İkram Kali

Van büyük bir felaket yaşadı

İkram Kali

Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetleri 1915 ayaklanması ve 20 Mayıs'ta Rusların Van'ı işgaliyle tamamlandı. İsyan ve işgal süresince Van'da bütün yapılar, tarihi eserler, kent dokusu, altyapı, sosyal ve kültürel tesisler Ruslar ve Ermeni çetelerince yakılıp yıkıldı.  Müslümanlarla Ermenilerin huzur  içinde asırlar boyunca birarada yaşadıkları Van, harabeye dönüştü. 

Şirin Van tanınmaz haldeydi.

Van surları içerisinde kalan Paşa Sarayı duvar parçaları kalıncaya kadar yıkılmış, hükümet konağı, kışlalar, okullar, camiler, resmi binalar yakılmış. Evlerin duvarları delinerek içlerine girilmiş yağma edilmiş  geride kalan eşyalarla beraber yakılmıştır. Sur içindeki tarihi dokunun yoğun olduğu yer tamamen yok edilmiş.  Müslümanlarla ilgili ne varsa yakılıp yıkıldığı, çok eski zamanlardan kalma üç yapı dışında, bütün camilerin ateşe verildiği ya da yerle bir edildiği, kamu hizmeti yapılarının ve Müslüman Mahallelerinin tamamen tahrip edildiği artık herkesin malumuydu. Van bir kentten çok ilk çağ harabelerine benzemekteydi. Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Eski Van'da bir elin parmakları sayısında yapı kalmıştı. Ermeni isyanına şahit olanlardan Hamza dayı; Zeve Köyünün alevler içerisinde müthiş dumanlar çıkararak yandığını, Ermenilerin ağır yaralıları samanlıklara doldurup ateşe verdiklerini ve köydeki yangının ertesi sabahta bütün şiddetiyle devam ettiğini anlatırken Mayıs ayının başında, Kızılburun'dan, Van'daki Selimiye kışlasının yandığını da gördüğünü sözlerine eklemiştir.

Çatışmalar sırasında Ermeni teröristlerinin el bombalarıyla  saldırarak, yangın çıkararak ortalığa dehşet saçtıkları ve Büyük Camii'nin altından Kapalı Kasaplar Haline kadar lağım döşedikleri bildirilmiştir.

Şehrin altında açtıkları tüneller vasıtasıyla rahatça dolaşabildikleri ve Türklerin evleri ile resmi daireleri bombalarla havaya uçurdukları veya gazyağı dökerek yaktıkları anlaşılmaktadır. Bu tünellerden birinin Beşyol Kavşağı'ndan sur içindeki şehre kadar geldiği, Ermeni çetelerin  Rusya'dan getirdikleri yangın alet ve edevatları vasıtasıyla, bu tüneller sayesinde, Hamit Ağa Kışlası'nı havaya uçurdukları görgü tanıkları tarafından aktarılmıştır Van tarihi uzerine eserleri olan Amerikalı Prof. Dr.  Justin McCarthy, "Ölüm ve Sürgün" adlı eserinde Van'ın Ruslar tarafından işgali ve Ermeni isyanı sorası hazin durumunu şöyle ifade ediyor:

 

"…Ermeniler, kenti, Kafkasya'dan yola çıkan Rus birlikleri yetişebilene dek ellerinde tuttular. Van'ın Müslümanları, herhangi bir direniş örgütlemeye olanak bulamadan etkin biçimde yok edilmişlerdi ve ileri gelen kişilere edilen korkunç işkenceler ancak pek yoğun bir hıncın ürünü olabilir. Van'da İslamlarla ilgili ne varsa yakılıp yıkıldı. Çok eski zamanlardan kalma 3 yapı dışında, bütün camiler ateşe verildi ya da yerle bir edildi. Müslüman mahallesinin tümü yakılıp yıkıldı. Ermenilerin bu çalışması ve Osmanlılarla Ermeniler arasındaki çatışma bittiğinde, Van, bir kentten çok, bir ilkçağ kenti yıkıntılarına benzemekteydi."

Ağustos 1915 başlarında kısa bir süre için tekrar Türk hâkimiyetine geçtiğinde kısa süreyle buraya dönen Vali Cevdet Bey, Van'ın içler acısı durumu şöyle ifade etmektedir:

1- Hamdolsun Van'a girdik. Dışarıdan görünüşünde bir şey yok, fakat içeri girince, müthiş bir felâket geçirmiş, üzülmemek elde değil. İslâm mahalleleri tamamen yakılmış.

2- Askerin büyük gayreti ile sürülen düşmanın yanında giden hain Ermeniler gitmeden evleri

yakıp yıkmayı unutmamışlar.

3- Tahliye sırasında onlarla gitmeyip Amerikan müesseselerinde kalıp sığınanlar da binalarıyla yakılmış.

4- Bin bir türlü ezayı çekmiş bir miktar kadın ve çocuğu kurtardık. Bunları gördükçe Rus askerlerinin ne alçak, Ermenilerin de ne malum hainler olduğu anlaşılmıştır.

5- Ruslar, Alman yemekhanesini ateşe vermişler. Van büyük bir felâket geçirmiş olup, durum çok acıklıdır. Buraların tamiri ise sanatkâr olmadığından mümkün olmamıştır.

6-Ahalinin durumu çok kötü, zayiat çok, nakliyat diye bir şey yok. Van'dan göçenler de yollarda yüzlerce şehit vermişlerdir…"

Muhacir olan Van halkı, şehrin dehşet verici sahnesini şöyle aktarıyordu: "Yolcu ve fakirlerin sığınıp, yiyecek temin edebileceği, şiddetli kış aylarında canını kurtarabileceği, meşhur vakıf müesseseleri tamamen tahrip  edilmiştir. Bu devletler kanununa ve harp kaidelerine aykırıdır, insanlık tarihinde görülmeyen, zalimane bir uygulamadır. Tekke ve  zaviyeleriyle beraber birçok abide ve mescitler bombalarla havaya uçurularak  kasten yıkılmıştır. "

Bazı görgü tanıkları ifadelerinde yürek burkan olaylar aktarmaktadırlar:

Muhacirlerden Celâl Şener, "Ermeniler Van'da çok rahat bir hayat yaşıyorlardı. Bütün ticaret, sanat onların elinde idi. Kunduracıdan tutun da terziye kadar hep Ermeni idi. Çevrenin en zenginleri onlardı. Hatta çocuklarını Avrupa'ya tahsil yapmak için gönderiyorlardı. Avrupa'ya giden bu tığalar (Ermeni gençleri) orada kandırıldılar" diye konuşur.

Bekir Yörük ise Van'da bine  yakın dükkânın yüzde seksenin Ermeniler'e ait olduğunu, ticaret, kazanç, sanatın onların elinde bulunduğunu belirterek, biz o eski gâvurlarla iyi geçiniyorduk. Vakta ki, Hınçak, Taşnak komiteleri meseleye el attılar, işte her şey o zaman bozuldu. Ermeni tığaları (gençleri) bu komitelere yazıldıklarını ifade etmektedir.

Cemâl Talay yirmi kişilik nüfusu olan bir aile ile Van'ı terk ettiklerini, 1921'de Suruç'tan ayrılıp Van'a geldiklerinde aileden sadece kendisi ve bir erkek kardeşi ile hayatta kalabildiklerini söylemektedir.

Mehmet Reşit Efendi, yirmi üç kişilik bir aile ile Van'dan göç edip dönüşte üç kişi kaldıklarnı beyan etmektedir. Refik Özkanlı ise, Van'ın kurtuluşundan sonra askere alınmış ve askerlik dönüşü "Allah'tan başka kimsem yoktu" demektedir.

Van'ın 1915'te Rus ve Ermeniler tarafından işgal edilerek yakılıp yıkılması gerisinde derin acılar, gözyaşları, çözümü uzun yıllar alan  sosyo-ekonomik sorunlar bırakmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları