Hikmet Aksoy

Bozuk saatten ayar almak...

Hikmet Aksoy

Teknoloji, insan aklının elinde günden ne gelişiyor. Bilim adamları, özellikle iletişim alanında yeni buluşlar için adeta  uzun atlama yarışı yapıyor aralarında.

Manyetolu telefonlar çoktan müzelik oldu ya da çöpe atıldı. Şimdilerde cep telefonlarının sağladığı teknik olanaklar modelden modele, aydan-aya  değişikliğe uğruyor her ay...

Zaman, insan gibi teknolojiyi de eskitip bir kenara koymayı biliyor.

Değer bilenler; eskiyen zamanın saat-hafta-ay-yıl dilimlerini günlüklerine yazıyor, belleklerinde yaşatmaya çalışıyor.

Ama...  Eskiye rağbet olsa  "Bat Pazarı'na nur yağar" anlayışındaki kimileri;  bilmeyerek   "yitikler hanesi"ne yazdıkları ve bir daha yaşayamayacakları 'zaman'a ve, o an'a ait objeleri, nesneleri istese de hiç anımsayamıyorlar  bu nedenle...

Oysa, yaşanan  iyi- kötü her olayın ders alınacak yönü/yanı var hepimiz için...

Böyle düşünüp davranmadığımız için de; yaşamın kimi alanlarında "dön Hacıbaba" örneği aynı konuları tekrar-tekrar yaşıyoruz.

Bir tür bozuk saati kurup, doğru zamanı yakalama yanlışına düşüyoruz böylece...

Saat dediğimde  -ben de eski olduğum için- hep aklıma eskinin masaüstü, duvar vb. saatleri gelir.

Yiğit Köroğlu'nun, "Martin icat oldu, mertlik bozuldu" deyişindeki gibi, sözünü ettiğimiz saatlerin günümüzdeki kullanılırlığı  nedir ki!..

Digital ortamın sağladığı olanakları benim gibi kullanmakta zorlanan kimilerimiz;  "eskinin değerini bileceksin" anlayışıyla yelek cebinde taşıdıkları  -onlarca-  değerli Nacar, Hislon, Demiryolu, Sergisof marka saatlerini gösteriş için değil; bir kenara koyamaya kıyamadıklarından  taşıdıklarını bilelim.

Bir de, sadece   -digitalleri gibi-  'zaman'ı doğru gösterme dakikliği yanında, sahiplerinin bu eski saatlere aşık olduklarını da unutmayalım.

***

Zamanı doğru gösteren başka saatler de var, var bilirsiniz. En belirgini de kuleler üzerindeki meydan saatleri...

Kimi kentler bu konuda, aralarında  yarış da yapmışlardı  zamanında... Benim saat kulem büyük, senin saat kulen küçük diye...

Sanırım sizin de dikkatinizi çekmiştir, zaman-zaman... Kimi meydan saatleri ya bozulur ya da kurulmadığından durur. Kimse de, bunun farkına varamamış, akrep ve yelkovan  öylece takılı kalmıştır olduğu yerde...

Saat kulelerini gören ve çalışıyor sanan kimilerimizin aklına  "saat ayar" geldiği için  hemen kolumuzdaki/cebimizdeki saate bakıp doğru olup olmadığını kontrol ederiz.

Hatta meydan saatinin bozuk ya da çalışmadığının farkına varamayan kimileri, saatlerini  ayarlar.

Eskiden, eskiden demişsem, yarım yüzyıl önce TRT yoktu, Devlet Radyosu "Saat ayarını veriyoruz" der  bir gong çalar, ardında haberlere geçerdi. Bu nokta da Cavit Orhan Tütengil'in "Memleket Saat Ayarı" adlı kitabını anımsarım, hep...

***

Şimdi meramımı söyleyeyim/yazayım.

"Meydan saati" olup siyasette ön plana çıkan kişilerin tutarlı-tutarsız davranış ve söylemleri ülkelerin geleceğini olumlu-olumsuz yönde direkt etkilediğini görüyor ve yaşıyoruz.

 Hele de  demokrasi algısı zayıf kişilerin; düşünce ve davranışlarının odağındaki siyasetçilerden, kendilerine ayar yaparak  yarınlar için karar vermesi konunun önemini  daha da artırıyor.

Yazarın Diğer Yazıları