İkram Kali

Tarihi Tekel binasında neler oluyor?

İkram Kali

Urartu Medeniyetine başkentlik yapan Van, bugüne değin, Hurriler, Hititler, Persler, Medler, Selçuklular, Osmanlılar gibi birçok kültürü bağrında taşımıştır. M.Ö. 850-840 yılları arasında Urartu Devleti'nin başında bulunan kral Sarduri Tuşpa yani Van şehrini kurdu. 1548'de Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilen Van şehri, Safevîlere karşı askerî, siyasî, sosyal, kültürel, ideolojik ve stratejik üs konumunda olduğu için, Van Kalesinin güneyindeki yaklaşık beş yüz dönümlük arazi surlarla çevrilerek, kurulan vakıflar marifetiyle yeniden inşa ve imar edildi.  

 

 

Osmanlı'nın son döneminde (1899 tarihinde) Van Vilâyetine merkez kazanın yanında, Vastan (Gevaş), Şatak (Çatak), Erciş, Müküs (Bahçesaray), Karçikan (Eski Gürpınar), Bargiri (Muradiye), Adilcevaz, Mahmudî (Saray) kazaları ve ayrıca Hakkâri Sancağı bağlıydı. Van Sancağında ise; Erçek, Timar ve Havasor (Gürpınar) nahiyeleri bulunmaktaydı. Van'ın Vilâyet merkezi olan sancak merkezi; Van kalesi, etrafında bulunan şehir ve bağlı köylerden oluşmaktaydı. Van Eyaletine atanan valiler kalede ikamet ettiklerinden Van'a aynı zamanda Paşa Sancağı da denilirdi.

 

XVI. Yüzyılda Nefs-i Van olarak adlandırılan surlarla çevrili şehir merkezinde; askerî yapılar, devlet daireleri ve idarecilerin evleri, çarşı, pazar, hanlar, hamamlar, büyük ve önemli ibadethaneler ayrıca halkın oturduğu evler bulunmaktaydı. Ermeniler tarafından Şahestan diye adlandırılan bu yer, eski şehir diye de isimlendirilmiştir. Şehir surlarının dışında bulunan varoş yani bahçelik kesime Ermeniler Aygestan ismini vermişlerdi. Aygestan şehir surlarının dışında başlayıp kuzeye (Erek Dağı) ve doğuya doğru elmalıklara kadar uzanırdı. XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Aygestan'daki yerleşim daha çok bahçelerin içerisinde yapılan, ancak yazın kalınabilecek yapılardan oluşmakta idi. Türk ve Ermeni halkın daimi yerleşim yeri şehir surlarının içerisindeki kendilerine ait veya beraber oturdukları mahallelerdi.

 

 

XX. Yüzyılın başında ise; Van şehri ikiye ayrılıyordu.Biri, Şahestan denilen surların içerisindeki eski şehir diğeri, eski şehrin kuzey ve doğusundaki bahçelerin içerisinde kurulmuş olan Aygestan yani yeni Van şehriydi. Aygestan'da yaşayan Ermeniler, Haçboğan'ın (Sıhke Caddesi Altaylı Parkı) üst tarafından Erek Dağına doğru olan kısımda yaşamaktaydı. Ayrıca Aygestan'da Türkler ve Ermenilerin beraber yaşadıkları az sayıda mahalleler de vardı. Türkler ise; şehir surlarının içerisinde ve Nurşin'in alt tarafından eski şehre doğru olan kısımda meskûndu. Ayrıca surların çevresinde Müslüman Çarşısı diye bilinen, ziynetli ve görkemli dükkânların bulunduğu çok büyük bir çarşı vardı. Ermeni dükkânlarının ve işyerlerinin de bulunduğu Van'ın en güzel semti ve şehrin ticaret merkezi burasıydı. Bunun yanında Aygestan'da bazı kamu binaları, konsolosluklar, Katolik ve Protestan misyonerlere ait kuruluşlar, Ermenilere ve Türklere ait mektepler de bulunmaktaydı.

 

Birinci Dünya Savaşı sırasında, 20 Mayıs 1915'te Ruslar Van'ı işgal ettiler. Rusların yardımlarıyla dış güçlerin tahrik ve teşvikleriyle çevreden toplanan ve Kafkaslardan gelen Ermeniler Van'a girdiler. Ruslardan destek alan Ermeni çeteleri şehri yakıp yıkarak büyük acılar yaşattılar. 2 Yıl 10 Ay 13 gün süren işgalden sonra 2 Nisan 1918'de Ali İhsan Sabis komutasındaki Osmanlı Ordusu harabeye dönen Van’ı istiklaline kavuşturdu. Bu süre içerisinde vaktiyle 100 binin üstünde olan il nüfusu üç bine düştü.

 

 

1923'de Cumhuriyet'in ilanının ardından Van İl oldu.  Cumhuriyetle beraber Van, uzun yıllar bahçeli konutlarıyla şirin görünümünü korudu.  Muhacirlikten dönen Vanlıların yanı sıra İran ve Kafkasya'da göçle gelen ailelerle birlikte 1965'te Van'ın nüfusu 32 bine ulaştı.

 

1930'lu yıllarda Van Ovası "Bağlar Mevkii" denilen bugünkü yerinde Van şehri yeniden kurulmaya başlandı.  İlk Vilâyet binası ve bazı kurumlar bir süre Askerlik Şubesinin olduğu caddede hizmet verdi.  Aynı yıllarda tarla, bahçe görünümünde olan daha uygun görülen yerde eski ismiyle Yeni Çarşı bugünkü Cumhuriyet Caddesi açıldı. Çarşının, yolun etrafında Özel İdare tarafından yaptırılan kerpiç dükkânlar şehirde ticaretin canlanması amacıyla şahıslara satılıp ve kiraya verilirken devlet Cumhuriyet Caddesi çevresinde Vali Konağı, Halkevi, Hükümet Konağı, Gümrük Müdürlüğü. Devlet Hastanesi, okulların yanı sıra İnhisar (Tekel) binası inşa etti.  Bina ustası olan rahmetli dayım Mecit Hoca (Balak) Tekel binasının 1940’lı yıllarda Artvin'den gelen ustalar tarafından kesme kumtaşı ile yapıldığını anlatmıştı.

 

 

İki katlı Tekel binasının alt katının bir bölümü 1945'de eğitime yeni başlayan Sanat Okulu olarak kullanıldı. Tekel Müdürlüğü yarım asrı aşkın süre boyunca Van ve Hakkari merkez ve ilçelerine sigara, alkollü içki, çay, tuz pazarlama hizmetini yürüttü.

 

Merhum Halil Köseresioğlu’nun sahibi olduğu Erek Oteli yine merhum berber Nazım Döğenli'nin dükkânının arasında yer alan Cumhuriyet döneminin ilk yapılarından Tekel İktisadi Devlet Teşekkülü olarak yeniden yapılandırılarak, 1999'da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na  (ÖİB) devredildi. Özelleştirme döneminde Valilikte görev yaptığım sırada Tekel binasının devralınarak Van Valililiği Kent Kütüphanesi ve Kent Müzesi olarak değerlendirilmesi önerisinde bulundum ancak ilgilenen olmadığı için öneri gerçekleşmedi.  Sonuçta ÖİB tarafından Tekel Başmüdürlüğü’nün 40’ı aşkın personeli farklı kurumlara dağıtılarak 2010 yılında kapısına kilit vuruldu. 

 

 

Van halkı satışla uyandı.

ÖİB şehrin merkezinde mimarisiyle biblo gibi duran, bir dönemi temsil eden Gardaş Selahattin'in adresi, kentin anıları duvarlarına kazınan tarihi binayı satışa çıkardı.

 

Kavak ağaçlarını gölgelediği yanındaki kanallardan akan suyun can ve ferahlık kattığı 7 Km uzunluğundaki İskele Caddesinin kavaklarının kesilerek yok edilmesine, eski Hükmet Konağı'nın tarihi binasının yıkılarak yerine çirkin beton yığını Hükmet Konağı dikilmesine,  Kehrizlerin, Zernabat suyunun kurutulmasına, kente ve sokaklara kimlik, ruh kazandıran eski Van evlerinin yıkılmasına duyarsız, tepkisiz kalan Vanlılar bu kez harekete geçtiler.

 

Başta Vansesi gazetemizin sorumlu haberleri,  köşe yazıları olmak üzere diğer yerel ve ulusal basının haberleriyle ortak amaç etrafında toplanan Vanlılar, Tekel binasının yıkılmasına, farklı amaçla kullanılmasına karşı çıkarak bina ve arkasındaki arsasının kültürel amaçlı kullanılmasının kent ve toplum yararına olacağını yüksek sesle dile getirdiler ve getirmeye de devam ediyorlar.

 

 

Van basının etkin habercilik anlayışı, kamuoyunun duyarlılığı sonrası 2006 yılında Van Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Tekel binasını tescilleyerek koruma altına aldı. Tarihi eser olarak tesciliyle birlikte binanın yıkılması, mimarı görünümünün değiştirilmesi önlendi.  Binada gerçekleştirilecek her türlü onarım hatta çivi çakılması da izine bağlandı.

 

2014 yılında ilginç gelişme yaşandı. Mesih Aslan isimli bir vatandaş Van’ın kalbinde yer alan paha biçilmez Tekel arsasının tapusunun Osmanlı'dan bu yana büyük dedelerine ait olduğunu, arsayı devletin kullandığını emlak vergisini ise kendilerinin ödediğini dolayısıyla arsanın hak sahibi olduklarını açıkladı. Bu arada özelleştirildikten sonra boş, sahipsiz kalarak tinercilerin, serserilerin mekânı halline dönüşen binanın beton ambar bölümleri belediyece yıkıldı. 

 

Tekel binası ve arsası 7 Nisan 2015 günü 11. 650.000- TL ile en yüksek teklifi veren Üçkardeşler Gıda Nakliye Taahhüt İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi'nin oldu.   Mesih Aslan satış üzerine hak sahibi mirasçı olduğunu belirterek dava açtı.  Dava devam ederken Aslan Tekel binasının arkasındaki arsayı Haroyan ismiyle otopark, Necip Fazıl Kısakürek ismiyle çayevi olarak işletmeye başladı. Kendisiyle görüştüğüm Aslan,  büyük dedesinden geride 500’aşkın mirasçısı bulunduğu onlardan birinin kendisi olduğunu, tarihi binanın bir katını Necip Fazıl Kısakürek ismiyle Kültür Merkezi bir katını da Kafe yapacaklarını söyledi.

 

 

Vanlılar kültür merkezi olacağı söylenen halen yasal olarak mülkiyet sorunu yaşayan binaya Necip Fazıl Kürek isimi yerine Vankulu Mehmet Efendi, Vani Mehmet Efendi, Ercişli Emrah vb. Vanlı olan bu topraklarda yetişen bir değerin isminin verilmesi gerektiğini söylüyorlar. İsim tartışması yapan Vanlılar değirmeni kaybedip şakşağını aradıklarını bilmiyorlar.

 

Tekel binası ve arası mülkiyeti devlete yani ÖİB'ye ait ise devlet mülküne sahip çıkarak tarihi binayı kültürel amaçla değerlendirilmelidir.  Şayet Tekel arsası iddia edildiği gibi Osmanlı döneminden bu yana tapusuyla birlikte şahıslarla ait ise bu durum yasal olarak netlik kazandırılarak kamuoyuna açıklanarak tüm belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır.

 

Van halkı Tekel binası ve arasıyla ilgili spekülasyonlara, bilgi kirliliğine, iddialara yetkililerce son nokta konulmasını bekliyor. Devler ciddiyeti bunu gerektirir.

Yazarın Diğer Yazıları