Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Şizoid Kişilik Bozukluğu (1)

Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Bu kişiler başkalarına özlem duymadan tek başlarına bir yaşam sürerler. Tek bir etkinlik çerçevesinde kalırlar. Başkalarıyla olduklarında kendilerini rahat hissetmezler ve göz ilişkisi kurmazlar. Duygulanımları sınırlı ve yüzeyseldir. Başkalarının yanında gereksiz yere çok ciddi olabilirler, başkalarından korku duyabilirler ya da aldirmaz bir tutum sergileyebilirler. Olayların gülünç yanlarıyla hiç ilgilenmezler. Kısa yanıtlar verebilirler, kendiliğinden konuşmazlar, bazen acayip mecazlı anlatımları olur. Cansız nesnelerden ya da doğaötesi kurgulardan büyülenebilirler ya da matematik, astronomi ve felsefi akımlarla ilgilenebilirler. Genellikle çekingen bir yapıları vardır ve günlük yaşam olaylarına pek katılmazlar, başkalarıyla benzer kaygıları taşımazlar, başkalarına pek bir yakınlık duymazlar. Başkalarına gereksinmezler, ancak hayvanlara karşı büyük bir bağımlılıklan olabilir. Cinsellikleri salt düşlemleriyle sınırlıdır. Erkekler genellikle bekâr kalirlar, kadınlar edilgin bir tutumla evlenmeye katlanabilirler. Kizgınlıklarını gösteremezler. Başkalarından gelen tehditlere ya düşsel olarak "her şeye yeter olma" (omnipotans) duygusuyla ya da karşısındakinin istediğini yapmaya razı olduğunu bildirerek tepki verirler.
Şizoidlerin karşılıklı alma-verme ilişkilerine katılmada gösterdikleri yetersizlik hemen farkedilir. Grup içi etkileşimlerde oldukça "kişiliksiz" ve "çevresel" kalirlar, kendi anlam dünyalarındaki ugraşlarına dalmış gibi görünürler. Toplumsal etkinliklerde başkalarının arasına karışmalan bile onlar için zor olur. Başkalarıyla zorunlu ilişkilere girdikleri okul ya da işyeri gibi yerlerde toplumsal iletişimlerini "formalite gereği", resmi ve kişisellikten yoksun olarak sürdürürler. 
Yavaş ve tekdüze konuşurlar; dikkatsizlikten ya da kişilerarası iletişimin duygusal boyutlarını yakalayamamaktan ötürü konuşmaları çapraşıktır, belirsizlik gösterir ve ne demek istediklerinin anlaşılması zor olur. Davranışları uyuşuktur ve anlamlı el-kol hareketleri yoktur. Nadiren neşeli görünürler ve başkalarının duygularına yavaş tepki gösterirler, ancak amaçlı olarak kaba değildirler. Hemen her zaman yüzeysel ve degersiz konularla uğraşır dururlar. Sanki yalnızca kendi dünyalarında yaşıyorlarmış gibi başkalarından kolayca koparlar, "kendi hallerinde" yaşamayı yeğlerler. 
"Asosyal" kişiler her türlü uyarıya tepkisiz kalma egilimi gösterirler. Başkalarında öfke doğuracak, başkalarını eğlendirecek ya da onlann üzülmelerine yol açacak olaylara karşı sağır kalırlar. Çok seyrek olarak öfke, çökkünlük ya da kaygı duygularını ifade ederler. Apati ve duygusal tepkisizlik, şizoid sendromun başlıca belirtileridir. Ayrıca, genelde, gayret gösteren ve "canlı" kişiler degildirler. Gayret gösterecek olsalar bile, bunlar daha çok kitap okuma, televizyon seyretme, resim yapma, küçük onarımlarda bulunma ve tığ ya da örgü işi yapma gibi etkinliklerle sınırlı kalır.
Şizoid kişiler seyrek olarak iç gözlemde bulunurlar, çünkü derin duyguları yaşaya-mayan kişiler kendi kendilerini değerlendirmekten de pek doyum sağlayamazlar. Iç gözlemde bulunmuyor olmaları ile birlikte, içgörülerinin zayıf olması şizoid yapının başka bir özelliğinden kaynaklanir. Düşünceleri bulanık ve yoksuldur, olayların hep yüzeyinde kalırlar.
Şizoidler, olayları birbirinden ayırt edeceklerine ve bunların ayrı tutulacak ve özellik gösteren yanlarını sezeceklerine, bunları birbirine karıştırma, bunların ilgisiz yanları üzerinde durma ve bunları darmadağınık bir biçimde algılama eğilimi gösterirler. Dolayısıyla kurdukları iletişim tarzı da "amorf" (şekilsiz, özelliksiz) bir yapı gösterir.
Şizoid kişiler, kendilerini düşünceli ve içedönük, yumuşak (eski bir deyişle mülâyim) kişiler olarak tanımlarlar. Çoğu, kendi halinden memnundur ve sürdürdüğü yaşam tarzını doyurucu bulur. Başkalarında gördükleri tutkulardan ve rekabetçi tutumdan uzak durmaktan hoşnutturlar. Kendilerini tanımlamalarında belirsizlik gösterirler ve yüzeysel kalırlar. Kendileri hakkinda "berrak" olamamalan, anlaşılmalarının zor oldugunu ya da kendilerini inkâr ettiklerini göstermez; daha çok, duygusal ve toplumsal olarak kendilerini dışavuramıyor olduklarını gösterir. Kişilerarası tutumlarında da, daha az belirsizlik gösteriyor ya da kendilerini daha kolay ifade ediyor degildirler. Şizoidler kendilerini çekingen ve "mesafeli" kimseler olarak görürler ve başkalarının kendilerini fazla ilgilendirmedigini bilirler.
Daha ilginci, başkalarının da kendilerine ve kendi gereksinmelerine karşı ilgisiz olma eğiliminde oldugunun farkinda olmalarıdir.
Şizoidlerin karmaşık bilinçdışı süreçleri yok gibidir. Yogun duyguları yaşamadıkları, kişilerarası ilişkilerde duyarsız kaldıkları, tepki gösterme ve eyleme geçme eşikleri hep yüksek kaldığı için olaylann pek etkisinde kalmazlar; dolayısıyla karmaşık intrapsişik (iç ruhsal) savunmalar kullanmalarına gerek kalmaz.
Şizoidler, her nasıl ki intrapsişik mekanizmaları geliştirememişlerse, aynı nedenlerle karmaşık kişilerarası baş etme yöntemlerini de öğrenememişlerdir. Tutkuları yoktur ve derin kişilerarası ilişkilere girmezler. Dolayısıyla bu tür ilişkiler sonucu zaman zaman ortaya çıkabilecek üzücü duygusal çatışmalardan uzak durabilirler. Şizoid kişiliğin ayırt ettirici özelliklerinden biri başkalarıyla baş etme yöntemlerinin azlığıdır. Başkalarıyla ilişkiye girip onlarla baş etme zorunda kalmaktansa, başkalarından uzak durmayı yeğlerler. Çekingen kişiligi olanlarda olduğu gibi, böyle davranma itkileri olduğu için değil, yalnızca böyle davranmakla kendilerini daha rahat hissettikleri için böyle davranırlar. Toplumsal koşullar kendilerini böyle davranmaktan alıkoyarlarsa iyice kendi dünyalarına kapanırlar. Toplumsal baskılar daha da artar ve süreklilik kazanırsa baş etme yöntemleri patolojik olmaya başlar ve "şizofrenik" sendromlar gibi patolojik birtakım bozukluklar sergileyebilirler.

Yazarın Diğer Yazıları