İkram Kali

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

İkram Kali

Dağlık Karabağ'da 30 yıldır süren Ermeni işgali altı hafta süren savaşın ardından son buldu. Azerbaycan İran sınırındaki topraklarının tamamını artık kendisi kontrol edecek. 

Kazanılan zaferle başka bir şey daha gerçekleşti. Azerbaycan yıllardır anlatmakta büyük güçlük çektiği Karabağ işgal meselesini ve mahcubiyetini de sonlandırdı.

Azerbaycan zafer sevincini dün düzenlenen törenlerle  taçlandırdı.

Analistler, İran’ın kuzeyindeki (Tebriz, Urmiye, Hoy) Azeri halkının Karabağ gelişmeleriyle sergilediği sevinç gösterileri ve Nahçıvan ile Azerbaycan koridorunun açılacak olmasından endişe duyduğunu ifade ediyor.  İmzalanan anlaşmanın ardından Azerbaycan öncelikle Karabağ bölgesine altyapı ve ulaşım projelerini hayata geçirmeye hazırlanıyor. 

İran'da yayın yapan Maşrek internet sitesi Nahcivan- Azerbaycan koridorunun İran'a yönelik birden fazla negatif jeopolitik etkisi olacağını yazdı.  

Maşrek ‘in analizine göre;   

Azerbaycan Nahçıvan'a İran üzerinden gönderdiği gazın yüzde 15'ini İran'a komisyon olarak veriyordu.  

İran Türkiye'yle 1996'da gaz satış anlaşması imzaladı. Bu anlaşma nedeniyle Türkiye yıllardır İran'dan pahalı gaz alıyordu. Türkiye İran'a bin metreküp başına 490 dolar öderken Azeri gazını 335 dolara alabilir. Gelecekte bu koridor üzerinden Azerbaycan'dan Türkiye'ye bir gaz hattı döşenirse İran'ın gaz kaybı büyük olabilir.  

Türkmenistan'dan başlayıp İran üzerinden Türkiye'ye gelmesi planlanan boru hattı projesi 2017'de maddi anlaşmazlıklar nedeniyle dondurulmuştu. Türkmenistan artık bu gazı Azerbaycan üzerinden de Türkiye'ye ulaştırabilir.  

İran'ın Ermenistan'a yönelik boru hattının önemi de azaldı.  

ABD destekli Trans-Hazar boru hattı projesi tekrar gündeme gelebilir. Türkmenistan'ın başkenti Türkmenbaşı'ndan Azerbaycan'a uzanacak bu boru hattı, Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye arasındaki mevcut boru hatları üzerinden Avrupa'ya ulaştırılabilir.  

İran'dan Avrupa'ya gaz taşıması planlanan boru hattı projesinin önünde daha fazla engel oluşacak. 

İran'ın karayolu taşımacılığı da etkilenecek.  

Türkiye'den girip Türkmenistan sınırından çıkan bir kamyon, 1.800 kilometrelik bu yol için İran'a yaklaşık 700-800 dolar geçiş ücreti ödüyor. İran Yol ve Ulaştırma Bakanlığı'nın 2020 verilerine göre, bu yıl koronavirüsün ticaret üzerindeki etkisine rağmen her ay 12 bin civarında Türk kamyonunun İran-Türkiye sınırını geçerek bunların önemli bir kısmının Türki cumhuriyetleri ile Afganistan'a gittiğini açıkladı.  Nahcivan Azerbaycan arasında açılacak koridorun bu trafiği önemli ölçüde azaltabileceği İran’ın gelir kaybına uğrayacağı öngörülüyor. 

İran’ın bir başka endişesi de demiryolu taşımacılığı.  

Rusya İmparatorluğu döneminde yapılan demiryolu Ermenistan'ın başkenti Erivan'dan Nahçıvan'a girdikten sonra, Nahçıvan-İran sınırını boydan boya geçip Ermeni koridorundan Azerbaycan'a bağlanıyordu. Bu demiryolu Karabağ savaşı nedeniyle yıllardır atıl durumda.

Türkiye halen Van üzerinden İran’a demiryolu ile yük ve yolcu taşıyor. İran Azerbaycan Demiryolları Genel Müdür Yardımcısı Muhammedrıza  Kurbani,  Türkiye’den geçen yıl İran’a 134 bin 645 ton  mal geldiğini  bu yılın aynı dönemde 306 bin 694 ton mal geldiğine işaret ederek 2 kattan fazla arttığını söyledi. 

TCDD Malatya 5’inci Bölge Müdürü Aliseydi Felek de, ağustos ayında Van’da yaptığı açıklamada, İran karayolu kapısının kapanmasının ardından demiryolu taşımacılığında İran’a yük taşımacılığının iki katına çıktığını belirtmişti.

Türkiye Kars'ı Nahçıvan'a bağlayan yeni bir demiryolu ile Ermeni koridoru üzerinden Azerbaycan'a ve Orta Asya'ya uzanmayı hedefliyor. 

Demiryolu ve koridoru değerlendiren İran Muhafazakâr Tasnim ajansı, Türkiye'nin bu sayede bölgedeki etkisini artırmayı planladığını yazdı.  

İran’ın resmi ajansı IRNA, "İran'ın sınırlarının önemi, Ermenistan'da açılacak küçük bir koridor tarafından azaltılamaz. İran'ın bölgeye aktif bir şekilde müdahil olması hem İran'a hem Azerbaycan'a daha fazla çıkar sağlayabilir" ifadelerini kullandı. 

İran'da Meclis açılışında konuşan Milletvekili Mahmut Ahmedi Bighaş da, Türkiye'nin bölgedeki siyasi haritayı değiştirdiğini, NATO, İsrail ve ABD'nin Hazar Denizi'ne ulaşmasının yolunu açtığını öne sürdü. 

Hattın oluşmasının çok bilinmezleri olduğunu ifade eden İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Seyyid Abbas Irakçi, Karabağ Anlaşması ile ilgili ortaya atılan iddiaları yalanlayarak, ‘’ İran- Ermenistan sınırının kesilmesi, Ermenistan ve İran topraklarında koridor oluşturulması, bölgenin jeopolitiğinin değişmesi gibi iddialar vardır. Bunlar tamamen gerçek dışıdır ve belli siyasi hedeflerle ortaya atılmaktadır” dedi. 

Ermenistan’a gelince. 

Savaşta ağır hasar alarak yenilmesine rağmen Ermenistan’ın bu gelişmelerden umutlu olduğu yönünde haberler geliyor. 

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan , Azerbaycan üzerinden Rusya ve Nahçıvan üzerinden de İran ile ticaret yapmayı umduklarını kaydederek, ”Bu bir dönüm noktası olabilir. Ama bunlar müzakerelerde ele alınacak konular, hayata geçip geçmeyeceğini şimdiden bilemiyoruz "açıklamasında bulundu.  

Türkolog ve Erivan Devlet Üniversitesi Doğu Bilimleri Fakültesi Dekanı Ruben Melkonyan, Meğri üzerinden Nahçıvan’a giden bir yol olması konusunun, Türkiye için bir mihenk taşıdır değerlendirmesinde bulundu. Melkonyan, Türkiye’nin Ermenistan ile sınırını açabileceğini, Ermenistan’ın buna hazır olmadığını belirtti. 

Dağlık Karabağ’da 44 gün süren savaşta Ermenistan’ı mağlup eden Azerbaycan, bundan böyle Türkiye sınırındaki Nahçıvan ile doğrudan temas kuracak.  Türkiye  Orta Asya arasındaki ticareti geliştirme ve Azerbaycan'dan daha uygun fiyata doğalgaz elde etme olasılığı elde etmiştir.

Özetle… 

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. 

Nahcivan - Azerbaycan koridoru doğalgaz, taşımacılık başta olmak üzere birçok alanda dengeleri değiştirecek. Karabağ savaşında ekonomik olarak kaybedenin en fazla İran olacağı görünüyor. 

Komşular arasında güvene dayalı iyi ilişkilerden herkes kazançlı çıkacak.

Gelişmelerin İran’a kara ve demiryolu bulunan Van’ı nasıl etkileyeceğini bekleyip göreceğiz.

Erzurumluların Vani vefası 

İstanbul Boğazı, Üsküdar ilçesindeki Kandilli Mahallesi’nde bulunan 355 yıllık Vaniköy Camisi’nin kül olmasının ardından Vani  Mehmed Efendi’yi Vanlılar hariç, herkes merak ederek araştırıyor, yazıyor konuşuyor ve sahipleniyor.

Vaniköy Camisi’nin elektrik kontağından çıkan yangın nedeniyle yanarak kül olduğu,  Vaniköy Camii Vakfı’nun kusurlu olduğu  tespit edilmesinin ardından Vani Mehmet Efendi’nin torunu Mehmet Vanioğlu, Vaniköy’deki caminin ‘ikizi’ niteliğinde. Vaniköy’dekinden biraz daha büyük olan Bursa Kestel’deki caminin  yangına karşı korunmasını istedi.  

Vani Mehmet Efendi’nin doğduğu memleketi Van’da adını taşıyan tek bir yer yoktur. Lakin bir süre yaşadığı Erzurum, kendisine çok büyük değer vererek ismini yaşatıyor.

Erzurumlular kentlerinde 16. yüzyılda 20 yıl vaizlik yapan,  aynı dönemlerde Evliya Çelebi ile Erzurum’da yolları kesişen Vani Mehmet Efendi’nin adına 420 yıl önce Vani Efendi Camii yaptırılmışlar, Vani Efendi'nin evinin bulunduğu mahalleye Vani Efendi ismini vererek sevgilerini ölümsüzleştirmişler.  

Yetmemiş.   

Yakutye ilçesinde iş merkezine Vani Efendi İş Merkezi ismi verilmiş.  

Ne diyelim?   

Teşekkürler Erzurum, helal olsun Erzurum.   Vefa, sahiplenme; samimiyet, özü sözü bir olmak budur. 

 Palavralarla, popülizmle, polemiklerle, eyyamcılıkla vefa ve sahiplenme olmuyor. 

Taziye yemekleri kalktı!

Taziye yöremizde her zaman canlılığını koruyan toplumumuzda önemli yeri olan köklü bir kültürüdür. 

Taziye; dayanışma, dostluk,  paylaşmadır. 

Pandemi öncesi vefat edenin acılı yakınları yalnız bırakılmazdı. Cenaze namazı kılınır, tabutuna omuz verilir, kabrine toprak atılır, helallik alınır, dualarla son yolculuğuna uğurlanırdı. 

Koronavirüs salgını nedeniyle cenazeler şimdi sayılı insanın katılımıyla yolcu ediliyor. 

Acı hüzne, şaşkınlık endişeye, gözyaşı kuraklığa eşlik ediyor.  

Üç gün süren taziyeler ve taziye yemekleri olurdu. 

Taziye yemeklerinin ekonomik yük olduğu düşünülerek kaldırılmasını isteyenler oldu bir ara.  Salgın sonrası bu  düşüncede olanların pişmanlık duyduklarına inanıyorum. “Keşke bugünleri görmeseydik, taziye yemekleri de devam etseydi” dediklerini duyar gibiyiz. 

Şimdi ne cenaze namazı ne taziye ne de taziye yemeği var.  

Günün birinde küresel sağlık felaketinin yaşanacağını kimse hayal dahi edemezdi ama yaşanıyor.  

Yazarın Diğer Yazıları