet edilmediği sadece elit kesimin katıldığı lüks mekânlar. Övünme, güç ve gövde gösterisine sahne olan düğünler. İsraf ve debdebe içinde yeme- içme yarışı! Adeta defile ve takı gösterimine dönüşen hal ve hareketler. Salonlarda yüksek sesle çalınan müzik, aile kültürü ve mahremiyetine uymayan karışıklıklar.  

   Düğünlerde elbette neşe ve sevinç olacaktır, fakat bize yakışır tarzda olmalıdır!

Yeme içme kültürümüze göz atacak olursak, yine nazarı dikkatimizi celp edecek birçok hadisenin mevcut olduğunu göreceğiz.

Peygamberimiz (sav) tarafından, yemeğin topluca yenilmesinin bereketi artıracağı ifade edilmiştir. Sofraya acıkmadan oturmamak, doymadan kalkmak tavsiye edilmiştir. Yemek; Tefekkür, huşu içinde ve oturularak yenilmelidir. Ayakta atıştırma şeklinde beslenme ve su içmek, adaba ve sıhhate uygun olmaz!

Yemek yedirme, hem dinimizde hem de Van kültüründe önemli bir yere sahiptir. Bu kültürün devam etmesi gayet güzel…

Alamayanların hakkı geçmesin diye, eskiden alınan meyve ve diğer yiyecekler kese kâğıdında eve getirilirdi. Şimdilerdeyse lokantalar kaldırım üzerlerine servis açıyorlar! Yapılan yemeğin kokusu komşuya gider canı çeker diye bir tabakta ona gönderilirdi. İsraf hoş görülmez ekmek ve yemekler çöpe dökülmezdi!

  Günümüzde gıda maddelerinin israfı maalesef had safhadadır. Bir yanda Afrika, Suriye, Filistin, Irak ve Arakan gibi yerlerde insanlar açlık ve sefalet çekerken, bizim ekmeklerimiz çöpe gidiyor! Bunun önüne geçmek için yardımlaşmayı yaygınlaştırmalıyız.

Karda- kışta beslenemeyen kedi, köpek ve yaban hayvanlarını da doyurmak icap eder!

Unutmayınız ki, yediklerimiz ve giydiklerimiz bize değil biz onlara değer katarız. Burada asıl olan insandır!

Güçlü olan şahsiyet yapısı kendi öz değerleriyle hareket eder!  Kalabalıkların girdabına kapılıp, gitmemek gerekiyor! Bize ait olan hassasiyetlerimiz unutuldukça yerini bize uymayan adet ve davranışlar alır! Milletimizin ve Van’ın kadim kültür yapısı bizlere yeterde artar bile...

Değerlerimiz unutulmasın!

Sağlık ve sıhhatiniz daim olsun, hoşça kalınız.  

Yazarın Diğer Yazıları