Ekrem Örskıran

Rahmetle anıyoruz

Ekrem Örskıran

Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin vefat yıldönümü münasebetiyle, kendisini rahmetle yad ediyorum.

Üstad Bediüzzaman hazretleri,her ne kadar Bitlis’in Hizan ilçesi İsparit nahiyesi Nurs köyünde doğmuş ise de hayatının önemli kısmını Van’da geçirmiş, Van merkezli Bitlis Diyarbakır’ı kapsayacak, Mısır’daki  Cami ülezher üniversitesi gibi, bölgedeki çeşitli dil ve kültürleri bir potada eritecek bir üniversitenin kurulması için çok uğraşmış hatta Kosova darülfünuna tahsis edilen on dokuz bin altını, Kosova’nın Balkan savaşında elden çıkmasıyla, Sultan Reşat’ın emriyle Van’a tahsisini sağlamıştır. Maalesef birinci dünya savaşının çıkmasıyla, belki de bölücülüğün oluşumunu temelden önleyecek bu proje, akim kalmıştır.

Sene 16 Şubat 1916 Ruslar Erzurum’a girer. Bediüzzaman Hazretleri, Enver Paşa’nın teklifiyle “Milis Alayını” kurar ve kendisi de Albay rütbesiyle gönüllü Milis Alay komutanı olarak savaşa katılır sayıları 5-7 bin kişi arasında değişir. Enver paşa ile Balkan savaşı sonrası 1913 “Teşkilat-ı Mah susayı”,Eşref Sencer Kuşçubaşı, Süleyman Askeri, Cihangir oğlu İbrahim, Zenci Musa, Mamaka Mustafa ve selim Sami ile kurarlar, Bediüzzaman Van gönüllüleri Selim Sami Uşak gönüllülerini Cihangiroğlu İbrahim Kafkas gönüllülerini, Enver Paşa da kolordu Kurmay Başkanı olarak Kolordudaki yetenekli Mehmetçikleri seçer ve kolordunun lojistik desteğini sağlar. Ciddi bir eğitimden sonra, Devlet-i Aliye’nin haberi yokmuş gibi, Çatalca’ya kadar gelen Bulgar birliklerini, gerilla savaşı ile püskürterek Edirne başta olmak üzere kurtararak, hatta Bulgar topraklarına girerek ”Batı Trakya Türk Cumhuriyeti” adlı yeni bir devlet kurarlar. Ancak, Düveli Muazzama, Osmanlı bizim haberimiz yok dese de, baskı yapar ve ”Teşkilat-ı Mahsusa” çekilmek zorunda kalır. Enver Paşa ile Bediüzzaman hazretlerinin tanışması bu sebepledir. Keçe Külahlılar adıyla Rusların korkulu rüyası olurlar. Dalga dalga gelen Rus birliklerine ciddi zayiatlar verdirerek, Bitlis halkına göç edebilme zamanı kazandırırlar. Bu arada çok da şehit verirler. Kendi yeğeni Übeyd de şehit olur. Gece bir yardan düşer, sağ ayağı kırılır o vaziyette 36 saat kaldıktan sonra Ruslar’a esir düşer ve Sibirya’da Kosturma vilayetine sürülür. Ruslar Bediüzzaman hazretlerini bizim esir subayların arasına korlar. Çarın dayısı ve Kafkas birlikleri baş kumandanı ”Nikola Nikolovic” esirleri teftişe gelir, bizim subaylar ayağa kalkar Bediüzzaman hazretleri ayağa kalkmaz, belki görmedi diye iki defa daha geçer kalkmayınca; kasden kalkmadığını anlayarak tercüman vasıtasıyla neden kalkmadığını sorduğunda o da “kendisinin bir Müslüman alimi olduğunu Müslüman olmayan birinin ayağına kalkamayacağını “söyler. Nikola Nikolovic bunun hem kendisine, hem Rus ordusuna hem de Rus Çarına bir hakaret olduğunu söyleyerek

“Divan-ı Harbe verir. Divan-ı Harbden idam kararı çıkar. Gerek Türk gerek Alman gerekse Avusturya zabitleri Bediüzzaman Hazretlerine özür dilemesi için çok ısrar ederlerse de, kararından dönmez. İdam mangası gelir, son arzusu sorulur? İki rekat namaz için müsaade ister, namaz kılarken Nikola Nikoloviç gelir idam kararından vazgeçtiğini, Bediüzzaman hazretlerinin bunu nefsi için yapmadığını, dinin gereği olduğu için yaptığı kanaatine vardığını söyleyerek özür diler. Bu olayı Bedüzzaman hazretleri, olaya şahit olan bizim subay esirlerimiz Türkiye ye gelerek anlatmalarından sonra o da söyler. Bu olayı Av. Abdurrahman Zapsu iki ciltlik ”İslam Tarihi” eserinde de bahsetmektedir. Bana da şahsen 1965-1970’li yıllarda Ankara’da öğrenci iken bir terzi dükkanında, Sibirya da Bediüzzaman Hazretleriyle birlikte esir kalan bir subay anlatmıştı. Bediüzzaman Hazretlerinden çok övgüyle ve olayı çok heyecanla nakletmişti.

Van’lı Cihan Ünsal anlatmıştı: Babası Cenap beyin Posta Müdürü olduğunu, kendisinin de Urfa’da görev yapan babasının yanına yazları okul tatil olduğunda Van’dan gittiğini, bir haber, Bediüzzaman hazretleri Urfa’ya gelecek, halk çok sevinir, arkasından bir haber daha, gelemeyecek ancak Urfa halkı merak etmesinler ben Urfa da vefat edeceğim diye haber gönderdiğini, seneler sonra yedek subayken, gözüne çarpan bir gazetede ”Bediüzzaman Hazretlerinin Urfa da vefat ettiği haberini okuyunca, şok olduğunu, söylemişti. Tarih 23 Mart 1960.

Bediüzzaman hazretleri hayatını, din ve vatan hizmetine adamış büyük bir İslam alimi, Vatan kahramanı bir Gazidir. Asrın İdrakine uygun yazdığı 114 parça yaklaşık 6000 sayfayı bulan eserleri,151 dile çevrilmiştir. Ülkemizin ve Van’ımızın medar-ı iftiharıdır.

Kabri Firdevs bahçesi olsun.

Yorumlar 1
Yunus TÜRKOĞLU 31 Mart 2021 14:45

Ekrem bey, yazınızı büyük bir zevkle okudum. Yazı başlığında "Bediuzzaman Hazretleri" nin ismi gecseydi diye düşündüm bir an.. Emeginize sağlık. Selamlar.

Yazarın Diğer Yazıları