Veysel Selen

Van yavaş yavaş şehirleşmeye başladı

Veysel Selen

Bu yazıyı, Ankara'da "Barış ve Demokrasi Mitingi"'nde patlayan bombanın yüreğimde oluşturduğu kana batırarak yazıyorum. Orada birçok insanın, kardeşinden, eşinden, yoldaşından, arkadaşından kalan parçayı çekip kurtarma derdinde uğraşısında olduğunu biliyorum. Bir kişinin ikbali uğruna bir ülke... Gerçi biz alışkınız, yüzyıllar boyu kara cahilken, açken, çıplakken, koyu bir karanlık içindeyken bile Padişah efendimizin ve bizi önemsemeyen devletimizin bekası için can verirdik. Ah... Tarih, tarih eğer iyi araştırılıp okunsaydı ve gerekli dersler çıkarılsaydı gene böyle tekerrür eder miydi?

 6-7 yazı boyunca okuması yazması olmayan birinin gözünden yaşananları aktarırken halkların birbirini nasıl kırdığını, birbirine nasıl kin ve öfke biriktirdiğini, kültürlerinin ve birikimlerinin nasıl yandığını, yıkıntılar altında kaldığını el elde, el başta bir halde kaldıklarını aktardım. 

Afganistan, Irak, Suriye gözümüzün önünde , yok oluşlarını, acılarını neredeyse canlı izledik. Yönetim cahili, inatçı ve kindar yöneticilerin ülkelerini ne hale getirdiklerini yaşadık. Allahım sen ülkemizi ve halklarımızı koru. Neyse ben gene Van'ın hafızasına kayıt düşüp, tarihe not yazmaya devam edeyim. 

1930 yılı başlarında Van yavaş yavaş şehirleşmeye başladı Cumhuriyet Caddesi sonunda bir tepe üstüne iki sene sonra Belediye binası yapıldı. Belediyenin yanına Halkevi binası yapılmaya başladı, nüfus artıyordu, son sayımda 7000 kişinin yaşadığı söylendi. Sıhke caddesi girişinde İnönü Ortaokulu iki katlı olarak yapıldı. Doğumevinin yanında. Esnaf kayıtları herkesin işine göre yapılıyordu; Demirci Ali, Yoğurtçu Hamit, Terzi Cemal, Şekerci Yusuf gibi. 1936'da "Soyadı Kanunu" ile herkes bir soyadı alacaktı zade, oğlu, giller gibi ekler olmayacaktı. Herkes nüfus dairesine gidip soyad alıyordu. Ben gittiğimde Ankara'dan gelen listeden, beğen bir soyad dediklerinde gözümü yumup parmağımı birinin üstüne bastım, artık soyadımız "Selen"olacaktı.

18 yıl süren huzur,kansız ve kaç-göçsüz hayat 1938'in Kasımında Atatürk'ün ölümüyle sarsılacak mı? düşüncesine sevk ettiyse de beni İsmet İnönü'nün Cumhurreisi seçilmesi yüreğimize su serpti, ya seçilmeseydi yeniden kan, gözyaşı, kaç- göç, açlık mı çekecektik? 1940 Almanların 2. Dünya Savaşı başlattığı haberi tedirginliği artırdı.

Haftaya hem hafızaya katkı, hem güncel değinmelerde buluşmak üzere.

Yazarın Diğer Yazıları