Udban Berk

Sömürülen meslek: İnşaat Mühendisliği

Udban Berk

Mühendislik; Ekonomik refahı, kültür, sanat, mimari, işin etik-vicdan değerlerini üreten ve bunu yaşamın temeline koymayı hedefleyen bireyleri yetiştiren, onurlu bir yaşam ve iş disiplinini benimseyip toplumun merkezine koymayı başaran katmanlı bir harekettir.

Arthur Mellen Wellington'a göre; "Beceriksiz birinin iki dolara kötü yaptığı bir şeyi bir dolara iyi yapma sanatıdır."

İnsanlığın çağdaş ve uygarlık seviyesine ulaştıran bu kıymetli mesleğin, günümüz Türkiye’sinde sıradanlaştırılan bir meslek haline getirdiklerini üzülerek görüyoruz. Bu duruma gelinmesinde mesleğin varoluş amacının dışında kalması değil, çökmüş bir eğitim sistemiyle yaygınlaştırılan fakülteler, donanımlı bir mühendis olma çabasından yoksun adaylar, bir iki cümleyi bir araya getirecek kabiliyeti olmayan, iş etiğinden, iş ahlâkından, empatiden bi yoksun, yönetici değil patron sıfatıyla hareket eden, psikolojik şiddet uygulayan, güvenliksizleriyle güvensizlik  hissettiren, ego ve kibir abidesi olan patronlara kurban edilmesidir.

 İnşaat mühendislerinin ve diğer meslek gruplarının önemini kavramış, kurumsallaşmış, personelinin iyi şartlarda çalışmasına olanak sağlayıp güven aşılayan ve bunun akabinde  ona büyük katkılar sunacağını bilen iş insanlarını tenzih ederim.

İnşaat mühendislerin vahim durumu;

İnşaat mühendislerine şantiyelerde fazla mesai ücretleri verilmiyor. On iki saat çalışmak durumunda bırakılıyor, hak edişleri asgari ücret üzerinden veriliyor. Şantiye şeflerinin görev ve sorumlulukları bir yana bırakılarak vasıfsız işçi statüsüne bırakılmak isteniliyor. Hakarete ve bir sürü insanlık dışı muameleye maruz kalıyorlar. Çalışan kişinin hali acınacak bir durumdayken, çalışmayan yüzlerce inşaat mühendisinin halini varın siz düşünün.

Çalışanın da çalışmayanın da hali perişan aslında. Ne için yaşıyoruz o vakit.

Yaşamak bu mu?

Bize kutsal olarak addedilen yaşamak biçimi bu mu?

Bir devrimcinin dilinden sesleniş şöyle olmuştu emekçilere:

“Güvenlik yok, iş yok, gelecek yok,hukuk yok, anayasa yok ve yaşıyoruz. Ve yaşamak çok kutsal öyle mi , öyle değil. Kutsal olan yaşamın kendisi değil,kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam, kutsal olan haysiyetli bir yaşam...”

Onurlu bir yaşamı benimsenen, onurlu bir meslek edinen mühendislerin, günümüz şartlarında kendi ilkelerinden vazgeçerek geçim derdine düştüklerinden, istemeyerekte olsa bu tür muamelelere katlanmak zorunda kalıyorlar, kalıyoruz.

Türkiye’deki acı hakikat;

Sömürüleştirilmeye çalışılan, asgari ücrete tamah ettirilen, iş hak ve hukuklarını elinden alınan, mesleki odaları tarafından yalnız bırakılan medeniyet mühendisliği.

Evet, inşaat mühendisliği medeniyet mühendisliğidir...

TMMOB’nın üzerine düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmediğini açıkça ifade etmek gerekir. Yaptıkları tek şey görev sürelerinin dolmasını beklemek!

TMMOB ve İMO’nun sadece ismi var.

Mühendisler ve mühendislik adaylarına yönelik geliştirilen bu sömürü düzeninin bertarafı için  benimsedikleri ve uyguladıkları tek bir faaliyetleri, planları, programları ve ilkelerinin olmadığını düşünüyorum ve bunları üzülerek belirtiyorum.

İMO’nun kendi bünyesinde kayıtlı olduğu her mühendisi, çalışma yaşamıyla ilgili problemlerini denetleme, sorgulama ve var ise sıkıntılarının çözümü için seferber olması gerektiğine inanıyorum. Böylelikle odanın denetleme göreviyle mühendis haklarının daha da sağlam zemine oturacağına dair inancım tamdır.

İnşaat mühendisi olarak odaya açıkça eleştirim ve önerimdir.

TMMOB ve İMO adaylığı hakkında;

Görev almak isteyen bireylerin belirledikleri ilkeler üzerinden aday olmaları  gerektiğini ve bu seçimlerin beş yılda bir tekrarlanması gerektiğine inanıyorum. Ne yapmak istediklerini, ilkelerini, plan ve programlarını hayata geçirmek için bir zaman fırsatının doğması gerekiyor. Buna talip olan kişilerin,  inşaat mühendislerin  ve mimarların haklarını iade edilmesi ve iş yerlerinde yapılan hukuksuzlukların nasıl önüne geçileceğini, kaybetmiş itibarlarını veya mevcut itibarlarını nasıl koruma altına almaları gerektiğine dair bir manifestoyla belirterek yayınlamalı,  aksi olduğu takdirde istifa edeceklerine dair beyanatları olmalı.

İşte o vakit;  Nitelikli ve kararlı yönetim ile, risksiz bir yaşam inşa edilebilir.

Peki ne yapılmalı?

1- “ Her şantiyeye bir şef” şiarını yasallaştırmanın yollarına başvurulmalı.

2- Çevre ve Şehircilik bakanlığının şantiyelere doğrudan yapı denetim firmaları atadığı gibi doğrudan şantiye şefi ataması da yapılmalı.

3- ÇŞB’nin İMO ile iş birliğine varılarak, çalışmayan inşaat mühendislerine gelir kapısı açılmalı.

4- Türkiye’de her yıl binlerce mezun verilmesinin önüne geçilmeli.

5- Üniversite sınavında barajı aşan her bireyin mühendis olunmayacağını idrak edilerek, hak ettiği puanlama sistemine geçilmeli.

 6- Türkiye’nin deprem gerçekliğini göz önüne alınarak daha nitelikli, daha bilinçli, daha donanımlı ve daha kaliteli bir eğitim sisteminin varlığına ihtiyaç duyulduğunun benimsenmesi.

Ve bunları yasa ile güvence altına alınması gerektiğine inanıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları