Şahin Akçap

Hırsız var!

Şahin Akçap

Hırsız…

 

Başkasına ait olanı çalan… Zimmetine geçiren… Araklayan… Yer değiştiren…

 

Hırsız…

 

Emeksiz, alın tersiz cukkalayan…

 

İndira gandileyen… Cepellezi eden…

 

Büyüklerimiz dışarıdan bulduğumuzu bile eve sokmayan bir geleneğin temsilcileriydi.

 

“Nerden buldun?”

 

“Kim verdi?”

 

“Sana ait olmayana nasıl el uzattın?” Onların acımasız sorgu biçimiydi.

 

Yüz kızartıcı ve affedilmeyen suçların en büyüğüdür hırsızlık.

 

Hırsıza hiçbir işveren iş vermez. Çünkü o güvenilmezdir. Çünkü o bir başkasının emeğini gasp edendir.

 

Hırsızlık çeşit çeşittir…

 

Adi hırsızlar. Siyasi hırsızlar.

 

Adi hırsızlar tek başına çalışır. Bazen erketeleri(gözcüleri) olur bazen taşıyıcıları. Gözlerine kestirdikleri eve, arabaya girer yükte hafif, pahada ağır ne varsa araklayıp götürürler.

 

Siyasi hırsızlar daha organize çalışırlar.

 

Bankalar, devlet hazinesi en revaçta hedefleridir. Soyup soğana çevirirken el uzattıkları her insanı suçlarının zincirine bir halka olarak takarlar.

 

Ve saf kalabalıklar onları ağzı açık izler. Sempatizanlarının kulağına:

 

“Bak seninkiler çalıp çırpmış.” Diye fısıldadığında soyulduğunu henüz tam anlamıyla fark etmeyen garibanlar:

 

“Soysunlar… Eskiden de soyuyorlardı. Hiç olmazsa bunlar yollar, yapılar yapıyor.” Savunmasına geçerler.

 

Ancak aklı başındakilerin doğal refleksi farklıdır.

 

“Hırsız var!” Çığlığı atmaktan çekinmezler.

Hırsızlık bir suç biçimidir.

 

Ülkemizde Türk ceza kanunu kapsamı içinde işlem görür.

 

Şeriat yasaları hırsızlık konusunda acımasızdır.

 

Hırsızlık yapanın hangi eliyle çalmışsa o eli kesilir. Teşhir edilir ve dinen mekruh sayılanlar arasında değerlendirilir.

 

“Malda yalan mülk de yalan.”

“Gel sen de biraz oyalan.” Diyen Yunus Emre’yi özümleyemeyen bu bedbahtlar için helal ile yaşayanların kapılarının yüzlerine kapanmışlığı gibi ahiret yolculuklarındaki sırat köprüsü de keskin ustura ağzına dönüşmüştür.

 

17 Aralık’la başlayan hafta bu yıl “Hırsızlık Haftası” Olarak kutlanacak.

 

Hırsızı, hırsızları, hırsızlıklarını çocuklarımıza anlatmak için iyi bir fırsat.

 

Bir de…

 

Ülkemizin aydınlık geleceğini, yarınlarımızı çalanları anlatmalıyız.

 

En acımasız hırsız çeşididir zaman ve ömür çalan hırsızlar. Onları bin kez milyon kez lanetleyerek anlatmalıyız.

 

Anlatmalıyız ki hırsızların cirit attığı bir ülkede kapıların üzerindeki kilitlerin bile işe yaramadığını anlayabilsinler…

 

Var mı bir itirazı olan?

 

Öyleyse haydi!

 

“Hırsız var!” Çığlığınızı esirgemeyin derim.

Yazarın Diğer Yazıları