Şahin Akçap

Rüzgâr gibi geçen zaman

Şahin Akçap

İnsan kendi gözünde ne kadar büyüktür. Ve sanır ki gücü ve kuvveti kalıcı, aynalardaki yüzü hiç eskimeyendir. Oysa devingenlik tıpkı dağları taşları döven fırtınalar gibi görünümden çok şeyler koparır. Geriye kalan sadece yüzdeki çizgiler, yürekteki pişmanlık tortuları ve keşkelerdir.

Yanılgı:

"Bugün olmazsa yarın yaparım." Ötelemesidir.

Ah o sürüncemeye bıraktığımız yarınlar yok mu? Biriktirdikçe köşeye bucağa attığımız beklentilerimiz gün gelir dikenli tellerin sivri uçları gibi keskinleşerek ve çoğalarak kanatmaya başlar her yanımızı. Ya da demir üzerinde büyüyen pas gibi yer bitirir umutlarımızı.

Derler ki:

"Bugünün düne benziyorsa zarardasın. Yarını bugünden güzel hazırlayabiliyorsan kazançtasın."

Sallapati hayatlarda mutluluğun garantisi yoktur.

"Aman sende." Diyerek yol alınacağını sanmak ise gaflettir.

Günümüzde hayatı kaderciliğin avuç içlerinde olduğunu düşünenler yanılırlar. Kadere inanmak ancak kendi kaderini kendi elleriyle çizmekle olur. Peteği yapan arı, ipeği ören ipek böceği, yuvasını usta bir mimar gibi yapabilen kuşlardan daha hünerli olan insanın her şeyi oluruna bırakma yanılgısından çıktığı an, daha yaşanılası mutlu bir hayatı bulmakta gecikmeyeceğini söyleyebilirim.

Zaman frenleri olmayan, geri vitesi bulunmayan son hızla giden bir otomobil gibidir. Menzili ise bilinmezdir. Direksiyonu iyi kullanılırsa ve yolculuktaki olasılıklar iyi hesaplanırsa; sağa, sola toslamadan huzur ve mutluluğa doğru yol alabilir.

"Bugün varız, yarın yokuz." İkilemine düşme korkusunu yenerek yol almak insanı hedeflerine taşıyabilir.

Ve elbette ki her şeyden en önemlisi de zamanın içinde geçen yolculukta onur ve erdemliliği kaybetmemektir.

Yazarın Diğer Yazıları