Şahbettin Uluat

KIRMIZI IŞIKTA BEKLEYEN GENÇLER

Şahbettin Uluat

Onlar eğitimlerini zamanında tamamlayamadılar, zamanında işe de giremediler ya da girdiler ama sonrasında şu ya da bu nedenle işsiz kaldılar.

Onlar biraz tok,  biraz vurdumduymaz ve biraz da orta ve alt gelir gruplarında oldukları için özel okullara, dershanelere gitmediler ya da gidemediler; şanslı olup gidebilenleri uyum sağlayamadılar, sonuç alamadılar. Onlar deneyimsizlikleri nedeniyle yaşamın acımasız yanından habersiz kaldıkları için, dört elle sarılmaları gereken kimi şeyleri tutmadılar, tutunmadılar.  

Bu arada çağın önemlivakit hırsızlarından biri olan bilgisayar oyunlarına, programlarına, sosyal medyaya takıldılar; değerli vakitlerini ziyan edip geri kaldılar.

Pek çoğunun bir unvanı, bir mesleği, bir becerisi yok. Olanların da bir kısmının belgesi, sertifikası, diploması yok.
Ortak sorunları, ellerinden tutan güçlü tanıdıkları yok.

Şu anda otuzlu-kırklı yaşlarını süren bu insanlar kırmızı ışığın sönüp sönmeyeceğini, kavşaktan hangi yana doğru döneceklerini bilmiyorlar.

Mevcut sistemimiz de ne eğitim anlamında ne iş anlamında onlara öncelik tanımıyor aksine belli bir yaşa gelmiş oldukları için istihdam anlamında karşılarına engeller bile koyuyor.

O engel "…. tarihinden önce doğmak" ya da "... yaşından gün almamış olmak"  şeklinde yansıyor iş koşullarına. Belli bir yaştan sonra kamu da, özel sektör de onları istemiyor. Engellere takılıp kalıyorlar. Emeklilik yaşının yükseldiği ülkemizde işe giriş sınırının da görülmesini bekliyorlar.

Yaş sınırlamaları nedeniyle kırmızı ışıkta bekleyen bu işsizlerin acilen girmeleri gereken kimi işlere yine yaşları itibariyle henüz kırmızıya yakalanmamış olanlar, KPSS puanları ve mülakat onayları güçlü olanlar giriyor.

Doğal ve doğru bir şekilde eski hükümlülerle engellilere istihdam kolaylıkları sağlayan sistemimiz o yaş sınırlarıyla birlikte iş sınırını da aşmış olanları görmezden geliyor; adeta görmek istemiyor.

Birilerinin bu soruna dikkat çekmesi, onu görünür kılması; yetki ve güç sahibi başka birilerinin de bu uyarıya kulak verip, o sıkışmış gençlere yol göstermesi, kapı aralaması, kural ve düzenlere dokunması, yardımcı olması icap ediyor.
Evet, genç nüfusumuz çok. Evet, gençlerle ilgili yeni projeler yapmamız ve o projelerin altını doldurmamız kaçınılmaz. Ancak kavşakta, kırmızı ışıkta sıkışmış kalmış olan, otobüsü kaçırdıklarını söyleyerek gündemimizde çıkardığımız, otuzlu yaşları geçmiş, bir işe girememiş insanlarımızı görmezden gelerek bunu yapamayız.

Onlar orta ve ileri yaşlara doğru ilerlerken gerçekten ihtiyaç sahibi oldukları halde işsiz, eşsiz, güvencesiz çaresiz halde diğer yakınlarının desteğine muhtaç bırakmak kültürel değerlerimizle de uyuşmaz.

Onların sorunlarına da eğilmek toplumsal bir sorumluluk şeklinde tam karşımızda duruyor. Çözüm de bazı politika ve kural değişikliklerine bakıyor.

Onlar da önlerine yeni yolların, yeni kapıların açılmasını bekliyorlar.

Biz, her zaman genç nüfusumuzla övünen bir toplumuz. Ülkemiz son dönemde ciddi gelişmeler gösteriyor.

Sosyal güvenlik ve sosyal hizmetler konusunda ülke olarak şu anda iyi bir performans gösteriyoruz.

Ülke gelişip kalkınıyor; büyüme hızımız kimi gelişmiş ülkeleri sollamış durumda.

Ufuk ve yürünen yol aydınlıkken gölgede bekleyenleri de görmemiz doğru olur.  

Yurttaşlarımızın bir kısmını, üstelik henüz çalışmak için potansiyelleri olan ve kırmızı ışıkta beklemekte olan bu kısmını gözden, gönülden uzak etmememiz; dönüp ellerinden tutmamız ve belki de özür dilememiz gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları