Tarihin kadim zamanlarında uzaylılar Van'da mıydı?
Şahbettin Uluat
Bin dokuz yüz seksenli yıllardı.
Yaz mevsiminde günlerin nispeten uzun olmasından yararlanıp çalışmakta olduğum bankadan çıktıktan sonra Van’ın İskele Mahallesindeki evime gitmeden önce yolumun üzerinde büfesi olan bir arkadaşıma uğrardım.
Akşama kadar yoğun bankacılık işleriyle uğraştıktan sonra oraya takılmak o arkadaşın heyecanla beklediği Urartuları, uzaylıları konu alan, Van Kalesinde geçen fantastik öykümü anlatmak benim için de rahatlatıcı olurdu. Anlattıklarım radyodaki “Arkası Yarın” programlarına benzerdi. Kurgularımı ya banka ile büfe arasında ya da o dar büfedeki tek kişilik yerime oturduktan sonra anlık olarak yapar, aktarırdım.
Günün birinde Van’da uzaylıların izlerine rastlayacağımı bilmeden yapardım bunu. O güne geldiğimde bu tozlanmış anım canlandı gözümde.
İki gün önce Ruh ve Madde dergisinin eski sayılarını karıştırırken yazıların birinde, hiç beklemediğim bir yerde Van’dan söz edildiğini gördüm. “Başsız Uzay Adamı Vakası” başlığıyla Zecharia Sitchin tarafından kaleme alınmış bir yazıydı bu. Burak Erker tarafından da Türkçeleştirilmişti.
Van’da uzaylıların ayak izlerine rastlamıştım.
Yazıda yazar İngiliz yayın organı Fortean Times dergisinin 1993 Ekim/Kasım sayısında “Eski Bir Uzay Modülü mü?” başlıklı bir başka yazıdan da söz ediyor, o yazıdan şu alıntıları yapıyordu;
“Bu nesne, (kadim zamanlarda Tuspa diye bilinen) Toprakkale’deki kazıda çıkarılmıştır; 22 cm uzunluğunda, 7,5 cm genişliğinde ve 8 cm yüksekliğindedir. 3000 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Modern gözler için, pilotun başı kayıp olan bir uzay aracı gibi görünmektedir.
Bazı bilim adamlarının bu nesnenin yaşıyla ilgili şüpheleri var. Nesne İstanbul Arkeoloji Müzesinde saklanmakta ama sergilenmemektedir. “
Yazıya göre Fortean Times’de bu yazıya kaynak olarak Bilinmeyen dergisi 3.cilt s.622’yi göstermekteydi.
Yazıya göre nesnenin peşine 1994 Mart ayında Magazin 2000 dergisinin editörü Alman Michael Hesemann’da düşmüştü. Sonraları bu derginin rakibi G.R.A.L.’in editörü de olayın takipçisi olmuştu.

Yine Sitchin’in ifadesine göre bu nesne yirmi beş yıl boyunca kamuoyunun gözünden saklanmıştı. Müze yetkilileri saklamaya gerekçe olarak “bu nesneyi modern bir hilekârlık olarak” kabul etmelerini göstermişlerdi.
Yazar yazısında “Bu insan yapımı nesnenin kasıtlı biçimde gözlerden ırak tutulmaktan kurtuluşunun ve halka sunuluşunun, şahsi çabamla müze yöneticisi ve meslektaşlarını ikna etmenin sonucu olduğunu söylemekten dolayı mutluyum. Bence bu eğer gerçekten otantik ise, kadim Giza Piramitleri’nden daha da önemli bir şeyi halka sunmak demekti; bu onlar için oldukça cesur bir karardı.” İfadelerine de yer veriyor.
Zecheria Sitchin yazısında nesneyi şöyle tanımlıyor;
“Nesne, biz modern gözlemcilere koni burunlu bir roketin küçük boyutlu bir yontusu gibi görülmektedir. 23 cm uzunluğunda, 9,5 cm yüksekliğinde ve 8 cm genişliğindedir. Daha büyük bir motorla güçlendirilmiş 4 büyük motordan güç almaktadır. Heykelcikte gösterildiği gibi rokette sadece bir pilot için yer var.
Yazının devamı yazarın Van ile Sohbet adlı kitabında…