Şahin Akçap

Zincirsiz köle olmaktan kurtulmak

Şahin Akçap

Sabahın henüz erken saatlerinde bir bankanın para çekme makinesinin önüne yöneldiğimde zayıf ve çelimsiz orta yaşlarda bir adamın bankanın henüz mesaiye açılmayan kapısının kenarında çömelerek durduğunu ve sessizce ağladığını fark ettim.

-Günaydın! Dedim.

Yanıt vermedi, sadece eliyle elmacık kemiklerini ıslatan gözyaşlarını silip, saklamaya çalıştı.

Daha bir gün önceydi…

Çalıştığım iş yerine gelen yaşlı kadın naylon poşet içinden çıkardığı başörtüleri uzatmış:

“Bu iğne işlemeli örtüler sadece on lira. Alırsanız çok yardımcı olursunuz. Torunlarımın buna ihtiyacı var.” Demişti.

Ve şimdi de bir bankanın açılış saatini bekleyen vatandaş sessizce ağlıyordu.

Üşenmedim biraz ilerideki simit sarayına yürüyüp masaları düzenleyen garsondan bir şişe su alıp bankanın önüne döndüm ve suyu adama uzattım:

-Buyur biraz rahatlarsın. Diyerek sıkıntısını paylaşmaya çalıştım.

O konuştu, ben dinledim…

Kredi kartı fena halde kabaran adam söz konusu borcunu biraz sonra bu bankadan çekeceği krediyle kapatacağını anlatıyordu.

İşleri bozulmuş, kredi kartı borçlanması yüzünden fena halde zor durumda kalmış.

Sabır dileyerek yanından ayrıldım.

Sadece esnaf ve zanaatkâr mı zor durumdaydı?

Elbette ki hayır!

Emeklilerin durumu hüzün vericiydi.

Ya emeklilerin bu zor durumunu gören emeklilik süresi gelenler?

Ne yazık ki onlarda panik yaşamaya devam ediyorlar.

Çünkü emeklilik demek; maaşın en az üçte birinin kesilmesi demektir… Bu da zor günlerin yaşanacağının kara habercisi oluyordu.

Bizim gibi sosyal hakları kısıtlı olan bordrolu yurttaşların yaşadığı ülkelerde ne yazık ki emeğiyle geçinenler birer zincirsiz köleye dönüşüyordu. Atadan kalma gelirleri veya köyden, kasabadan gelecek unları, bulgurları yoksa demek ki hepten mağdur olmuşlardır.

Türkiye’nin ekonomik olarak büyüdüğünü söyleyenlerden dileğimiz çarşı pazara çıkarak halkın yaşamıyla ilgili gözlemler yapmalarıdır.

 Ve devleti yönetenlerin temel düşünceleri:

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” Sözüyle çelişmemelidir.

Ülkemizi yönetenler hem emeklilerin,  hem de memur ve işçilerin zor hayatlarını mercek altına alıp ve iyileştirmek için büyük bir çaba göstermelidirler.

Türkiye’nin bütçesi adaletli bir değerlendirmeyle bordro mahkûmlarını huzura kavuşturacak yeterliliğe sahiptir.

Yazarın Diğer Yazıları