Mehmet Bedri Gültekin

Tarih ve Matematik dersleri

Mehmet Bedri Gültekin

Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı yeni müfredat programına göre, önümüzdeki yıldan itibaren temel bilimlerin başında yer alan tarih ve matematik gibi dersler 8.sınıftan sonra seçmeli olacak.

Genç neslin, hayatta en fazla lazım olacak bilgilerden yoksun olarak yetişmesine yol açacak bu yaklaşımın engellenmesi hayati önemdedir.

Eğitim programı nasıl olur? Bu konunun uzmanı değiliz ama 60 yılı aşkın bir süredir bir şekilde eğitimle hep ilgili olmuş bir kişi olarak konuya ilişkin bazı esaslar üzerine fikir yürütebileceğimizi düşünüyoruz.

 

Antik çağdan bu yana eğitim

Tarih ve Matematik, belli bir program dahilinde eğitim faaliyetinin başladığı ilk çağlardan beri değişik ölçülerde ama mutlaka müfredatın içinde olmuşlardır. Eski Sümer'de, Mısır'da, Çin'de veya Antik Yunan'da eğitim müfredatı, şüphesiz bugünkü anlamda bilimsel araştırmalar sonucu belirlenmemişti. Ama ihtiyaçlar, öğrencilere tarih ve matematiği öğretmeyi zorunlu kılıyordu.

Bugün durum farklıdır. Bireyin ve toplumun sağlıklı gelişimi açısından neyin gerekli, neyin zorunlu, neyin zararlı olduğunu belirleyebiliyoruz. İhtiyaçlarımızın giderilmesini bilimsel araştırmaların verilerine göre saptayabiliyoruz.

Bugün biliyoruz ki hangi meslek dalını seçerse seçsin eğitim çağındaki bir gencin doğru bir tarih bilincine veya asgari bir matematik bilgisine sahip olması bir zorunluluktur.

Bu zorunluluğun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:

 

Tarih

Geçmişte ve bugün var olmuş ve var olan her şey tarihseldir. Doğru bir tarih öğretimi, kişiye insanlığın sürekli bir akış içinde olduğu bilincini verir. Her toplumsal ve siyasal olay ancak tarih içinde bir yere oturtulduğu zaman, doğru bir şekilde kavranabilir ve gerekli sonuçlar çıkarılabilir.

Doğru bir tarih bilinci kişiye, olayları neden ve sonuçlarıyla birlikte görüp açıklama yeteneği verir. Böylece kişi sadece tarih alanında değil, günlük hayatta karşılaşacağı her durumu daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebilir.

Tarih her şeyden önce geçmişini bilmektir. Geçmişi olmayanın geleceği olamaz. Yani gerek birey, gerekse toplum açısından tarihi bilmenin esas amacı daha iyi bir gelecek yaratabilmektir.

Tarihi doğru öğrenmek aslında bugünü anlamaktır. İçinde bulunduğumuz zaman, bu zamanda var olan her şey, geçmişin ürünüdür. Bugünü anlamadan geleceğe sağlıklı bir şekilde yürüyemeyiz.

Doğru bir tarih öğretimi insana bugün sahip olduğu her şeyin geçmişte yaşayan insanların büyük emekleri, fedakârlıkları sonucunda olduğu bilincini verir. Bugün sahip olduklarını başkalarının emeğine borçlu olduğunu bilen kişi, kendini gelecek kuşaklara borçlu hisseder ve ona göre hareket eder.

Kişinin bugün sahip olduğu her şey, sadece içinde bulunduğu insan topluluğunun geçmişinin ürünü değil bütün insan toplumlarının ortak ürünüdür. Bugünün dünyasında maddi ve manevi olarak sahip olduğumuz her şey, Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint, Orta Asya, Yunan, Roma ve daha sonraki çağların Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika uygarlıklarının eseridir. Bunu bilmek insanda, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bütün insanlara yönelik bir duygudaşlık yaratır. Yani kısacası insanda, büyük insanlık ailesinin bir bireyi olduğu bilincini geliştirir.

Bu bilinç, kişinin yüksek insani değerleri içselleştirmesini mümkün kılar. O zaman dünyanın neresinde olursa olsun bir haksızlık yapılmışsa ona karşı çıkmayı, nerede iyi bir şey yapılmışsa ondan mutluluk duyması mümkün olur.

 

Matematik

Matematik ile ilgili olarak ise şunlar söylenebilir:

İnsanoğlu, alet kullanmaya başlayarak hayvanlardan ayrıldı. Yazıyı kullanmaya başlamak ise insanlık tarihinde barbarlıktan uygarlığa geçtiği aşamaya denk geldi.

Bu anlamda matematiğin toplumsal ve siyasal alanda etkin bir şekilde kullanılmaya başlanması; insanlık tarihinde soyut düşünebilme, soyutlama yapabilme alanında bir sıçrama anlamına geliyor.

Günümüzün bilişim teknolojisinde gelinen aşama, yapay zeka konusunda kaydedilen ilerlemeler soyut düşüncenin vardığı aşamayı gösteriyor.

Matematiğin, insan hayatında işte böyle bir yeri vardır.

 

Eksik İnsan

Elbette eğitimde belli bir seviyeden sonra öğrencilerin tercih ettikleri alana göre eğitim almaları, bazı dersleri daha yoğun ve derinlemesine, bazı dersleri ise daha genel hatlarıyla öğrenmelerine ve bazı derslerin de müfredatın dışında tutulmalarını sağlayacak bir programa göre yetiştirilmesi gereklidir.

Ama bu gereklilik tarih ve matematik gibi, modern insanın eğitiminde olmazsa olmaz konumunda olan bilim dallarının tamamen ihmal edilmesi gibi bir noktaya vardırılmamalıdır.

Aksi halde bu durumda eğitim sürecinin sonunda hayata atılan insan "eksik insan" olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları