Toprak evlerin efendileri
Şahbettin Uluat
Onlar toprak evlerin efendileriydi.
Adları Ahmet, Salih, İlyas, Davut, Mehmet, Muhittin ya da benzerleriydi.
Sabah evlerinden çıkan, bir şekilde ailelerini geçindirecek şeylerle günlerini geçirdikten sonra akşam vakti evlerine dönen adamlardı.
Aile bireylerini bir şekilde doyurur, olanakları ölçüsünde diğer gereksinimleri de karşılarlardı.
Akşam dönüşlerinde elleri dolu da olsa, boş da olsa genellikle güler yüzle karşılanırlardı, hoş tutulur, saygı görürlerdi. O günün yaşam tarzının gereği olarak eşlerin, evlatların büyük bir çoğunluğu saygıya, tevekküle, teşekküre programlanmışlardı.
Kalelerinin içi sağlamdı.
Alkol kullanımı azdı. Uyuşturucu, hap gibileri bilinen şeyler değildi.
Onlar şu ya da bu işte usta, kalfa, amele, hamal, paytoncu, at arabacı, bostancı, kalaycı, demirci, nalbant, keçeci, seyyar ya da yerleşik satıcı olarak çalışan kimselerdi. Bir kısmı ayaküstü giysi ya da başka şeyler satarlardı; bir kısmı mütevazı dükkânlarında pinecilik, peynircilik yaparlardı.
At arabası ve paytonu olanlar o koşullarda hali vakti yerinde kimselerden sayılırdı.
Elbette az sayıda daha büyük çaplı iş yapan tüccarlar, yüksek rütbeli devlet çalışanları, geniş arazilerinde bostancılıkla, meyvecilikle, hayvancılıkla uğraşan mülk sahipleri de vardı.
Onlar da evlerinin efendileriydi. Sadece kendi aile bireylerinin değil yanlarında çalıştırdıkları hizmetkârların da efendisiydiler.
Aşağı mahalledeki diğer toprak evlerin efendilerinin bir kısmı bu hali vakti iyi olanların yanlarında çalışırdı. Ücretlerini almakta genellikle sıkıntı çekmezlerdi.
Yazının devamı yazarın Van ile Sohbet adlı kitabında…