İkram Kali

Savaşmanın da namusu, onuru var

İkram Kali

Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde Rusların yardım ettiği, milliyetçi Taşnak, Hınçak gibi örgütler öncülüğünde Ermeniler 1991'de Azerbaycan toprağı Dağlık Karabağ’ın Hankendi’yi, ertesi yıl da Hocalı ve Şuşa, ardından Laçın, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere illerini ele geçirerek işgal etti.  

 Azerbaycan ve Ermenistan’ın Dağlık Karabağ sorunu için barışçıl bir çözüm bulmalarını sözde teşvik etmek amacıyla, 1992 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı tarafından ABD, Fransa ve Rusya’dan eş başkanlara ek olarak, AGİT Minsk Grubu’nda Beyaz Rusya, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Türkiye ve sorunun tarafları olan Azerbaycan ve Ermenistan yer aldığı AGİT Minsk Grubu kuruldu. 

 Ermenistan güçleri, bu arada Rus desteğinde işgale devam ederek 1993'te Ağdam, Cebrayıl, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan illerinin işgal etti.  Böylece Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si Ermeni işgali altına girdi.  Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî açıklamasına göre Ermeni saldırılarında 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycanlı hayatını kaybederken 1 milyona yakın Azerbaycan vatandaşı yerinden yurdundan edildi.

 Dağlık Karabağ BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu) üyesi tüm ülkeler tarafından Azerbaycan toprağı olarak tanınmasına rağmen işgal son bulmadı. 

Dağlık Karabağ'daki sözde yönetim ekonomik, finansal ve askeri olarak Ermenistan tarafından sürekli desteklendi, güçlendirildi.  İlginçtir, Ermenistan silahlandırdığı sözde Karabağ yönetimini resmen tanmış değil.  

 BM ve Minsk Grubu eş başkanları Amerika, Rusya ve Fransa 27 yıl süresince Ermenistan’ın Dağlık Karabağ işgaline son vermek,  yurdundan edilen Azerbaycanlıların yurtlarına dönmesi için hiçbir girişimde bulunmadı,  işgale göz yumdu. 

 Karabağ’ı işgal eden Ermenistan güçleri 27 Eylül 2020 günü sivil çocuk, yaşlı kadın demeden yerleşim birimlerine ateş açması üzerine Azerbaycan ordusu, topraklarını işgalden kurtarmak için karşı saldırı başlattı. Karşısında bu kez farklı Azerbaycan bulan Ermenistan resmen dağıldı. 

 Çatışmalar üzerine Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu vurgulayan  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in  “Bizim üzüntüyle karşıladığımız silahlı çatışmalar, bilindiği üzere Ermenistan topraklarında meydana gelmiyor” açıklaması Rusya’dan müdahale bekleyen Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı hüsrana uğrattı. 

 Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili de Gürcüce ve İngilizce yayınladığı mesajda, “Dağlık Karabağ, Azerbaycan'ın egemen toprağı ve bu gerçeği hiçbir şey değiştirmeyecek” dedi.

Bölgeyi yakından tanıyan ve Ermenistan'ın başkenti Erivan'da doktora, Rusya'nın Saint Petersburg kentinde de filoloji alanında profesörlük unvanını alan Eski Sovyetler Birliği Kürt Dernekleri Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kinyaze İbrahim Mirzoyev ise Ermenistan tarafından işgal edilen Dağlık Karabağ'ın tarihi olarak Azerbaycan'a ait olduğunu kaydederek bölgenin hem coğrafik hem de Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlarca Azerbaycan toprağı olarak kabul gördüğünü belirtti. 

Söylenen ortak gerçek şudur: Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır, Ermeni işgali altındadır, işgal son bulmalıdır.

Savaşmanın da bir namusu, onuru var. 

Ermenistan ona bile gölge düşürdü.

Mademki savaşmayı tercih ettin, o zaman ağlamayacaksın,  savaş suçu işlemeyeceksin. Ve sonucuna katlanacaksın.

Kaybedersem mazlum, kazanırsam mağrur. Yok öyle numara.

Savaşacak gücü olmayan Ermenistan, 100 yıl önce Van’da olduğu gibi Azerbaycan halkına gece gündüz saldırıyor. Dezenformasyon yapıyor, algı yaratıyor, yalan söylüyor. Türkiye düşmanı ülkelerden, terör örgütlerinden ve tüm alçaklardan silah ve yardım bekliyor. 

Bir türlü kendisi olamayan Ermenistan, 100 yıl önce olduğu gibi bugün de aynı şekilde Rusya, Fransa, Amerika'ya güveniyor. Ama hep yarı yolda kalıyor.

Kardeş Azerbaycan ise işgal edilen Dağlık Karabağ topraklarını tek tek kurtarıyor. 

Azerbaycanlı anneler, katledilen çocukları, yıkılan evleri için gözyaşı döküyorlar ama hakaret etmiyorlar, topraklarını geri istiyorlar, barış haykırıyor. 

Ermenistan sahada yenilip perişan olunca barış, ateşkes istiyor; fırsatını bulduğunda masum çocuk, kadın, yaşlı demeden sivilleri füzelerle acımasızca katlediyor. Ermenilerin kaypak duruşu için Vanlılar 100 yıl önce " Ermeniler hem vuruyor hem ağlıyor" tanımı yapmıştı.  Söz bugün de Azerbaycan'da geçerliliğini koruyor. 

İçimizdekilere gelince. 

Sözde demokratlar, sözde solcular, sözde insan hakları savunucuları, sözde barışseverler, sözde hayvan severler, sözde ağaç severler, sözde yüreği yufka olanlar, sözde dünya insanı olanlar işgal ve sivil katliam karşısında sus pus olmuşlar. Görmüyorlar, duymuyorlar, konuşmuyorlar.  Ermenistan’ın sivillere yönelik saldırısını kınamaktan dahi acizler, korkaklar.

İçimizdeki ödüllü, ödülsüz, fonlu fonsuz sözde aydın hainler, vicdanı kararanlar Ermenistan’a yani işgalciye, hukuksuza destek vermekten utanmıyorlar.

Yunan, Rum, Fransa, Amerika gibi Batı ülkelerinin Türkiye'ye yönelik düşmanlıklarını, hainliklerini anlarım da size ne oluyor? İnancına, etnik kimliğine Türkiye düşmanlığı derecesine göre muamele öyle mi? 

Yazıklar olsun. 

 Ermenistan işgal ettiği Dağlık Karabağ topraklarını boşaltarak komşusuyla yeni bir sayfa açmak yerine gücüne bakmadan savaşmayı tercih ederek duvara toslamıştır.  İşe yarmayan ateşkes kurallarını ihlal eden Ermenistan, şımarıklığının sonucuna katlanıyor. Ermenistan bunlarla yetinmiyor gücüne bakmadan kışkırtma ve kirli senaryolar üretmeye çalışıyor. Kaybedeceğini anlayan Ermenistan boşuna çabalıyor. 

 Bütün politikasını, enerjisini Türkiye düşmanlığı, kin,  nefret ve sözde soykırım hikâyesi üzerine inşa eden Ermeni Taşnak faşist zihniyeti aslında en büyük kötülüğü ekonomik sorunlarla boğuşan komşumuz Ermeni halkına yapıyor. 

Rusların, Fransızların, Amerika'nın gazına gelerek 1915'te devlet kurmak hayaliyle isyan ederek Van'ı yakıp yıkan, 30 bin sivil halkı katleden, Osmanlı'yı sırtından vuran sonra da işgalci Rusların kendilerini yüz üstü bırakması üzerine Rusların kuyruğuna takılarak Van'dan Rusya'ya göç eden Ermeniler tarihten hala ders almamış. 

 Kurgulanmamış tarih bütün gerçekleri yazıyor.  Ermeni isyancılar 30 bin Vanlıyı 1915'te acımasızca katlettiler, aziz Van'ı yakıp yıktılar ama buna rağmen biz hala her sözümüzün başında eski iyi komşuluklardan söz ediyoruz. Onu da söyleyeyim. Ben şahsen Ermeni kapı komşumla yaşmak isterdim.İsyancı Ermeniler masum Ermenilerin de Müslüman Vanlıların da ortak geleceğini Azerbaycan da olduğu gibi mahvettiler.

Ermenistan istese de ağa babaları, Ermeni Taşnaklar, Asala, Diaspora Türkiye ve Azerbaycan ile dostluğa izin vermez.  Onlar sorunlu, kendilerine muhtaç piyonları kullanmayı tercih ederler. Vizyonu olmayan, boş hayallerle, düşmanlıkla uğraşan Ermenistan, Türkiye karşıtı maşa olmaya devam ettikçe kaybeder.  

 Ermenistan da ilkokuldan üniversiteye tüm okullarda, ders kitaplarında, şiirlerde, romanlarda, filmlerde ve dünyanın her yerinde Ermeni çocuklara, genç nesillere Türkiye düşmanlığı, kin nefret din gibi öğretiliyor. Türkiye düşmanı olan tüm örgütler ve devletlerin yanında Ermeni gruplar ortaya çıkıyor. Allah akıl fikir versin. 

 Komşuluk dostluk önce güven ve samimiyet ister.

Ermenistan düşmanlık, kin nefret yerine yüzünü, gönlünü kadim komşusu Türkiye'ye ve Azerbaycan’a dönerse sorunlar kısa sürede çözülür, bölgeye barış iklimi gelir, Ermenistan halkı başta olmak üzere bölge halkı huzur bularak büyür gelişir, hatta kısa sürede ihya olur. 

 Ermenistan Türkiye düşmanı emperyalist güçlerin kuklası, terör örgütlerinin hamisi olmaktan artık vazgeçmeli. Dağlık Karabağ işgaline derhal son vermelidir. 

 Peki, Ermenistan da Taşnak gibi zihniyetler, emperyalist güçler, sorunlu coğrafya isteyenler barışa,  iyi komşuluğa izin verirler mi? Asla vermezler.  Ermenistan’ın esas savaşı bu güçlerle olmalı.

Yazarın Diğer Yazıları