Şükran Akçap Yurtkuran

Mektup

Şükran Akçap Yurtkuran

En son kimden mektup aldınız veya kime mektup yazdınız?

Hani hatırlar mısınız, merhaba diyerek başlık oluşturur...

Giriş,

Gelişme,

Ve…

Sonuç, bölümlerine, itina göstererek en güzel yazımız ile tek tek inci dizer gibi duygularımızı ifade ederdik.

Annem dört erkek evladını askere, bir kızını gurbete ve yine askerden dönünce sıra sıra başka şehirlere yerleşen çocuklarının gidişlerini bir şekilde kabullenmişti.

Ancak, gelen mektupları okumak ve cevap yazmak hususunda beni esir almıştı.

Tepebaşı Mahallesi 2. Hastane Sokağının postacısı Cahit ağabey, istisnasız her hafta mektup getirirdi. Keza mektuplar ne badireler atlatarak ulaşırdı, bazen postacının çantasında kırışır, bazen de yağışla nispeten ıslanırdı. Kazasız-belasız ulaşan ve giden mektupların içine kurutulmuş gül veya lavanta kurusu konulduğunda zarfın içine hasretin kokusu sinerdi. İşte o zarflar açılıp usul usul okunurken, anacığımın kâh gözleri dolar, kâh özlemini bir nebzede olsun giderir ve keyiflenirdi.

Bu hal, telefonun hayatımıza girişi ve evimizin en güzel köşesini işgal edişine kadar sürdü.

İnanın, en son ne zaman PTT'ye gittiğimi unutan ben;

O günlerde, mektup göndermek için sık sık PTT'ye gider ve birde kuyruğa girerdim. O zamanlar pulu satın alır, zarfın üzerine yapıştırırdık. İlginç olan resimli pulları biriktirdiğim vakitlerde olmuştur.

Sonra ilerleyen yıllarda mektup zarflarına kaşe basılır oldu.

Şimdi ise duygularımızı kâğıda değil, bilgisayar veya telefon tuşlarına dokunarak ifade ediyoruz. Bu durum dijital kitap okumaya benziyor, sayfalara dokunmadan, kokusunu almadan, matbaa işçisinin alın terini önemsemeden okumak gibi bir şey.

Name konusundaki düşüncelerimi ifade ederken; Vanlı bestekâr Hasan Cemil Şensever ise mektubun konu edildiği şarkı sözlerini şöyle anımsattı.

"Yine yakmış yar mektubun ucunu"

...diye başlayan şarkılar yok artık.

"Ne mektup geliyor ne selam senden",

...demiyor, diyemiyor şimdi şarkı sözü yazanlar.

Rahmetli, Vanlı ses sanatçısı Atakan Çelik ağabeyime Van Gar Gazinosunda elektro bağlamayla eşlik ettiğim Van uzun havası,

"Mektup selam söyle benden sılaya",

…kulaklarımızda çınlamıyor artık.

"Bir dalda iki kiraz…",

…yetişse de biri al biri beyaz olmadığı gibi, kimse türkülerde sevdiğine…

"Mektubunu sıkça yaz" demiyor.

Sevgililer, askerde olan eşlerine, yavuklularına, sözlülerine, nişanlılarına,

"Mektubunda diyorsun ki 'Gel Gayrı'" siteminde bulunmuyor.

Nihayet; mektup, "nereden nereye" dedirtecek hissiyatlar içinde bizleri alıp götürürken…

Acaba…

…kim bilir çok yakın zamanda bu yöntemin yerini ne alacak?

Belki; görünmeyen bir mekanizma aracılığı ile zihnimizdeki düşünceleri, okuyucuların alıcılarına bir göz kırpması ile mi ulaştıracağız?

Olur mu?

Vallahi de olur, billahi de olur.

Yazarın Diğer Yazıları