Ümit Kayaçelebi

ÖMÜR DEDİĞİN (5)

Ümit Kayaçelebi

İnsan ömrü, insan hayatı dünya hayatı dediğiniz nedir ki! Ne kadar yaşarsan yaşa akıbet ölüm gelecek başa. Hal böyleyken bu doğumla ölüm arasına öldükten sonra bir iz bırakmak ve hatırla ve hayırla yâd edilme adına iyi yaşamak ve noktalamak gerekir.

100 yıl, 90 yıl, 80 yıl bazen daha az veya çok güneş yılı yaşayarak geçer. Bazen taze körpe vücut ile hayatın acı veya tatlı anlarını geride bırakarak fani dünyadan, baki âleme göç eder insan… Her insanın bu dünyada yaşadığı, takdir edilmiş yılı, günü, saati, saniyesi belli  bir ömrü vardır.

Aslında dünyada bulunan her varlığın, her canlı veya cansız varlığın takdir edilmiş bir ömrü vardır. Eski çağlarda insan 1000 yıldan fazla yaşarmış. İnsan için uzun veya kısa yaşamak fark etmez; adı “koskoca ömür”dür. Bir kelebeğe sorsanız, o da üç haftalık ömrüne “koskoca ömür” diyecektir.

Bakıyorum bir zamanlar çocuktuk sokaklarda top çevirip kupa oynardım kırık leblebiyi alırken ne kadar sevinir elimize bozukluk verildiği zaman sanki dünyalar bizim olurdu. Ama zaman durmuyor ki yerinde bir zaman sonra hal hareketimiz değişmeye başladı bıyıklar terledi saçlar uzadı horozlu ayna ile kemikli taraklarla dar kemer ve İspanyol paça pantolonla etrafa toz atmaya başladık. Mektep bitti birkaç yıl sinema önlerinde top sahalarında dolandık durduk sinemaya gidip geldikten sonra kendimizi filmin havasına kaptırıp Tarık Akan sanarak platonik aşklara sarıldık..

Derken askerlik vakti geldi çattı haydi ver elini Ankara Mamak Muhabere bölüğü orada talim terbiye aldıktan sonra dağıtım çıktı ver elini güzel İzmir. Askerlik bitmez derken askerlikte bitti ve haydi memlekete. Eh askerlik yapıldı artık yan gelip yatmak da yok. Çünkü neticede evlenmek var. Boş adama kız vermezler.

Önce iş sonra aş ve akabinde eş. 70’li yıllarda iş bulmak çok zor değil. İlk mektep mezununa da iş var Orta Okul mezununu da Liseliye hayda hayda. Zaten üniversiteliyi ara ki bulasın o zaman öyleydi. İlk mektep şahadetnamesi bile kilitli kapıları açmaya muktedirdi 

İş aramaya başladım ve Allah rahmet etsin rahmetli aile büyüklerimizden Hüsnü Baydaşın dehaletiyle Van Orman Bölge Şefliği için açılan Fidanlık memurluğu kadrosunu almak için yine o gün rahmetli Seyyat Yörük’le Bitlis’e gittik ve imtihanı 1.olarak 100 puanla kazandım geldim ve işe başladım .

İş sahibi olduk diye sevinirken sevincim kursağımda kaldı. Elazığ Orman Başmüdürlüğü benim kadroyu tenkis edince (Geri alınca) biz itiraz etsek de nafile 2 ay sonra yine ortada kaldık.

Bu arada Allah Rahmet etsin Mehmet Ali Gülte abimiz vardı nurlarda yatsın bir gün bana gel dedi seni Üretme istasyonuna alalım bir müddet çalışırsın belki sonrada personel olursun deyince yok demedim haliyle. İşe başladık bir sene geçti. Kadro yok personel olma ümidi de yok sigortada olmayınca ben iş aramaya başladım.

Kaya Kayaçelebi amcam mekanı cennet olsun beni çağırdı ve oğlum dedi Türk Hava Kurumunda Saymanlık işi var sigortası var maaş da 700 lira gel seni oraya alalım. Canıma minnet işe başladım 1 yıl 3 ay çalıştım THK Genel Başkanlığı saymanlığında bundan böyle fahri yapılacağını beyan ederek tazminatımı da vererek işten çıkardılar.

Bu kadar şanssızlık olur mu? Oluyor ve başıma gelince de anladım. Ve bu arada Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde iş olduğunu duyunca Kaya amcamın dehaleti ve rahmetli Mevlüt Okayer hocamızın da yardımı ve tavassutu ile orada işe başladım. En sonun da aradığım işi bulmuştum rahattım huzurluydum Mevlüt Hoca gibi muhterem bir büyüğümüz Cihan Apaydın gibi bir ablamız vardı. Bundan iyisi can sağlığı.

Ancak burada rahat rahat hoş hoş çalışırken kulağıma bir haber geldi ki SSK Müdürlüğüne Daktilo elemanı alınacak hem de imtihanla. SSK o yıllarda iyi maaş vermekte yıl da iki ikramiye fazla mesai derken burada aldığım maaşın hemen hemen üç katı. Bana cazip geldi ve gizliden imtihana katıldım ve buradaki Daktilo imtihanını 100 puanla 1.olarak kazandım.2.ise Siirtli Sabahattin Ova kazandı.

Usulü dairesince gidip imtihanı kazandığımı ve SSK gideceğimi söyledim üzüldüler ama  benim menfaatim icabi sevindiler ve ben Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünden ayrıldım.

SSK’da maaş iyi ikramiye var fazla mesai var yeni evli biri olarak çok mutluydum. Zaten o yıllarda Noterde bankalarda bile çalışanlar SSK ya gelmek istiyorlardı SSK nın altın yıllarıydı o yıllar. Avukatlık servisinde çalışıyordum bir de ücreti vekalet alıyordum. Yeni evli biri olarak huzurum yerinde ve rahat rahat geçiniyordum ki ailemizin seferberlikte İzmir’e yerleşmeleri dolayısıyla İzmir de benim için ayrı bir sevdaydı o yıllar.

İzmir’e tayin talebinde bulundum ve İzmir Tepecik Doğumevi Başhekimliğine tayinim çıktı. İzmir’de de rahattım hoştum ama annemin beyin kanamsı geçirmesi ve ölümden dönmesi üzerine rahatım kaçtı ve istemeye istemeye Van’a tekrar geri döndüm. Bu sefer İhtiyarlık (Emeklik) servisinde Rahmetli Mehmet Yaşar Şahin alp ile çalışmaya başladım. Netice 1999 yılında çalışma hayatımı emekliye ayrılarak tamamladım.

Buradan oraya oradan buraya derken yıllarla birlikte çocuklar büyüdü biz yaşlandık ve bu gün artık emekli olarak hayatımı sürdürmekteyim. Yalnız 1999_2021 bu ara da neler olmadı neler, Radyolar, Televizyonlar, Meşk Geceleri, Paneller, Konferanslar , Korolar, Spor Dernekleri bir sürü sosyal faaliyetin içinde olduk. Yani başkaları gibi yan gelip yatmadım. Cepten yemedim hep ürettim.

İyi ki gelmişim ve memleketime hizmet etmişim. İşte bundandır ki bizi seven sayan insanlar gün geldi bizi “Vanın Hafızası”, “Van’ın yürüyen kütüphanesi” unvanıyla ödüllendirdiler bu da bizim için ödüllerin en güzeli oldu.

Rabbim ömür verirse yine yazarak konuşarak Vana hizmette kusur etmeyeceğiz.

Valhasıl kelam ömür dediğiniz nedir ki bu gün varız yarın yokuz!

Yazarın Diğer Yazıları