Dr. Mine Kılavuz Ongün

Nemrut

Dr. Mine Kılavuz Ongün

Tatvan'ın kuzeyinde sönmüş bir yanardağ, Tatvan Nemrut Dağı. Van'dan çıkıp Bitlis Muş istikametine doğru ilerlerken sağınızda kalır. Tüm ihtişamıyla yükselen 2916 metrelik koca dağ bile Vangölü'nün eşsiz manzarası karşısında eğilir. Göle kafa tutmaz, bilir ki koca göl, kendisi gibi esip gürleyen nice yanardağların eseridir. Göle doğru mineralleri sızmakta halen. İşte dağların nazlı kızının suyu bu yüzden biraz acıdır.

 

Nemrut Dağı… Kendileri ne de olsa,  dumanı üstünde, sönmüş bir yanardağ. Bakmayın bu haline. Çağlamış akmış zamanında. Lavlarıyla tıkaçlar oluşturup çukurlarda sular birikince de, küçük bir krater gölü daha oluşturmuş. 100-150 metre derinliğinde, sıcak su kaynaklarından beslendiği için yaz kış ılıca suyu gibi sıcacık. Yükseklerde duran karlara meydan okuyor. Sanki koca dağ içeride bir yerlerde kaynamaya devam ediyor da, zamanı gelince püskürecektir mesajını veriyor. Böbürlense yeridir. Öyle ki nice göçmen kuşların uğrak yeri, Aynalı Sazan balığının ev sahibi olmuştur. Bu mutluluğunu bozan, bilinçsiz avlanmaya kurban gidişidir de insanoğlundan o bile dert yanmaktadır.

 

Tarih yazar ki 1441 yılında en son büyük bir patlama yaşanmış, Nemrut'un yamacı korkunç yarıklarla açılmış, koyu pekmez kıvamında lavlar akmış göl çukuruna doğru. Hızları kesilince de donup kalakalmış. Dağın tepesi çökmüş bir koni biçimini almış, eriyen kar suları birikmiş, yağmurlar da sel suları ile ona eşlik edip bu gölü oluşturmuş.

 

Derler ki bu mağrur dağın ismi, kendisi gibi mağrur bir kraldan gelir. Aynı isimle anılan bir başka dağ da,  Adıyaman İlindedir. Efsaneleri dolaşır durur:

 

Rivayete göre, Nemrut adlı bir kral yaşarmış bu diyarlarda. Zalimliğinden cümle yaratığın tir tir titrediği bu kral Tanrıya inanmazmış. Herkesin kendisine tapmasını istermiş de, bunun için tapınakları heykellerle doldurmuş.

İslami inanışa göre İbrahim Peygamber insanlığı Tanrının yoluna davet edip inandırmaya başlayınca, bu durum Nemrut'un hoşuna gitmemiş. Ateş püskürmüş sinirinden. İbrahim'den kurtulmak için onu ateşe attırmış. Tanrı'nın emriyle ateş serin bir suya, içindeki odunlar da balıklara dönüşmüş.

 

Nemrut ile ilgili daha birçok efsane var. Bu efsanelerin çoğundan belleklerde kalan, Nemrut'un öfkesi olmalı ki, bu "Nemrut gibi" deyimi sert ve öfke dolu insanlara yakıştırılmıştır. Bu yakıştırma, belki de önceleri esip gürleyen, şimdi sönük ve sinmiş görünen dağın da öfkesini çağrıştırıyor ne dersiniz?  Bir şey daha: Dağın ve kralın heybetini harmanlayınca kim bilir duymadığımız bilmediğimiz daha nice hikâyelere konu olmuştur Nemrut…

 

Bir zamanlar dev gibi olan heykellerin şimdi yıkıntıları duruyor. Bu halleriyle sessiz sedasız bekçiler gibiler adeta. Hırstan, ihtişamdan geriye kalan sadece bu kadar. Ha bir de, bölge, Unesco'nun dünya kültür mirasında yer almakta.

 

Ah bu ego.  Hele bir de hırsın dozu ayarlanmamışsa. Efsanelerde bile insanoğlunun öfkesinden, önemli olma hırsından bahsediliyor. İnsan önemli olmayı öylesine İhtirasla ister ki, sadece kazanacaklarına odaklanır, kaybedeceklerini düşünmeden. Savaşların temel sebebi, sapkınlıkların kökeni bu hırstan beslenir. Oysa önemli olmaktan öte bir şey vardır: İnsan olmak.

Yazarın Diğer Yazıları