Yunus Türkoğlu

Akköprü Mahallesi-2

Yunus Türkoğlu

Burası, dostluğun, sevginin, yardımlaşmanın ve merhametin enginleştiği bir mahalleydi!

Burası, Van'ın en güzel gülistan bahçesi, en meşhur çiçek ve meyve bahçesiydi!

Gönülleri sevdalı, sineleri huzurlu, evler cumbalı, çamurları şifalı, değirmenleri cefalı ve bostanları bereketliydi!

Burada, riya, kibir, yalan, aşırı tüketim ve gösteriş yok, şefkat, itina, tevazu, saygı, merhamet ve insanlık vardı…

Geçen hafta başlayıp ta bitiremediğimiz eşsiz güzelliklere sahip olan "Akköprü Mahallesi"ni anlatmaya devam ediyoruz…

"Ondan bu tarafa geldik, mahallenin büyüklerinden, hatırşinas ve sözü geçenlerden Yakup Efendi vardı. Onunda değirmeni vardı. Yakup bakkalbaşı, Oktay Bakkalbaşı'nın babası.

Rıza bey çok uzun yıllar mahallemizin muhtarlığını yapmıştı.

Hemen onların yanı başında "Demrev Ziyareti" vardı! Buraya iki Çarşamba bir Cuma gelen insanlar ellerinde yüzlerinde veya ayaklarında demrev varsa şifayı bulup gidelerdi. Çamuru sürdükten sonra mezarlığın hemen yanında Sıhke gölü tarafından kehrislerden gelen suya "Gâvur Arkı" derlerdi burada ellerini,  ayaklarını, yüzlerini yıkar ve bu hastalıktan şifayı bulurlardı!

Efendim, bu "Demrev Ziyareti"nin yanında az biraz yukarıda dağdan ayrılmış tek taşın arada "acı toprak" diye bir yer vardı. Bazen toprak yiyen çocuklar olurdu, o çocukları getirir bırakırlardı ve o toprağı yiyen çocuklar bir daha toprak yemezdi!

Ondan bu tarafa geldik, Hacı Recep'in milleti vardı. Bunlar kalabalık bir aileydiler, tahmin edersem sekiz-on kardeştiler! Hatta anaları çocuklarını çağırırken söyle seslenirdi;

"-Sedri, Bedri, Gedri, Hasan, Hüseyin, Tosun ananız size gurban olsun, gelin yemek hazır!

Onların karşısında Alaattin amca vardı!  Alaattin Uçak, Sülahattin Uçak, Mustafa Uçak, onlarda Van'ın muhterem insanlarıydılar çiftçilikle uğraşırlardı! Allattin ağabeye gardaş, Sülahattin ağabeye pala, Mustafa ağabeye de babo derlerdi. Bunlar çok hatırşinas insanlardı…

Her mahallenin olduğu gibi bizim mahallenin de ihtiyaç sahibi ve yardıma muhtaç insanları vardı. Mahallenin büyükleri bayramlarda ilk önce bunların ihtiyaçlarını giderirlerdi, ondan sonra kendi ihtiyaçlarına bakarlardı! Bayramda ilk olarak onları ziyaret ederlerdi. Kendilerini buruk hmesinler, gönülleri kırılmasın diye bunların çocuklarına kendi çocukları gibi bakarlardı! Buna bağlı olarak Mahallemizde büyüklerimizin her zaman yardımına koştuğu bir de "Kili Bacı" vardı…

Bu büyükler eli öpülesi büyüklerdi!

Devam ediyoruz, Caminin yan tarafında Van'ın efsane futbol hakemlerinden Ahmet Eriş'lerin evleri vardı.  Babası Hikmet usta ile kardeşi Mehmet usta bunlar duvar ustasıydılar. Ahmet ağabeylerin evleri de iki katlı ve cumbalıydı. Ondan sonra tren yolunun alt tarafında Salih ağabeyler vardı. Salih- Sabahattin Bayraktaroğlu Tufan Efendinin çocukları derlerdi. Onlarda çok hatırlı ve kibar insanlardı! Medeni bey vardı, Medeni Özkan yıllarca PTT müdürlüğü yapmıştı. Mahallede bir tek telefon vardı oda onlarınkiydi. Gece saat kaç olursa olsun hiç faretmez, hastası olan veya askerde olan olursa aranırsa gider evlerinden çağırırlardı. En az iki kilometre gider telefonunuz var deyip çağırırlardı. Mahallenin telefon ihtiyacını Medeni amcalar giderirdi. Onların hemen karşısında Murat Efendiler vardı. Bunlar Adilcevaz'dan yetmişli yıllarda mahallemize geldiler. Geldikleri zaman varlıklı geldiler yani sürüleriyle beraber gelip yerleştiler mahallelimiz gibi oldular. Onların avlularından kırk tane genç çıkardı başları önde gelin gibi derler ya, ne kimseye karışır nede dokunurlardı, çok saygılı ve efendiydiler.

Onlardan ötede Lazoğulları vardı, Hulusi amcalar, Fethi ağabeyler vardı. Hulusi amca marangozdu, şimdi çocukları da aynı mesleği sürdürüyorlar. Fethi ağabeyin at arabası vardı onu işletirdi. Onların hemen bitişiğinde Bostancı Kasım amcalar vardı. Çocukları Van'da şu anda iyi esnaflardandırlar,"Esvan Kolonyaları" sahipleridirler. Onların bitişiğinde mellaki müdürünün evi vardı,  bahçesinde çok güzel mellaki armutlar olurdu. Onların hemen yanında Adıgüzeller vardı, Süphi ağabeyler ve onların bitişinde Tevfik beyler vardı.  Yaşar kardeşimizin babası İbrahim amca Akköprü Mahallesi'nin en neşelilerinden biriydi.  Büyük ağabey vardı Rıfkı ile Hulki Çilingir'in babalarıydı. Karayollarından emekli marangoz cemal amca ve kardeşi Cemil amca vardı, çok kibar insanlardı!

Ayrıca, Mahallemizde hemen hemen bütün meyveler yetişirdi. Her evde hayvanlar olur, kerdiler ekilirdi sebzeler yetiştirilirdi. Hafta sonları büyüklerimiz futbol maçları yapar bizler izlerdik. Hıdırellezi desen hakeza herkes bilir, 6 Mayıslarda bütün Van'ın insanları Akköprü'ye gelirdi!

Büyüklerimiz anlatırlardı; Mahallemizin arka tarafında keklik bulakları ve karşı tarafında at yarış pistleri varmış, burada at yarışları yapılırmış.

Van'da üç tane çarşı varmış bunlar; Akköprü, Erek ve Kale'nin arkasındaki çarşılarmış. Buralarda altın ile gümüş işlemeciliği yapılırmış…"

Bu güzel insanlar ile Akköprü Mahallesi'nin bu sayfada anlatılması benide çok mutlu etti.

Bu bilgileri bize mahalle sakinlerinden Adnan Akköprü anlattı. Kardeşim gönlüne, yüreğine sağlık. "Dar gün görmiyesen"

Sağlıcakla kalınız, evde kalınız!

Yazarın Diğer Yazıları