Şükran Akçap Yurtkuran

Neye ve kime göre iyilik

Şükran Akçap Yurtkuran

Günümüzde yüreği sevgi ile beslenen kişilerin yaptığı iyilikler, gerçek değilmiş gibi kafalarda soru işareti bırakıyor. Çoğu insan karşılıksız yapılan iyilikler için "Neden acaba?" diyebiliyor. Bazen karşılığı küçük de olsa yapılan iyilikler dile getirilirken "Şimdi böyle insanlar kalmış mı ya" diyor insanımız.

Dahası, karşılık beklemeden yapılan iyiliklere "enayilik" gözüyle bakıyor insanlar.

Hâlbuki biz iyilik yapmayı, fedakârlık yapma ve görevimiz olan şeyleri yapmayla karıştırıyoruz.

Hal böyleyken; iyiliğin, başkalarını kullanmak üzere yapılması ne üzücü değil mi?

Ama ne demişlerdi atalarımız, "İyilik et at denize balık bilmezse Halik bilir"

Ama, nerde günümüzde bu anlayış.

Yaşadığımız çağda insan insana iyilik yapmadan önce iyilik yapacağı insanı nasıl kullanacağını kafasından geçirip hesabını kitabını yapıp öyle hareket ediyor. Bile bile iyilik ile görev ve menfaatlerini karıştırıyor.

Peki, bu iyilik oluyor mu?

Hayır, bu iyilik değil; insani duyguların istismar edilmesidir. İyilik yaptığını düşündüğü insanı kendine bir nevi muhtaç hale getirmek asla iyilik olamadığı gibi bizzat duyguların sömürülmesi ve hatta kötülük anlamı taşıyor. Çünkü iyilik, muhtaç olana elinde olmayan imkânı maddi ve manevi olarak karşılıksız verebilmektir.

Ayrıca günümüz insanı iyilik yapmanın yanı sıra, toplumsal görevlerini iyilik yapmak ile karıştırıyor.

Toplumsal görevlerimiz konusunda en basit örneği verirsek, toplu taşıma araçlarında oturma önceliği olan kişilere yer vermek, hayvanları beslemek ve korumak başlıca görevlerimizden olmalıdır.

Yine ailemize, akrabalarımıza, arkadaşlarımıza, komşularımıza yerinde yaklaşımlarımız ve davranışlarımızda iyilik değil, tamamıyla görevimizdir diye düşünüyorum.

Unutmayacağımız başka bir durumda şudur; bir insanın yapması yasalarca gerekli olan görev iyilik değildir. Bir işte sorumlu olan kişi vatandaşın işini zamanında yapınca ona iyilik yaptığını düşünüyor ve vatandaşa öyle lanse ediyor. Oysa o işi zamanında yapmak onun başlıca görevidir. Vatandaşın konuya vakıf olmamasını fırsat bilerek ona "Bu iyiliğimi unutma!" demesi de ayrıca insani bir tutum olmamakla birlikte aslında suç teşkil ediyordur. Görevini hakkı ile yerine getiren görevli onu iyilik ya da fedakârlık yaparak değil kendi maaşı karşılığında uyguluyor. Özellikle maaş karşılığı yapılan işlerin hiçbiri iyilik değildir. Görev icabı yapılan işler görevdir, bundan bir vazife çıkarmak doğru değildir ve asla iyilik olamaz. Örneklerini çoğaltabileceğimiz nice görevlerimizi iyilik ile karıştırmamalıyız.

Günümüzde yapılan fedakârlıklarda iyiliklerle karıştırılıyor.

İyilik, yürekten gelen bir davranıştır, koşulsuz ve karşılıksızdır.

Fedakârlık ise, gücünün sınırlarını zorlayarak yapılan eylemlerdir.

Gücünüzün sınırları ortada olmasına rağmen, sizden istenilen fedakârlıklar olabilir.

Siz kendinizi ve yakınlarınızı ihmal ederek birilerini mutlu etmeye çalışır, ya da ailenizin nafakasını paylaşmak mecburiyeti içinde kalmak zorunda olursanız bu da bir fedakârlıktır. Kimbilir zorunluluk içinde yapılan fedakârlıklar bazen de fedakâr kişiyi vebal altına sokmaya iter. Bu bilinçte olan kişilerin helallik alması bir nebzede olsa kişiyi rahatlatabilir.

İyiliğin eyleme dönüşme aşamasında zaman zaman fedakârlığa da dönüşebilir.Bazı insanlar vardır ki, sürekli mağduriyetlerinden söz ederler. Öyle bir role bürünürler ki, kendilerine durduk yerde acır ve mağdur olduklarına inanırlar ve etraflarındaki insanlara bunu kabul ettirmeye çalışırlar. Başkalarının onlara yapacağı desteğin iyilik veya fedakârlık olduğunu unutur, beklentilerini yüksek tutarlar. Hatta bu beklentilerine karşılık alamayınca küserler ve o insanı kötü olarak ilan ederler. İşte bu insanlar yüzünden iyilik, fedakârlık, görev ve beklentiler birbirine karışmış hale dönüşür.

İyilik, karşıdakini karşılıksız düşünmektir ve yine kişinin gıyabında yapılan koşulsuz şeylerdir.

Fedakârlık, şartların zorlanması, zaman zaman zor durumda kalarak yapılan şeylerdir.

Görev ise, herkesin yaptığı şeyin bilincinde olması ve yapılmaması halinde insani olmayan ve suç teşkil edecek durumların ortaya çıktığı davranışlardır.

İyiliği yalnızca iyilik yapanlar anlamamalıdır. İyiliği; iyilik yapmayı karıştıranlara da anlatmak ve "İyilik iyilikten doğar, kötülük kötülükten doğar" özdeyişinde olduğu gibi asla unutmamak ve şarta bağlanan iyilik yerine, "İyilik bulmak istiyorsan, iyilik yapmalısın" ilkesi içinde iyilik yapan insan olun ve her şeye rağmen "İYİ" kalın.

Yazarın Diğer Yazıları