Emine Aktaş

Sıradan bir günümdü oysa

Emine Aktaş

Bugün her zaman yaptığımız ya da hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan hastaneye gittim. Her zamanki ufak tefek rahatsızlıklar için yolum düştü hastaneye ama ilk defa hastanedeki hasta insanlarla bu kadar yakından sohbet ettim. İlk defa hmeye çalıştım acılarını, ilk defa yakından yaralarına dokundum, bir nebze olsun ilk defa sormaya çalıştım açıktan yaralarını…

Şimdi 1 saatlik öğle arasında kısacık zaman zarfına sığdırmaya çalışacağım birkaç hayatın içine çekmeye çalışacağım sizi. İnsanların hayatlarına dokunalım istiyorum, onlar gibi hissedelim, kısa bir anlık bile olsa duygudaş olalım onlarla.

***

Kafeteryanın en köşesini gözüme kestirdim ayrı ayrı oturan ama karşıdan bakınca bir grubu andıran insan topluluğunu daha yakından anlamak için.

Gözüme kestirdiğim yere oturmak için ilerliyordum ki kafeteryayı koridordan ayıran şeridin hemen arkasında tekerlekli sandalyesine 70 yılını sığdıran, yüzündeki her bir çizginin nice maziler taşıdığına şahitlik edeceğimiz, yüzündeki mahcubiyetle birlikte  beliri veren sıcak 1 - 2 saniyelik ama baştan sona nice merhabaları nice hoş geldin kızım sözcüğünü taşıyan samimiyet kokan amcanın tebessümüyle karışıverdi benim gülümsemem. Masama oturmamla atıştırmalık olarak aldığım bisküvinin yarı yarıya paylaşılması  ve amcanın ' Sen aç kalırsın kızım. ' deyişiyle benim doymam arasında geçen zaman hiç olmadı. Paylaşarak azalmadığını, aksine yardımlaşma duygusunun, sevginin, merhametin arttığını 'Allah razı olsun kızım. ' kadar başka bir cümle özetleyemezdi.

Önüme döndüm yudumlamaya başladım serin içeceği. Amcanın 'Allah razı olsun kızım.' cümlesi kadar serinletmese de bir iki yudumdan sonra amcaya dönüp bakmak isteyişimle ve amcanın az önceki yerinde olmayışı… Kendimi amcadan sonra yalnız hmemle birlikte başka hayatlara dokunma arayışım devam etti.

***

Bize milyonları verseler bir gözümüzü, bir ayağımızı vermeyiz biz. Yüreğinin güzelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş belki bir trafik kazasında belki bir iş kazasından dolayı belki de başka bir nedenden dolayı bir ayağını kaybeden abi beliri verdi koridorun sonunda. ' Sağlığının kıymetini bil. Bak! Sağlam iki gözün, sağlam iki elin, hayatın tüm zorluklarına karşı dimdik durabileceğini sağlayacak sağlam iki ayağın var.' dercesine yanımdan geçti.

Bize verilen daha doğrusu bize hediye edilen bu hayatın bu kadar anlamlandıran sağlığın ne kadar önemli olduğunu düşünürken karşıdan aceleyle, sanki zamanla yarışıyorlarmışçasına hızlı adımlarla sedyenin etrafını dolduran bir grup insanın yaşlı teyzeyi ama bir o kadar sevecen haliyle yanımdan geçişini seyrederken sağlığımın yerinde oluşumun verdiği rahatlıkla tüm bedenimle birlikte o grubu gözlerimle takip edişim esnasında ikinci defa oturduğum yerde önümden geçen başını sağa sola rahat hareket ettiremeyen hastanın, önünden geçen insanlara çarpmamak için sergilediği emeğin görülmesi her şeye bedeldi. 

Daha oturalı bir saat bile olmamıştı ki nice hayatlara şahitlik ettim en acısından, en telaşından.

***

Görmem için bir saate sığdırılan nice hayatın şahidi oluşum beni düşündürürken karşımda oturan minicik tüm bunlardan habersiz olan 'YUSUF' beliri verdi. Çay almak için çayı dağıtana 'Abi çay!'! diye seslenişi kafeteryanın içindeki uğultunun yanında hiç duyulmuyor bile. Çayı dağıtana 'Karşı masaya çay.'deyişimle Yusuf'un annesi dönüp teşekkürü baş sallayarak dile getirdi. Bu iletişim üç beş dakika sonra başlayacak olan koyu muhabbetin habercisiydi oysa.

Yusuf'un karşımda bakıp bakıp tebessüm edişi aslında muhabbeti gönülden gönüle çoktan başlamıştı bile. Yusuf'a gel deyişimi el hareketimle destekledikten sonra annesinin 'Bak, abla seni çağırıyor, hadi git' deyişiyle Yusuf yanımda beliri verdi. Yusuf ile muhabbet edişim 'Niçin hastaneye geldin?' demekle devam etti. Küçücük haliyle kulağından ciddi rahatsızlıkla savaşıyordu. Oysa Yusuf hiç korkmuyordu. Çünkü abisi de o hastalığı yenmiş ve galip gelmişti hastalığa karşı. Abisini örnek alıyordu. Çünkü güçlü biri vardı hayatında örnek alacağı.

Tüm bunlara şahit olurken sağlığın önemini bilmemek ne kadar acı…

Ve acı olan ne biliyor muyuz?

Tüm aksilikler arasında Yusuf'taki teslimiyete, Yusuf'taki dirayete, Yusuf'taki iyimserliğe sahip olamayışımızdır.

Yazarın Diğer Yazıları