Ömer Gündüz

Anarşiden adalet doğmaz

Ömer Gündüz

Türkiye kritik bir süreçten geçiyor. Bir asırdır oynanan bir oyun yeniden sahneleniyor. Bu kritik dönemeçte aslında Türkiye geçmişte uluslararası siyasette izlemiş olduğu yanlış politikaların getirmiş olduğu çıkmazı aşmak için mücadele ediyor.Buda bir gerçektir ki Türkiye ne yapacağını önceden belirleyemeyecek kadar çaresiz ve bekle gör politikası ile hareket etmekten başka çıkış yolu olmayan bir duruma gelmiştir.118 yıldan bu yana ortaya konulan bir plan gün be gün işletilmektedir. Yani “Büyük İsrail Projesi” adım adım hayata geçirilmek istenmektedir. Nedir Siyonizm’in projesi. Ortadoğu’da Nil ile Fırat nehirleri arasında kalan bölgede “Büyük İsrail Devleti’ni” kurmak. Bu hedefe ulaşabilmek için halkı Müslüman olan ülkelerde ve özellikle ülkemizde “Haim Naum Planı”nı hayata geçirmektir. Ki bu planda kısmen başarılı olmuşlardır. Peki, nedir bu planın kısa açılımı:

-Türkiye’yi işsiz bırakacaksın.

-Aç bırakacaksınız.

-Borca esir edeceksin.

-Dininden uzaklaştıracaksın.

-Böleceksin (Kürt-Türk, Sağ-Sol, Alevi-Sunni)

-Birbiriyle çarpıştıracaksın.

-Yumuşak lokma haline getirip büyük İsrail’e vilayet yapacaksın. 

            Evet yıllardan beridir kurgulanıp hayata geçirilen; değişik versiyonlu, ancak gayesi hep aynı olan ve İslam alemi üzerinde sergilenen oyunun kısa bir özetidir bu söz ettiğimiz plan.

Fakat bu planın gayesi “Büyük İsrail Devleti’ni” kurmak olsa da nemalandığı tek odak noktası hep aynı olmuştur. Anarşizm. Şiddet, kan, gözyaşı ve kardeş kavgası. Halkımız şunu iyi bilsin ki “anarşiden adalet doğmaz.” Yakıp yıkarak huzur sağlanamaz. Son günlerde ülkemizin değişik vilayetlerinde ve özellikle Van’da artan provakatif eylemlere karşı herkesin dikkatli ve uyanık olması gerekmektedir. Bu şiddet ve anarşinin temel amacı halk arasında öfke, çatışma ve kamplaşma meydana getirerek kardeşi kardeşe kırdırmaktır. Türkiye’yi geri dönülmez bir bataklığın içine sürüklemektir. Bu oyuna gelmeyelim. Tahriklere kapılmayalım. Provokasyonlara karşı uyanık olalım, sağduyulu davranalım. Herkes aklıselim ile hareket etmelidir. Ülkemizi karıştırmak isteyen karanlık mihraklara karşı verilecek en güzel cevap, milli birlik ve beraberliğimize sahip çıkmaktır.

Tarihin her döneminde zehir; kirli paslı tabaklarda değil, altın kâseler içinde sunulmuştur… Bulunduğumuz nokta sondan bir önceki aşamadır. Hiçbir olay tesadüfi değildir. Siyasi hadiseler katiyen tesadüfi olarak meydana gelmemektedir. 2001 yılında ABD’li yetkililer 22 ülkenin haritası değişecek diyordu. Irak’ın, Libya’nın, Sudan’ın ve Suriye’nin haritası değişti. Haritası değişecek olan ülkeler arasında Türkiye’de bulunmaktadır. Pek değerli dostumuz! ABD’nin hazırlamış olduğu haritaya göre Türkiye bölünüyor. Bu harita 2006 yılında NATO toplantısında bir ABD’li albay tarafından gösterilmiştir. BOP devam ediyor… Plan adım adım işliyor. IŞİD diye bir örgüt ihdas edilmiştir. Bu örgütün ne anası, ne babası, ne de banisi Türkiye değildir. Ama Türkiye bugün bir savaş projesini, tezkeresini TBMM’de geçirmiştir. Gerçekten Suriye’den Türkiye’ye karşı bir tehdit mi var? Türkiye’yi Irak tehdit mi ediyor, bir saldırı mı var. Hayır… Peki, bize ne oluyor. Türkiye’yi ateşe atacak olanı tezkereyi oyluyoruz. Kabul edilemez bir durumdur… Bu tezkereden Türkiye’ye, İslam âlemine ve yöneticilerimize hayır gelmeyecektir. Çünkü Batı’nın, NATO’nun girdiği her yer kan gölüne dönmüştür. İşte Irak, işte Afganistan… Endişe ederiz ki bir asır önceki sonuç gibi bir sonuç bu gün ortaya çıkmaz. Bu tezkere Türkiye’nin elini güçlendirmez, Batı karşısında daha da zayıflatır. Askerini cepheye sürecek olan Türkiye’dir. Türkiye bu koalisyonda, karşı çıktığı ülkelerle yan yana gelecek, omuz omuza verecektir. Bu koalisyonu İsrail, ABD, Mısır ve Suriye, desteklemektedir. Türkiye bunlarla işbirliği yapmak durumunda kalacaktır… 

 Endişemiz şudur. Yüz yıl önceki projenin son halkası da tamamlanmak üzeredir. Türkiye maceraya itilmektedir. Türkiye’nin savaşa, kana ihtiyacı yoktur. Türkiye barış merkezli olmak durumundadır.Merak etmeyin, bu IŞİD olayı fazla sürmeyecektir. Çünkü bu örgüt dış mihraklı, Siyonist ve Emperyalistlerin kurup, yönettiği bir örgüttür. Bu sebeple gücünü halktan, inançtan ve maneviyattan almayan her hareket ve güç çok kısa sürede yok olmaya mahkumdur. Ancak Türkiye’nin yapacağı tarihi bir hata ve stratejik bir yanlışlık, telafisi olmayan yollara girmemize sebep olur. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi. Bu önerim siyasilerimize ve ülkemizi yöneten idarecilerimize bir serzeniştir.

Gelgelelim halkımıza. Aslında asıl en büyük rolü oynayacak ve okyanus üzerinden üzerimize doğru gelen tusunaminin oluşturduğu dev dalgaların yönünü, tıpkı kelebeklerin kanat çırpışıyla değiştirebilecek bir etkiye sahip tek güç Allah’ın inayetiyle halkımız, yani bu ülkenin inançlı insanlarıdır. İşte bu kısımda söyleyeceklerim bu memleketin insanınadır. Amman ülkemizi, Van’ımızı parçalatmayalım. Bu temenni bizim elimizde. Kürdüyle-Türküyle, Vanlısı ile Hakkarilisi ile, Diyarbakır’ı-Mardin’i ile bizler bir vücudun azaları gibiyiz. Vücutta oluşan bir hastalık tüm vücudu rahatsız edecektir. Çünkü rehberimiz ve tek çözüm kaynağımız olan Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu gibi Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat/10) emrince kardeş olmak zorundayız.

Daha önce de belirttiğim gibi sabırlı olalım, birlik ve beraberliğimizi yeniden inşa edelim.Yeter ki bu olaylar ikinci bir gezi kalkışması olmasın. Ey Millet buna fırsat verme. Sana güzel bir istikbal getirecek kaderine müdahale ettirme. Çünkü mukaddimeler bozulsa neticeler bozulur. Aman dikkat!Ey Kürt kardeşim, mertliğin ve dindarlığın ile dünyaya nam salmış bir milletsin. Tarihte Kur’an’ın rehberliğine razı olmuş ve O’na teslim olmuş bir milletsin.  İslam’ın yolunda kellesini vermiş Şeyh Said’in torunları olarak, O’na yaraşır bir davranışta bulun. Fitneye ve bozgunculuğa alet olma!  Bediuzzaman gibi bir mübarek zat bu milletin içinden çıkmıştır. Onun ayak izlerine bakın ve yürü… Ecnebilerin oyununa gelme. Siyonistlerin kötü niyetlerine alet olma…

Evet ben inanıyorum ki bahsi geçen bu mübarek şahsiyetlerin maneviyatları bu ülkeyi belalardan ve fitnelerden korumuştur ve inşallah yine de koruyacaktır. Çünkü İslam’ın son ordusudur bu millet ve son kalesidir bu memleket. O düşerse, beşeriyetin istikbali söner.

Buna inanın. Anadolu topraklarının bekası, İslam’ın geleceği açısından çok önemlidir. O kale düşmemeli. Eğer İslam bir kere daha hükümran olacaksa ki madem haber verilmiş öyleyse olacaktır; ilk ve kalıcı şartı Anadolu topraklarının terörden, kargaşadan salim kalmasıdır.Anadolu tüm Müslüman halkların sığınağı, kalesi ve melceidir. Balkanların, Kafkasların, Ortadoğunun… Her kim ki can derdine düşse kendisini Anadolu’ya atmaktadır. Ama Anadolu’nun sığınacağı bir Anadolu yoktur. O yüzden onun huzurunun devamı, her şeyden daha önemlimdir! Öyleyse Ey Güney Doğulu, Doğu Anadolu’lu aziz millet, aziz ümmet, kendine gel, özüne ve inancına sarıl, tarihte olduğu gibi yine memleketine ve milletine sahip çık. Aklı selim ile hareket et…

 

            Selam ve muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları