Şahin Akçap

Cam bilyeler

Şahin Akçap

Hangimiz:

“Benim hiç misketim olmadı.” Diyebilir ki.

Mutlaka çocukluğumuzda cam bilyelerle oynadık. Bazen işaret ve başparmağımız arasına aldığımız fındık büyüklüğündeki cam küreyi ışığa tutup içindeki renklerin parlaklığını izledik.

Birçok çocukluk arkadaşımın çocukluğunda biriktirdiği misketleri minik bir kavanoz içinde hala sakladığını ve arada bir çıkarıp bilgisayar oyunlarında kaybolup gitmiş çocuklarına gösterdiklerini biliyorum.

—Kimin cam bilyeleri var dünden kalan? Diye sorsam sayılmayacak ben yaştakilerin:

Benim!” Diyenin olacağından adım gibi eminim.

Ölümlerin kol gezdiği bir ülkede küçük bir çocuğun katledilmesinin ardından babasının ve arkadaşlarının mezarına attığı cam bilyeleri farklı yorumlamak ne kadar acımasızca bir yorum biçimidir. O bilyeleri demir bilye olarak algılamak ve üzerinden öfke eleştirilerini bir silindir gibi geçirmek olaylara yaklaşımdaki tezatları çoğaltmak değil midir?

Yoksul bir ailenin gaz mermisinde can veren evladının ana babasına rahman ve rahim içtenlik yerine acıyı katmerleştiren sözlerle yaklaşmak ne tuhaf bir ruh halidir…

Koruyan, kollayan devlet adamlığının yerine gelip kondurulan ceberut bir anlayış nasıl birliği ve beraberliği sağlayabilir ki?

İstediğin kadar çift yollar yap, dağları delip tüneller aç, denizler altından metrolar geçir… Eğer on parmağı bir araya getiremiyorsan ve yüreklerde sevginin samimiyet rüzgârlarını estiremiyorsan yedi kıtanın hükümdarı bile olsan neye yararsın.

Sormak isterdim kibrin ve öfkenin kollarında sarsılan o yüreklere:

 —Siz hiç çocukken başparmağınız ve işaret parmağınızın arasına bir misketi alıp ışığa tuttunuz mu?   

Yazarın Diğer Yazıları