İkram Kali

Çözüm Türkiye’de

İkram Kali

Musul’dan önceki gece çıkarılan 46 Türk vatandaşı 101 gün sonra  MİT elemanlarına tek birinin burnu dahi kanamadan teslim edildi. Türkiye rahat bir nefes aldı. Ama öyle ama böyle. Türkiye bölgede oluk oluk kan akıtan, ne yapacağı belli olmayan IŞİD örgütünün elinde tutulan vatandaşlarını sağ salim ülkeye getirebiliyorsa bu Türkiye’nin büyüklüğü ve gücüdür. Başarıda emeği bulunan herkese teşekkür etmek gerekir.

***

Irak, Suriye, Mısır’da yaşanan olaylar sonrasında IŞİD’in insanlığı hedef alan vahşi katliamları Türkiye’nin Ortadoğu ve İslam coğrafyasında önemini bir kez daha ortaya koymuştur.  Batı IŞİD eliyle İslam karşıtı algı yaratmıştır.

Ortadoğu’da yaşanan bütün olayların, katliamların arka planında ABD, İngiltere, Fransa gibi Batılı ülkeler ve senaryoları vardır. IŞİD ABD’nin piyonudur, bunu bilmekte yarar var. Yanan coğrafyanın stratejik konumu sürdükçe, petrol kaynakları ve İslam inancı da var olduğu sürece emperyalist güçlerin projeleri ve senaryoları bölgede bitmeyecektir. Senaryolar kimi zaman örgütler eliyle, kimi zaman hükümetler eliyle, kimi zaman satın aldıkları ülke yöneticileriyle, kimi zamanda bizzat emperyalist güçler eliyle gerçekleştiriliyor-gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

Ortadoğu ve İslam coğrafyasında tükenmek bilmeyen kanlı katliamların, mezhep çatışmalarının gerçeği budur. İnançları, akrabalık, komşuluk bağları gereği birbiri ile asla karşı karşıya gelmemesi gereken Müslümanlar, günümüzde düşmanlık, kin ve nefret sarmalına düşmüşler. O nedenle yaşananları doğru anlamak için fotoğrafın bütününe bakarak aklın ışığında okumak zorundayız.

11 Eylül'de düzenlenen intihar saldırıları ile ilgili olarak dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un yaptığı konuşmayı anımsayarak bu konuda hafızları tazelemek mümkündür. Baba Bush saldırılara karşı ''Haçlı Seferi'' başlattığını söylemiş, ancak bunun zaman alacağını, bu yüzden de Amerikan vatandaşlarının sabırlı olmasını isteyerek 21. yüzyılın ilk savaşını kararlı bir biçimde kazanma zamanı artık gelmiştir. Biz büyük bir ulusuz, bu kararlı ulus ipten kazıktan kurtulmuşlar tarafından sindirilemez' diye konuşmuştu.  “Haçlı seferi”  sözüne tepki gelince Başkanı George W. Bush dilim sürçtü demişti. Lakin dı konulmamış ”Haçlı Seferi” bugün devam etmektedir. 

 ABD kendi eliyle yetiştirdiği Kürt, Türkmen, Arap, Ezidi,  Şii, Hıristiyan gözetmeden katleden IŞİD canavarını şimdi 40’ı aşkın ülkenin ittifakıyla önce durdurmaya,  sonrada yok etme hazırlanıyor.   Ama bir şartla IŞİD’e karşı kara savaşına girmem diyor. Bu şu demektir, ölenler yine Müslümanlar olacak. Ancak bir devlette bulunması gereken yüksek teknolojiye sahip silahları IŞİD’e satan Batlı silah tüccarları IŞİD’i şimdi sözde yok etmeye çalışacaklar. Operasyonun altından Batı yararına nasıl bir sonuç çıkacağını göreceğiz. Çünkü Ortadoğu’da olaylar, ölümler, göz yaşı, dengeler hep Batı’nın işine yarıyor.

Türkiye hafta sonu Suriye’den sınırı geçen 60 bin Kürt insanımıza kapılarını, kollarını açtı. İyi de etti. Dün Osmanlı sınırları içinde yer alan Musul, Erbil, Kerkük illerinde yaşayanlarla akrabalıklarımız vardır. Oralarda yaşayanlara karşı Türkiye’nin sorumlulukları bulunmaktadır.  Bu insanlar neticede bizim insanlarımızdır. Çevremizde demokrasiye, insanca yaşama özlem duyan bütün insanların yüzleri yakın gördükleri ve güvendikleri demokratik, laik, çağdaş Türkiye’ye dönüktür. Sınırlardan Türkiye’ye geçiş bunun sonucudur. Daha öncede Esad’tan kaçan Araplara, Ermenilere, Türkmenlere kapılarını açmıştı.  Bunun uluslararası karşılığı vardır.  Mesele budur.

Bölgenin stratejik ülkesi Türkiye’nin bütün iç ve dış meseleleri, Batı’nın doğrudan ilgi alanı içinde, takibinde ve kontrolündedir.  Türkiye’nin ekonomik ve stratejik açıdan daha güçlenmesi, daha demokratik, daha özgürlükçü, insan haklarına daha saygılı ve sosyal adaleti, hukuku hakim kılan ülke olması bölge için önem taşırken Batı ülkeleri için tedirginlik yaratmaktadır.

 Bölge insanının huzura ulaşması ancak ve ancak daha güçlü, daha demokratik, insan haklarına saygılı, uluslar arası arenada etkisi olan model Türkiye ile mümkündür. O nedenle Kerkük’ün kaderi Van’ı, Van’ın kaderi İstanbul’u, İstanbul’un kaderi bütün bölgeyi doğrudan eteklemektedir. Yaklaşım emperyal bir öngörü değil, olamaz. Bu tarihin, kardeşliğin zorunlu kıldığı kaderidir. Bütün bunlar için de Türkiye önce kendi içinde çözümü başarıyla sonuçlandırmalıdır.

Türkiye’nin zayıflamasından,  Türkiye’nin ayağına dolanarak güçleneceklerini, mutlu olacaklarını hayal edenler yanılmaktadırlar. Özlemini duyduğumuz saygın, güçlü ve muktedir Türkiye; başata Türkün, Kürdün ve diğer halkların yararınadır. Yaşayan tarih bunu söylüyor.

Yazarın Diğer Yazıları