Şahbettin Uluat

SEKSENLİ YILLAR

Şahbettin Uluat

Van’a yoğun turist ilgisinin olduğu seksenli yıllardı.

Yaz aylarında çoğu ülke dışından çok sayıda konuğumuz olurdu. Zaman zaman otellerde yer kalmazdı. Otel girişlerine “boş yatağımız yoktur, otelimiz dolmuştur” gibi yazıların asıldığı zamanlardı.

Bir özel bankada kambiyo elemanı olarak çalışmaya başlamıştım. Banka bana neredeyse maaşımın yarısı kadar yabancı dil ödeneği ödüyordu ve yabancı paralarla yapılan işlemler de benim sorumluluğumdaydı.  Doğal olarak bankanın kapısından içeri giren her yabancı turistin muhatabı da ben oluyordum.

O günlerde henüz döviz büroları yoktu. Efektif olarak adlandırılan yabancı paraları kuyumcular ve bankalar alıp satıyordu.  Bankalar ayrıca seyahat çeki, Euro çek, kişisel yabancı çekler, yabancı para üzerinden yapılmış havaleler ve yabancı para ile açılmış hesaplar konularında işlem yapmak durumundaydılar. Benim çalıştığım banka ve diğer iki banka peşin döviz karşılığı ihracat işlemlerine de aracılık ediyordu. O işlere de bakıyorduk.  Yabancı ülkelerdeki bankalarla şimdi gençlerimizin adını bile bilmediği bir cihazla, teleksle iletişim kuruyorduk. Her sabah T.C. Merkez Bankası döviz ve efektif kurlarını yine teleks aracılığıyla alıyor; gün içinde kimi özel durumlar dışında, o kurlar üzerinden işlem yapıyorduk.

Bir yaz mevsiminde de yabancı turistlerin parasız kalıp mağdur olmamaları için hafta sonları bankalara sırayla turist nöbeti tutma zorunluluğu da getirilmişti.

Konu yabancı turistlerin efektif dövizlerini Türk lirasına çevirmek,  çeklerini bozdurmak olduğunda Van’da çalışan banka şubelerinin bir kısmı, işlemi çok ama kazancı az bu işe pek bakmıyorlardı. Hem yabancı para riskine girmemek için, hem de anlaşmakta güçlük çektikleri için, yabancı turistleri başlarından savıyor;  onların bir kısmı da doğrudan çalıştığım banka şubesini tarif edip bize yönlendiriyordu.

O günlerde bankamızda muhasebe otomasyonu yalnızca genel müdürlükte vardı. Şubelerde şimdiki gibi entegre paket programlar kullanılmıyordu. Yapılan işlemlerin muhasebe fişlerini ya elle dolduruyorduk ya da daktilolara taktığımız dekontlara yazarak biz çalışanlar düzenliyorduk. Yabancı para ile yapılan işlemler hem ulusal para cinsinden hem de yabancı para olarak kayıtlara alınıyordu.

Yazının devamı yazarın Van ile Sohbet adlı kitabında…

Yazarın Diğer Yazıları