Biz Dımso'ya niye güldük?
Şahbettin Uluat
Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Biz Dımso'ya niye güldük?
Durup dururken kimselere ve hiçbir yere saldırmazdı. Anımsadığım kadarıyla dolduruşa gelip abuk subuk da konuşmazdı.
İnsanlar oturtup kafasını karıştırmadıkları sürece saçma sapan komik hareketleri ve sözleri yoktu.
Ben görmedim ama dediklerine göre rahatsızlık vermeden bir bayanı izlermiş ya da kimilerinin iddia ettiği gibi bazen hanımların peşinden gidermiş.
Aşık olduğu biri varmış, Cumhuriyet Caddesi üzerinde Feqiye Teyran Parkının olduğu yerde eski Kız Meslek Lisesi varmış. Okulun oralarda gezer bahçe duvarının üzerine oturur beklermiş.
Onu o haliyle gören hemşerilerimiz de peşinde olduğunu düşündükleri hanım her kimse, ona yakıştırmadıkları için takılırlarmış.
Takılma da ne takılma.
"Dımso vermezler!"
Neydi o Allah'aşkına...
Adamcağız zayıf, ince, şapkalı kendi halinde biriydi. Üstelik ciddi de dururdu. Ben öyle anımsıyorum.
Anımsıyor ve soruyorum,
Dımso'nun kendi sessiz sedasız haliyle hanımlara ve başkalarına rahatsızlık vermeden yaklaşmaya çalışıyor olması eğer herkeste az çok bulunan o temel içgüdünün doğal sonucu ise bu yanlış bir şey miydi?
O eğilimi kendisine gülmemiz için doğru ve yeterli bir neden miydi?
Yoksa bir kısmımız onun yoksul ve saf olmasına mı gülüyorduk.
Bu hemşerimizin hanımlara ilgi duyuyor olmasına gülenlerimiz kendileri aynı ilgiyi duymuyorlar mıydı?
Yazının devamı yazarın Van ile Sohbet adlı kitabında…