İkram Kali

Anamın gözyaşları

İkram Kali

Anneler güzeldir, özledir., güçlüdür. Annelerin yürekleri büyüktür. Anneler korkusuz ve cesaretlidir. Anneler fedakârdır. Anneler merhametlidir. Anneler çatıdır, çadırdır. Annelerin feryadı yürek dağlayıcıdır. Annelerin yüreklerinin bir tarafı yıkıktır. Bütün annelerin çağrısı etkilidir. Annelerin dili,  dileği aynıdır.

Anneler günü deyince yüreği gibi bütün saçları beyaz olan anamı anımsarım. Adam olmayı,  dürüstlüğü, paylaşmayı, kardeşçe yaşamayı, komşunun derdini dert edinmeyi, yardıma koşmayı, sevmeyi-sevilmeyi yaşatarak ve yaşayarak öğreten güzel anamı anarım.

Reyhan anam arkadaşlığı,  dostluğu, komşuluğu, analığı, paylaşımı,  ilahi inancı ve imanı, yaşam anlayışı, merhameti ve mahareti ile gerçek bir Osmanlı kadınıydı.  Memleketi Van’a aşıktı. 

1915’te yaşanan Van işgali sonrası tarihe mal olan seferberliğin acı şerbetini içen,  çilesini çeken, muhacirlik türküleri ve öyküleriyle yoğrularak büyüyen bilge kadındı  anam.

Anamın babası Ahmet ve amcası Halil 1915’te gözyaşı içinde diğer Vanlılar gibi savrularak Irak Kerkük Kale mahallesine sığınmışlar.  Dedem Ahmet ve kardeşi Kerkük’te yaşamlarını duvar ustalığı yaparak sağlamışlar. Anam, ablası ve kız kardeşi Kerkük’te dünyaya gelmiş. Çocukluğunu ablası, kız kardeşi ve amcasının çocukları Celil, Mecit, Fatma ile birlikte Kerkük’te geçirmişti.   1940’larda Kerkük’ten çile,  gözyaşı içinde memleketleri Van’a dönmüşler. Anamın bir diğer amcası, babamın babası Mehmet yani dedem ise Siirt’te Jandarma Çavuşu iken şehit düşmüş ve oraya defnedilmiş. Babam Van’da çocuk yaşta kimsesiz ve yetim kalmış.  Babam Van’ın kurtuluşu sonrası Kerkük’ten dönen amcasının kızı olan annem ile evlenmiş.   Annemin babası Ahmet Balak, Türkçe, Kürtçe,  Ermenice ve Rusça konuşan Van’ı ve tarihini çok iyi bilen bir özelliğe  sahipti.. Eski Devlet Hastanesi’nde arkadaşı, komşusu Pansumancı Mehmet Efendi ile birlikte çalışan, çevresinde saygı ve sevgi gören bir Van insanıydı.  Canlı tarih gibiydi. 

Evimizde, ailemizde Van ile Kerkük’ün iç içe geçen şirin dili hâkimdi. Evinin kapısını her gün bıkmadan usanmadan zevkle sokağa kadar süpüren çevreci ruhlu anamın dili gibi yemekleri de lezzetliydi.  Anam çağdaşı olan erkeğe de kadına da  “ Gardaş” diye hitap ederdi.   İmanı ve vidanı güçlü kadındı. Kimi zaman Kerkük Hoyratları mırıldanırdı.  Tek başına vakıf gibiydi. Koca bakır kazanları, bakır kevgiri mahallenin ortak malıydı. Komşunun, dostun kışlık kavurma,  düğün ve hac pilavı yapımına çağrıldığında bilgi birikimiyle severek koşar, yardımcı olurdu.     

Anam beyaz saçları, ikna eden sözleri ile mahallemizde, meydana gelen  bazı kavgaları büyümeden önlediğine defalarca tanık oldum.  Bir defasında mahallede erkekler arasında bahçe sulaması nedeniyle çıkan sözlü tartışmanın büyümesi üzerine komşular anamı çağırmışlardı. Anam erkeklerin arasına girerek leçeğini çıkarıp “ Bu leçemin hatırına verin”  diyince kavgaya o anda kesilmişti.

Misafiri, paylaşmayı da çok severdi.  Evimiz pansiyon gibiydi. Yatma yemede önceliği her zaman misafire verirdi. Tanıdık, tanımadık, öğrenci, köylü, kentli,  akraba misafirimizden rahatsız olmazdı. Misafirden keyif alırdı. Kimi dertlere deva olan otlarla ilaç yapar, genç annelere yol,  yordam gösterir, önerilerde bulunurdu. 

Kışlık yoğurt, erişte, balık, peynir, kavurma, tarhana, kavurgalık sütlü buğday gibi kış zahiresi hazırlamayı da çok severdi. Yardımına komşularda severek gelirdi. Şenlik havasında geçerdi bütün işi.  Hiç unutmam. Bir güz dönemi özenle hazırladığı kavurga olacak bir leğen dolu sütlü buğdayı sütünü çekmesi için her gün kapının önünde güneşe bırakıyordu. Bir gün üstü bezle örtülü sütlü leğen dolusu buğdayı komşunun ineği yiyerek silip süpürtmüştü.  Anamın gözyaşları döktüğü olaya biz gülmüştük.

İki gencecik evladını toprağa gömdükten sonra anamın gözyaşları bir gün olsun durmadı. Ana yüreği ile renkli elbise giymeyi de kendisine haram etti.  Özellikle bayram sabahları evimizin önündeki toprak avluyu yola kadar süpürürken döktüğü gözyaşlarını hatırladıkça yüreğim burkulur.

Yarın anneler günü.

Anneler barışın,  kardeşliğin sevginin gerçek abidelerdir.  Annelerdir yaşama, hayata renk ve lezzet katan. Annelerdir savaşı bitiren, acılar dindiren. Annelerdir yüzümüzü güldüren.   Annelerdir çığlıklara kulak veren.

Anam yemekte tuz gibiydi.  Anamı kaybettikten sonra hayatım tuzsuz, lezzetsiz kaldı.  Hayatın lezzeti,  tuzu olan bütün annelerin ellerinden öpüyor anneler gününü kutluyorum.   Yokluğuna alışamadığım, sevgili anamı ve vefat eden bütün anneleri rahmet ve saygıyla anıyorum. 

 

Ana Meni Yaz Ağla     

  

Ana Meni Yaz Ağla
Yaz Ağlama Güz Ağla
Demeyinen Tükenmez
Bir Kağıda Yaz Ağla

Ay Ana Ay Ana
Sen Menim Özüm Ana
Özüm Ana Gözüm Ana
Sohbetim Sözüm Ana

Gedin Anama Deyin
Derdimi Yanana Deyin
Anam Meni Sorarsa
Günümü Gara Deyin

Ay Ana Ay Ana
Sen Menim Özüm Ana
Özüm Ana Gözüm Ana
Sohbetim Sözüm Ana

Anama Deyin Ağlasın
Garaları Bağlasın
Men Yadına Düşende
Ureyini Dağlasın

Ay Ana Ay Ana
Sen Menim Özüm Ana
Özüm Ana Gözüm Ana
Sohbetim Sözüm Ana 


Kars-Mürsel Sinan-Ali Haydar Gül 

 

Yazarın Diğer Yazıları