Veysel Selen

Van ruhsuz bir kent mi?

Veysel Selen

Van deyince aklınıza kimliği, ruhu olan bir kent mi geliyor yoksa kötü bir markanın ucube yapılarıyla güya şirketleşmiş yığma kimliksiz, kişiliksiz...RUHSUZ bir kent mi?

Orta okul ve Lise yıllarımda doğup o yaşa geldiğim Van'ın sanki hep o halde kalacağını hayal ederdim. Her ev dönümlerce meyve bahçesinin içinde yer alırdı . Yemyeşil bir kentti. Şehirler  arası araçlar Van'a 3-4 kilometre kalıncaya kadar yeşillikten evler, binalar gözükmezdi. Nüfus artışı dengeli olduğu için her yapılan bina öncekilere uyum sağladığı gibi yeşilliye katkı yapardı ve insanlar köyden gelse bile kentin kültürüne adapte olurdu. Ne olduysa 1970'li yıllarda oldu önceleri herkesin yazın gölgesinde serinlediği, öğrencilerin ders çalıştığı, geceler ailelerin dinlence yeri olan "halkevi" bahçesinin yıkılıp, ağaçlarının kesilip yerine "Merkez Bankası" binasının yapılacağı söylentisiyle başladı. Toplumsal duyarlılık yoktu. Üniversite öğrencisiydim, bu parkın benim hatıramda yeri vardı. Bir pankart ile olayı protesto ettimse de yanımda destek bulamadım. Derdest edilip karakola götürüldüğümde komiserin " bak öğrencisin, bunun siciline işlemesini istemiyorum, bir daha denemeyeceksen işlem yapmadan bırakacağım" demesiyle razı gelip salıverildim. Kısa süre sonra o güzelim parkın yerinde beton bir bina yükseldi. Yerin o kadar bol olduğu kentte herkesin Merkez Bankası ihtiyacı için Diyarbakır'a ya da Erzurum'a gitmeyi göze alırken örneğin Maraş Caddesinde bir bina neden tercih edilmedi şaşarım. Sebep olanları bu gün bile kınıyorum. Sonra sıra öteki binalara geldi. Tek katlı onlarca basamakla çıkılan güzelim Belediye binası, Cumhuriyet mimarisi örneği olan Hükümet Konağı, Ziraat Bankası şubesi, Halkevi binası, Atatürk Lisesi, Kız Enstitüsü binası, Ermenilerden kalan iki katlı çoğu cumbalı evler gibi. Kala kala İnhisar (Tekel) binası kaldı. Ya, , şehir gelişiyor  binaların yıkılması normal diyenleriniz çıkabilir.  Geçmişe takılıp kalırsak önümüzü göremeyiz denebilir. Anılara takılıp kalmayalım iyi güzel de unutulmasın ki anılarda bizi biz yapan şeylerdir. O binalar, o park birçok kişinin anılarında önemliydi. Kentin kimliği gibiydi adeta ruhuydu. Sonraki yıllar yurt dışına gittiğimizde kentlerin nasıl korunduğunu  görünce ahımız çoğaldı. Örneğin Prag 2. Dünya Savaşında yerle bir edilmişti yepyeni bir kent yaratmaktansa kent birebir eski haliyle yenilendi. Sadece Prag mı? Hayır, birçok kent eskiye sadık kalınarak imar edildi. Şimdi milyonlarca turisti sırf o nedenle çekiyor. Belki de Ermenilerin ve Cumhuriyetin izlerini silmek için bilinçli olarak yıkılmalarına göz yumuldu. Umarım yanlış düşünüyorumdur.

Kimliği ve ruhu yok edilmiş Van 2011 depremiyle bir kez daha yıkıldı. Verdiği acılar bir yana kent yeniden bir kimlik ve ruh kazandırılarak imar edilecek derken TOKİ gibi bir ucube hayallerimizi yıktı. Yöresel özellikler, iklim koşulları, halkın yaşam biçimi göz önüne alınmadan şablonlaşmış bina planları biraz kat yükseklikleri düşürülerek uygulandı. Yerel yönetimin, sivil toplum kuruluşlarının, Yüzüncü Yıl Üniversitesinin, yerel mimar ve ustaların görüşleri alınmadı bile. Zemin sağlam diye neredeyse dağ başlarına kuruldu. İnsanlar zaten kimliksiz ve ruhsuz bir kentte yaşarken şimdi daha da kopuk, yalnız hale getirildi. Kentle, resmi kurumlarla, alış veriş merkezleriyle, çarşıyla, çarşının o yaşanılası havasıyla, bankalarla ilişkisi kopartıldı. Ulaşımda arazi kullanımı, trafik mühendisliği gözardı edildi. Kar yağdığında, yağmurda hayat durma noktasına geliyor. Van çoklukla bayırı, yamacı, tepesi, çukuru az olan bir kent. Bisiklet kullanımını teşvik için bisiklet yolları düşünülmeli, fiziksel engellilerin yaşamına, topluma katılımına uygunluk aranmalıydı imarda. Çocuklar ve yaşlılar için gereken düzenlemeler gerçekleştirilmeliydi. Raylı taşımanın düşünüldüğünü biliyorum. Büyükşehir ve Üniversite araştırma yapmadan böyle bir yatırım yapılırsa tam kapasite kullanımı sağlanamayarak verimsiz hale gelebilir. Unutulmamalı ki raylı taşımada asgari yoğunluk günde 10 ila 15 bin arasıdır. Bir noktadan bir noktaya insan hareketi belirlendikten sonra böylesi bir yatırıma karar verilmeli. Daha çok yol, daha çok köprü yerine  taşıt ve insan yönetimine ağırlık verilmeli. Kentlerin yaşayan bir organizma olduğu unutulmamalı. Gelin el birliği ile Van'a kimlik ve ruh kazandıralım. İnsanların anılarında yer etmiş binaları ve evleri yeniden yapalım. Bu çok büyük bir külfet getirmez...

Yazarın Diğer Yazıları