Şahbettin Uluat

Yazarlar yazılar kitaplar

Şahbettin Uluat

Yazarlar hem diğer insanlara göre, hem de kendi aralarında farklı kimselerdir. Yaşları farklıdır, dilleri farklıdır, sözcükleri farklıdır, üslupları ile ifade tarzları farklıdır.

Geri planda kültürleri farklıdır, inançları farklıdır, beklentileri farklıdır, hayalleri farklıdır, korkuları ve sevinçleri farklıdır, hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyler farklıdır.

Bütün bu farklılıkların en önemlilerinden biri de yazdıkları konuların farklı olmasıdır.

Yazmaya cesaret etmek ayrı bir şeydir, doğru, işe yarar ve okunabilir bir yazı ortaya çıkarabilmek ayrı bir şeydir.

Konu kitap yazmak olduğunda, sınırlı sayıda kitap sınırları aşıp ciddi satış rakamlarına ulaşıyor olsa da, kitapçı rafları, sahaf dükkanları okurlarını çoktan kaybetmiş, bir kısmı hiç bulamamış yetim kitaplarla doludur. Kim sonunda yetim kalacak bir kitap yazmak ister ki?

Kimse istemez. Yazı yazmaya, kitap yazmaya soyunan herkes ya yazdığı şeyin ilgi çekeceğinden, muhatapları tarafından kabul edileceğinden, sonuçta soyut ya da somut anlamda kimi yararlarının da kendisine döneceğinden emin olmak ister.  Bu anlamda ya kendi doğru ve gerekli bulduklarını yazar,  ya birilerinin siparişini yerine getirir ya da bir kurum, kuruluş için alır eline kalemi ya da geçer ekran başına. Kimileri de sonunun ne olacağını düşünmeden sadece yazılacak bir şeyleri olduğu için, ötesini berisini düşünmeden yazarlar.

Yazayım, bir kitabım olsun da, sonu ne olursa olsun, hiçbir şey yapmasam eşe dosta dağıtırım, toplum içinde yerim, durduğum basamak değişir diyenler de yok mudur? Mutlaka vardır. Onların dışında, akla hayale gelmeyen nedenlerle yazanlar, yazmaya çalışanlar da ille ki vardır. 

Modern teknolojiler yazma süreçlerini biraz kısaltmış olsa da, kimi becerikli yazarlar bu işi yaparken dijital desteklerden, bilgisayar programlarından yararlansa da, yazmak bugün bile zahmetli ve zaman alıcı bir iştir. Bu nedenle özellikle kitap yazacak biri bu zahmeti ve önündeki diğer riskleri kabul etmek durumundadır. 

Bu dünyada akla gelebilecek, dillerde bir sözcükle ifade edilebilen her şey yazının konusudur. Anatomi kitabı da, ansiklopediler de, romanlar ve şiirler de, siyasi, bilimsel, felsefi çalışmalar da, bilim kurgu da, yukarıda ifade edildiği gibi adı olan her şey de yazımın konusudur. 

Bu dünyada her şeyin meraklıları, düşkünleri vardır. Kimi şeylerin az, kimi şeylerin çok. Okumak gibi yazmak da bu şeylerden biridir.

Herkes yazmaz, yazmak isteyen herkes iyi yazamaz, iyi yazabilen ve yazmak isteyen herkes de okuruna ulaşamaz.

Kimileri anılarını, fikirlerini, şiirlerini yazıp saklar.

Kimileri, düne kadar yazmış olduklarını bugünün olanaklarından yararlanarak internet sitelerinde yayına koyar.

Kimileri eşlerinin, yakınlarının desteği ile yazarlar. Yazdıkları bir şeye benzese de, benzemese de onay ve destek görürler. Bunların bir kısmının arkasında Yaşar Kemal'in Tilda'sı gibi derleyip toplayanları bulunur. Kimilerinin yazdıkları, emekleri ölümlerinden sonra tahta sandıklardan çıkar, yele, sele kurban olur.

Kimileri de, yazarken eşlerinin, yakınlarının tacizi altında bulunurlar. Şu ya da bu nedenle eleştirilirler hatta suçlanırlar. Duruma göre yazarlar ama gereken yere, yayıncıya ulaşamazlar, ya da yayınlamaktan vazgeçerler.

Kimi totaliter rejimlerde yazılan her şey ince elenip sık dokunur ve kimi kitapları yazanlar en hafifinden en ağırına kadar çeşitli cezalar alırlar.

Yazarın sosyal ve ekonomik durumu da etkiler çalışmalarını.

Geliri yüksek, varlıklı yazarların bir kısmı gezip gördüğü yerlerden aldığı esinleri, içinde biriktirdiklerini, bakıp gördüklerini döker yazıya. Yoksul yazarlar yoksulluklarını, tanığı oldukları öteki yoksulların yaşamlarını. Jacky Collins Amerika'nın hali vakti yerinde olan insanlarını konu eder kitaplarına, Maksim Gorki Çarlık Rusya'sının sefaletini.

Kimi gider trenleri anlatır, kimi savaşları, kimi aşkları, kimi tarihi roman yazar, kimi bilim kurgu ya da çocuk kitabı.

Anılar, gezi kitapları, yemek kitapları, fıkra kitapları, ders kitapları, yorum kitapları, denemeler; her konuda kitaplar yazılır. Kimileri kişisel çalışmalardır, kimileri desteklidir, sponsorludur.

Planlı ve plansız yapılan çalışmalar vardır. Tamamlanan ve çeşitli nedenlerle tamamlanamayan çalışmalar vardır.

Tamamlanmadan ve gerekli girişimlerde bulunulmadan gün ışığına çıkmayan çalışmalar genellikle ziyan olur gider. Yazarın çevresindekilerin bilinçli müdahaleleri, teşvikleri ile bu kayıplar en aza indirilebilir.

Yarım kalmış bir inşaat dışarıdan bakılıp görülür ve insanların ilgisini çeker ancak yarım kalmış bir kitap, bir yazılı çalışma defter sayfalarının ya da bilgisayar dosyalarının arasında kalır, kolay görülmez.

Bugün artık dünle kıyaslandığında yazar olabilecek nitelikte insan sayısında da, yayıncı sayısında da, yazmayı kolaylaştıran teknolojilerde de ciddi gelişmeler vardır. Buna karşılık artık neredeyse belli bir yaşın üzerindeki her insanın elinde bulunan akıllı cihazlar, o cihazlardaki sosyal medya hesapları ile diğer uygulamalar hem okur hem de yazar anlamında nitelikli kimselerin dikkatlerini dağıtmakta, başka şeylere çekmekte, zamanlarını çalıp götürmektedir.

Dünyanın artan nüfusu dünyanın artan uygulamaları ile dans ederken yazının da, yazarın da insan yaşamındaki yeri değişmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları