Ümran Öztürk

Gaz Lambası Işığında Konser

Ümran Öztürk

Bir dağ köyü düşünün, gecenin sessizliğinde gaz lambalarının ışığında Vivaldi'den Mozart'tan bir tını yükseliyor arşa. Ardından buram buram her yöreden memleket türküleri havalanırken; onu bir flüt resitali izliyor ve şiirler geceye düşüyor… Köy meydanı hınca hınç… Rüya gibi değil mi?

İşte bu rüya gibi konser 3 Kasım akşamı Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı Kazdağları Milli Parkının girişinde yer alan, Edremit'e 18 km uzaklıkta, 580 haneli küçük doğal bir dağ köyünde, Mehmetalan köyünde gerçekleşti.

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO) sanatçıları, dünyaca ünlü flüt sanatçısı Şefika Kutluer eşliğinde köy meydanında muhteşem bir konser verdiler.

Konserde, Mozart'tan Aşık Veysel'e, Vivaldi'den Yunus Emre'ye uzanan geniş bir repertuar sunumu tamamen doğal ortamda gerçekleştirildi.

Kazdağı eteklerinde köy konseri veren senfoni orkestrası iki traktörün römorkunu birleştirip köy alanda sahne kurdular ve gaz lambaları eşliğinde köylülere unutulmaz bir gece yaşattılar. Traktör römorkları üzerinde gerçekleştirilen konserin aydınlatmasında gaz lambaları kullanıldı. Bu gaz lambalarının ışığı görsel olarak konsere çok büyük bir katkı sundu. Konser sonrası geceyi köylülerin evinde geçiren sanatçılar da en az köylüler kadar heyecanlı ve mutluydular.

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın sosyal sorumluluk projeleri kapsamında ''9 Köye Bir Konser'' etkinliğinde Edremit Belediyesi'nce otobüsler kaldırıldı. Edremit, Akçay, Güre ve Altınoluk mahallelerinin yanı sıra Tahtakuşlar, Yaslıçalı, Hacıaslanlar, Kavlaklar, Arıtaşı, Doyran, Kızılcukur ve Çamcı köylerinden binlerce kişinin katıldığı konser büyük ilgi uyandırırken sanatseverler, umulanın üstünde destek verdi.

Konsere ev sahipliği yapan Mehmetalan köy meydanında gecenin konseptine uygun büyük varillerde ateşler yanarken seyirciler türkülere tempo tutarak eşlik etti. Söylenen tangolar dansla karşılık buldu ve seyirciler yüzlerinde tebessümle ayrıldılar bu sıcak ortamdan.

Sanırım böyle konserleri köylerde daha sık görmeye başlayacağız. Zira son birkaç yıldır özellikle sanatçıların, yazarların başı çektiği kentten köye göç tıpkı 70'lerde Anadolu'dan İstanbul'a yapılan ilk göçler gibi. Şimdi o göçün tam tersini görmeye başladık. Sanatçıların topluma yön veren insanlar olduğu için köyde yaşam herkesin özendiği bir yaşam tarzı haline dönüşmeye başladı.

Bu yer değiştirmelerden sonra yeleştikleri köylerden yaptıkları paylaşımlara bakınca ortaya çok alışık olmadığımız ama çok sıcak, samimi fotoğraflar çıkıyor.

Bu göçlerle topraktan geçimini sağlayan, üreten çiftçi tiyatrocuları, yazarları, süt sağan, salça, tarhana yapan, yoğurt mayalayan müzisyenleri köylerde görmek artık mümkün olacak. Bir zamanlar podyumların tozunu attıranlar, sinema ve sahne sanatçıları huzuru köyde yaşamakta bulacaklar. Büyük şehrin keşmekeşinden kurtulup huzura kavuşanlar ailelerini, en yakın arkadaşlarını dostlarını da yanına çekiyor tıpkı bir zamanlar Anadolu'nun herhangi bir yerleşim yerinden İstanbul'a gelip yerleşen, ardından hısım akrabasını aynı mahalleye getirip yerleştiren aileler gibi.

Tüm bu tersine göçlerin bir düzen içerisinde planlı olarak yapıldığında çok iyi sonuçlar vereceğine inanıyorum. Bu esnada edebiyatın, sanatın köylere ulaşmasına da kapı aralayacak elbette. Bir gün senfoni konseri izlerken, diğer bir gün köy meydanlarında tiyatro, vals, bale izleyeceğiz. Belki bir halayda, bir tangoda bu meydanda biz de yer alacağız.  Hatta haftanın belli günleri sinema günleri olmayacağını kim iddia edebilir.

Okulları kapatılıp ışıkları söndürülen köylerde, yeniden yapılanmaya gidilecek. Köylerin ışığı okulların açılıp, öğretmenlerin atanmasıyla tekrar yanmaya başlayacak.

Üretim tüm hızıyla devam edecek köylü tüketici olmaktan üretici pozisyonuna geçecek. Bu yüzden köylerimizi bize geri verin diyecek her yaştaki vatandaş.

Yazarın Diğer Yazıları