Hikmet Aksoy

Ne olacak bu içgöçmenlik sorunu?

Hikmet Aksoy

DP döneminin  köyleri elektriğe, suya, telefona, okula, sağlık ocağına kavuşturma hamlesi; 1960 darbesiyle tavsamadı, bilakis daha da ivme kazandı. Daha disiplinli bir köy kalkınması için "Köy İşleri Bakanlığı" kuruldu.

Köylerin sorunlarını daha yakından izlemek, çözüme kavuşturmak için -çok sonraları- halk  arasında  "Yerse çalışır..."  tanımlamasıyla çağrılan  "Yol Su Elektrik" (YSE)  örgütü kuruldu.

  İlk Köy İşleri Bakanı da Rahmetli Lebit Yurtoğlu oldu.

Bakanlığın kuruluş çalışmaları sırasında Simav ilçesinin Pazarlar köyünde vatani görevimi yedek subay öğretmen olarak yapıyordum. Pazarlar'da aylık olarak yayımladığım "Köy Raporu" gazetesi dikkatleri çekmiş olacak ki, Bakanlığın örgüt kuruluşu, hizmet anlayış ve verimi konusunda benden de rapor istenmiş ve hazırlayıp göndermiştim.

O yıllarda da içgöçmenlik olayı yaşanıyordu köylerde, ama bugünkü gibi yoğun değildi.

Şimdi, köy nüfusu, kırsal kesim nüfusu  sel oldu kent merkezlerine akıyor, habire...

Karadeniz Bölgesinde yaşıyorum, köyler boşaldı. Bunun sonucu  okullar, sağlık ocakları, PTT acenteleri çoktan kapandı.

Karadeniz'in dağlık alandaki yerleşimine özgü dağınık köy yapısının da tetiklediği zorunluluk sonucu tarım alanında da düşüş kaydedildiğini söyleyebiliriz.

Yurdun diğer bölgelerinde  köy yerleşiminin toplu olmasına karşın yine de sosyal, ekonomik vb. nedenlerle bugün içgöçmenlik olayı yaşanıyor, maalesef...

Büyük bir ülkesel yara...

 Ama kimin umurunda...

Üstelik de  bilmeyerek  hızlandırılan bir içgöçmenlik olayı...

xxx

 Türk aile yapısında  "Ev ekonomisi" çok önemsenirdi eski ekonomi anlayışında...

 Yumurta, yoğurt, süt, peynir, ekmek, tereyağı, yufka, sebzeler, meyveler köylü yurttaşların üretim alanına girer, bu tüketim maddeleri için ayrıca masraf yapılmazdı.

Köylülerce üretilirdi.

 Yerli üretim "Yerli malı, Türk'ün malı" anlayışı şimdi geçmez para oldu.

 "Marka" alma anlayışı yerleşti zihinlere...

Geçen gün markette köyde oturduğunu öğrendiğim bir bayan kardeşime, niçin tavuk beslemediğini sordum. "Bakacak kimsem yok", deyip çaresizliğini ifade etti. Gözüm, alış-veriş filesine kaydı, yoğurt da aldığını gördüm.

Çok acı bir manzara...

Yavaş-yavaş "tüketim toplumu" olmak için yola çıkmış bir manzara var ülkede...

xxx

Bugün kimi  tarım alanlarında/konularında  teşvik edici destekler uygulanıyor.

Üretim artsın isteniyor, arzulanıyor.

Artıyor mu? O da bir muamma!..

Nüfusun artışı ile tarımsal üretimin artış  oranını karşılaştırıp/hesaplayan, düşünen var mı?

Varsa, nedir bu dışarıdan tarım konularındaki dışalım/ithalat?

İçgöçmenlik olayının giderek boyut kazandığı ve de hızlandığı bir dönemi ülke düzeyinde yaşadığımızı nereye değin inkar edeceğiz?

Hala İstanbul'un bilmem kaç milyon nüfusa ulaştığı anlayışı ile mutlu(!) olup, günü-güne ekleyip gidiyoruz.

Türkiye, bu sosyal yarayı, içgöçmenlik sorununu, acilen çözmek durumunda bugün...

Siyasetçilerin dikkatini bu alana, bu soruna, bu yaraya çekmek artık bir görev oldu.

Yazarın Diğer Yazıları