Şahin Akçap

Heyecanını kaybetmiş CHP!

Şahin Akçap

Hep konuşuruz ya…
 
“Artık anlamını kaybetmiş bir örgütlenmeden ne kendine ne de tabanındakilere hayrı olur.” Diye.

Bakınız Türkiye’nin yakın tarihine mührünü vurmuş Adalet Partisi bile yönetme sürecinde zikzaklar çizince tabelasındaki adını değiştirmekten kaçınmamıştı.
Ne oldu o partinin adı:
“Doğru Yol”
“Demokrat Partisi”
1961–1980 yıllarının tek gücü olan AP’nin çözülüşündeki temel nedenler var olan sorunlara çare üretememesi değil miydi?
Durumu çok iyi gözleyen ve yorumlayan Turgut ÖZAL ve ekibi sağ ve sol çatışmanın ülkeyi yangın yerine dönüştürmesinin ardından devreye giren askeri yönetimin baskı odaklı yönetiminin de geride bıraktığı tortuyu silip yeni bir parti ile kitlelere umut ve heyecan katmıştı. Tıpkı kısa dönemli Bülent ECEVİT’in efsane çıkışı gibi yakaladığı siyasi rüzgârı arkasına alarak güçlü bir parti olarak politika arenasında boy vermişti. En güçlü silahı farklı siyasi kamplaşmalar içindeki görüşlere eşit mesafede yaklaşmak, yaratılan düşünce ayrımlarında kıyılanları kucaklamak olmuştu. Dünyaya kapılarını kapatmış ekonomiye gümrükler üzerindeki yasakları kaldırarak nefes vermişti. Ve seçim sonuçlarında sandığa yansıyan seçmen rakamları ANAP’ın tek başına hareket etme refleksine güç katmıştı. Geçmişin tersi barışçı,uzlaştırıcı  bir politikayı kavgadan bıkıp, usanmış Türkiye’nin yüreğine yerleştirmişti.
Derken laik ve anti laik kamplaşmalarda, şeriatçı akımlara olağanüstü taviz veren Necmettin ERBAKAN’ın MSP’si, RP’sinin zaafları da o dönemde yıldızı parlayan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaparak İstanbul’u çerden çöpten arındıran RTE’de Milli Görüş içersinde yükselen muhalefet seslerini iyi okuyarak, ERBAKAN’ı en zayıf anında çalımlayıp yeni bir parti ile ortaya çıkmıştı.
Adalet ve Kalkınma Partisi; DYP, ANAP, MHP küskünlerinden yarattığı kadrosuyla RTE liderliğinde Türkiye’yi yönetme iradesini almayı başarmıştı.
Tüm bunlar yaşanırken ana muhalefet partisi olmaktan öteye geçemeyen CHP’de Genel Başkan değişimleri yaşanmaya başladı.
Televizyon tartışma programlarında kora kor ve soğukkanlı tavrıyla özgeçmişinde yanlışlar olan belediye başkanlarını yerle bir edip, meydan okuyan Kemal KILIÇDAROĞLU kronikleşmiş muhalefetten öteye geçemeyen CHP’nin tabanını heyecanlandırmayı başarmıştı. Ancak Gandi Kemal olarak yeni bir karizma yaratan Kılıçdaroğlu ve ekibi gerek parti içindeki Baykalcı sesler yüzünden ve gerekse seçimlerdeki ayak oyunlarında CHP’nin iktidar olabilme özlemine çare olamadı.
Milli Görüşçülerin yeni bir parti kurma başarısını AP’nin gösteremeyişi, sonradan devamı olan tabela değiştirmiş örgütlenmelerinin de beceriksizliği AKP’nin Türkiye’nin son on yılına damgasını vurmasını sağladı.
Son on yılların tek partisi konumundaki AKP’nin ülke yönetirken iç ve dış politikada yarattığı hiçbir krizi CHP kendi oy hanesine yazdıramadı.
Antalya gibi sosyal demokrat bir büyük kentin belediyesi bile altın tepsi içinde iktidar partisine bırakıldı. Zaafın adı rakiplerin küçümsenişiydi..
Parti içinde halkının güvercini, iktidarla mücadelede şahini olan Emine Ülker TARHAN ve Muharrem İNCE gibi değerler partisel ciddi sorunları gündeme taşıdığında ise son seçimlerde AKP’nin gölgesinde kalan CHP’nin kurmaylarının hedefinde yer aldılar.
Eğri oturup doğru konuşursak eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun dürüstlüğü, sempatisi CHP sempatizanları dışında kalan kararsız oyların partinin lehte oluşacak sonuçlarına kesinlikle yansıyamadı.
Sokaktaki yurttaş Kılıçdaroğlu’nu sevdi ancak sahada doksan dakika top koşturamayacak kadar performansı olmadığını fark etti. Sokaktaki insanı heyecanlandıramadı.
Bugün Doğu ve Güneydoğu’da tabela partisi olmaktan öteye geçemeyen CHP nin günü kurtarma politikası, iktidarın onca zaafını değerlendirememesi tabanındaki umutsuzluğu giderek büyütmeye devam ediyor. Bir önceki genel başkanın yarattığı:
“İktidar olamazsak ana muhalefet oluruz.” İzlemini ne yazık ki Kılıçdaroğlu’da silemedi. Seçmenine iktidar olacağız umudunu verip, heyecanlandıramadı.
CHP’nin ciddi biçimde radikal kararlar vermesi gerekiyor.
CHP kapısına kilit takıp, müzeleşmeli yeni ve yepyeni bir parti olarak yürekli, çalışkan, halk tarafından sempati duyulan evlatlarıyla ortaya çıkmalıdır.
Bunu yaparken de geçmişte AP’nin ve MSP’nin içine düştüğü kayboluşu, ANAP’ın  ve AKP’nin yükselişlerini çok iyi irdelemelidir.
Dürüstlüğü ve samimiyetini, insancıl yanını çok sevdiğim Sayın Kılıçdaroğlu’nun:
“Kral çıplak!” Haykırışında bulunan Emine Ülker TARHAN gibi değerlerin seslerine kulaklarını tıkamamasını öneriyorum.
Tarih yenilgilerden ders almayan liderleri siler! Ancak yenilgilerden yeni strateji ve cesur kararlarla çıkanları da unutulmazlar sayfasına yazar.
Sosyal demokrat cenah ümit ve heyecan bekliyor…
Aksi 2015 genel seçimler bir kez daha iktidar partisinin zaferiyle tescillenir.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları