Yürüyüş
Şahbettin Uluat
Geçen haftanın son günlerinde hava zaman zaman kapandı. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden kar haberleri geliyor; haber bültenlerinde kimi günler için ilimiz de yağışlı görünüyordu.
12 Nisan sabah uyandığımda pencereden bakıp günlük güneşlik bir hava gördüm. Çok aşağılarda, dağların üzerinde az miktarda bulut vardı ve gök kubbe masmavi, pırıl pırıldı.
Mutfağın balkon kapısını açtığımda cıvıl cıvıl kuş sesleri doldu içeri. Adeta beni dışarıya davet ediyorlardı. Ötüşüp duran serçeler, sığırcıklar sanki “ kalk gel, uyan, bak biz uyandık, çayır çimen uyandı, ağaçlar uyandı, toprak uyanıyor, börtü böcek uyanıyor, yoncalar yapraklarını açmış, eflatun renkli küçük çiçekler bile açmış, inanmıyorsan gel gör, içerilerde durmanın zamanı mı?” der gibiydiler.
Normalde yarı uyanık da olsam bu saatte yatakta olurken bu sabah gözlerimi uyku tutmadığı için ayaktaydım. Balkonda birkaç derin nefes aldım. Tertemiz havayı ciğerlerime çekip geri bıraktıktan sonra dışarı çıkıp yürümeye karar verdim.
Genelde yürüyüşlerimi önceden planlardım ama bu kez durum farklıydı.
Ne olur, ne olmaz diye kış boyu sırtımdan çıkartmadığım montumu giyecektim. Altına kısa kollu bir tişört buldum. Yine kış boyu çıplak kafamdan eksik olmayan külahımı da yine ne olur ne olmaz diyerek cebime koydum.
Evden çıktım. Dışarıda ılık, esintisiz her anlamda mükemmel denecek bir hava vardı. Geçtiğimiz hafta boyunca eksik olmayan ve zaman zaman üşüten rüzgârdan eser yoktu. Saatim 07.40’ı gösteriyordu. Güneş yükselmişti ve pırıl pırıl parlıyordu.
Üniversite lojmanlarındaki evimden kapalı spor salonunun çevresindeki yürüyüş yoluna giderken tertemiz havayı yeniden ciğerlerime çektim.
Ortalık tenhaydı. Durakta şehir merkezine gitmek için otobüs bekleyen iki öğrenciden başka kimsecikler yoktu. Yoldan tek tük minibüsler, özel araçlar geçiyordu.
*
Aklıma yaklaşık 15 yıl önce ve hemen her sabah yaptığımız yürüyüşler geldi.
Soğuk, yağışlı günler dışında üç mevsim yaptığımız bu yürüyüşlere iki, üç ya da dört kişi olarak giderdik. Her sabah saat 06.00 gibi evden çıkar Kurtuluş Parkı’nın alt köşesinde buluşur, yola çıkardık. Rehberliğimizi bölgeyi bizden iyi bilen ve resmi bir kurumda çalışan gençlik arkadaşımız Süleyman Güzel yapar, gideceğimiz güzergâhı o gün için yürüyüşe ayıracağımız süreyle uyumlu olacak şekilde kendisi belirlerdi. Yürüyüş sürelerimiz duruma göre bir saat, bir buçuk saat, iki saat ya da hafta sonuysa, vaktimiz varsa ve herkes mutabıksa iki buçuk saat olurdu.
Yazının devamı yazarın Van ile Sohbet adlı kitabında…