Sıfıra sıfır solda var sıfır!
Şahin Akçap
Demokratik hak ve özgürlüklere yönelik yasal çerçevede yapılan kitle örgütlerinin yöneticilere verdikleri en anlamlı mesajlardır.
Kırmadan, dökmeden, ayrışmadan, oyunlara gelmeden…
Emek ve alın teri için… Daha yaşanası bir ülke ve dünya için… Barış ve kardeşlik için… Zalimlikleri deşifre etmek için konacak kitle gösterileri yönetenlerin dikkatini çekmeye yeter.
Ne var ki demokratik kitle örgütlerinin on yıl önce yükselttikleri o gür ses kısıldı…
Sendikal örgütlerin ve derneklerin sesi bir Çarşı grubunun ya da Fenerbahçe taraftarlar gruplarının sesi kadar çıkmıyor.
Hırsızlık iddialarının toplumu sarstığı, devlet ve paralel devlet saflaşmasının uçurumlar yarattığı, doğanın katledilip toprağın beton canavarlarına, aç gözlü getirim tüccarlarına altın tepside sunulduğu bir sırada sendikal örgütlerden ses çıkmaması teslimiyetin dayanılmaz hafifliği değil de nedir?
Yani…
Sıfıra sıfır solda var sıfır atmosferinin yaşandığı bir ülkede demokratik kitle örgütlerinin ve sendikalarının bu suskunluğu hayra alamet değil!
Kimi bu görüntüye:
“Fırtına öncesi sessizlik!” Diyor.
Kimi:
“Korku dağları sardı!” Yorumu yapıyor.
Ve olan bir ülkenin akan zaman içindeki geleceğine oluyor… Kayıp zaman tarihin sayfalarına düşmeye devam ediyor.
Sessizliğe:
“Teslim oldular!” Diyenler özgürlükler üzerindeki cendereyi sıktıkça sıkıyor.
Kısacası sıfıra sıfır solda var sıfır deyimi yaşadığımız günlere mührünü vurmaya devam ediyor…
Oysa her ses… Her tepki yanlışlardan dönülmesinin caydırıcılığı olabilir…
