BAYRAM O BAYRAM OLA
Dr. Mine Kılavuz Ongün
Senelerden beri hasret kaldığımız bir dost sese kavuşan kulaklarımız ve mesut bir ağzın geniş tebessümle gerilmesi… Yeşil bir vadide gizlenmiş, minareli, küçük beyaz bir şehir; maviliği iç bayıltan bir gökyüzü..Ruhumuzu çocuk tazeliğine kavuşturan işte bu hal, bir bayram coşkusudur.Bu coşkuyu ortaya çıkaran hayallerimizde neler vardır neler…
Sabah erken kalkılacağını söyleyen ev ahalisi Bayram Sabahı için planları çoktan yapmıştır.Günler öncesinden ev en ince ayrıntısına kadar temizlenmiş,yemekler hazır edilmiş,tatlılar yapılmıştır.Bayram alışverişi yapılarak küçüklerin gönlü hoş edilmiş, Dünyadan göçenler de unutulmamış bayram arefesinde mezar ziyaretleri yapılarak ilk onlarla bayramşaşılmıştır.
Evin küçük çocukları heyecanla bayram günü giyecekleri kıyafet ve ayakkabıları düşünürlerken bir yandan da önceden yapılmış ama henüz şerbeti verilmemiş tatlıları hayal etmektedirler. Ellerini öptükleri büyükler bu bayram da onları sevindirecekler midir? Komşu teyzelerin hangisi fındık hangisi şeker verecektir onlara? Tertemiz beyaz mendillere sarılı sürprizler nelerdir? Verilen fındıklarla oynanacak oyunun galibi, varlığına varlık katacak, daha çok fındık sahibi olacaktır. Güç ondadır artık.Öte yanda ”Tek gelsin ,dımbıl alım” diyen umut dolu bir yakarış…Bayram çocukları ne çok mutlu etmiştir .Onların bu sevinç dolu nidaları o beyaz mutlu şehirdeki tek katlı evlere dolmakta,bayram sevincini artırmaktadır.
Sabah erkenden babalar bayram namazına gidecek; hanımlar onları yolcu ettikten sonra eve son rütuşları yapacak, güzel bir kahvaltı hazırlayacaklardır.Bayramlık elbiseler giyilmiş,bayramlaşma için beklenmektedir.
Ve işte aile bir araya toplanmış,bayramlaşma vakti gelmiştir. Bu nedenle hayallerimizdeki o yeşil vadideki küçük beyaz şehir mutluluğa bürünmüştür. Bir arada olmanın ,kırgınlıkları unutmanın hafifliği ve huzuruyla daha bir güzelleşmekte,bayrama hakkını vererek sarılmaktadır.
Biraz sonra mahallenin çocukları akın akın bayramlaşmaya gelirler.Onların bayramlıkları da önceden hazır edilmişse de ,yakın akraba veya komşu çocuklarına özel bazı hazırlıklar da yapılmıştır.
Bayram sabahı orucu bayram tatlısı ile açmak sevaptır” der bir büyüğün sesi. Hayalimizin o kısmı bile dudaklarda bir tebessüm oluşturmak için yeterlidir.Hemen bu sesi dinler, bir dilim tatlımızı ağzımıza atıveririz.Evet orucumuzu ağız tadıyla açtık dercesine.
Ziyaretler çocuklarla başlar, toplanarak tüm komşuları ziyaret eden erkeklerle devam eder.Daha sonra bu ziyaretlere hanımlar da katılacaklardır. Bayram kısıtlı bir süre devam edeceği için, kimi zaman iade ziyaretleri aynı gün içinde yapılır ki, bu durum da, ulaşımın zorlaştığı ve görüşmelerin azaldığı günümüzde, dudağımızdaki bir tebessüm sebebi olur.
Şehir dışından gelen eş, dost ve akrabalar bayramın lezzetini doya doya yaşarlarken,ev halkının tatlı yorgunluğu da ilerde güzel anılara dönüşür.
Bu gülümseten, mutlu eden hayal şehirdeki insanlar sürekli değişirler. Ömrünü tamamlayanlar göçtükçe ,yetişen diğerleri aynı lezzeti sürdürmeye çalışırlar. Bu hayalden uyanınca mutsuz olmak da mümkün, kendi zamanımızın mavi gökyüzü altındaki güzel şehirde bu hayali gerçekleştirmek de…Tam bu noktada hayatla barışık olma maharetimiz devreye giriverir.”Nerede o eski bayramlar” serzenişleri kimseyi mutlu etmez.Bunu söylemek yerine, eski bayramları ve mutlu,beyaz ,küçük şehirdeki güzel insanları hatırlamak; onların mutluluk formüllerini günümüze uyarlamak zor olmasa gerektir.
Evet bayramı “o bayramlar” gibi yaşayabilmek zor değil.”O eski bayramlar” dediğimiz zamanların kısıtlı imkanlarını düşünürsek, mutlu olabilmek,bayramlardan lezzet alabilmek ,şimdinin geniş imkanları ile günümüzde de mümkün…Aynı kişilerle olmasa da,birebir aynı şeyler yaşanmasa da,geleceğe bırakılacak birer anı,çocuklarımıza miras, damağımızda kalacak lezzetlerdir her biri.Yeter ki bayram günü nerede olursak olalım,dostça selamlaşmayı ihmal etmeyelim.Çalan zilleri duymazdan gelmeyip gelen çocukların ,sahur davulcusunun bayram sevincini paylaşalım. Sevincin hakkını en iyi şekilde veren çocukları sevindirelim.Yardıma ihtiyacı olanları unutmayalım.Ulaşımın elverdiğince ziyaretlerimizi yapalım,o mutlu şehirdeki gibi evlerimizi,sofralarımızı gelenlere açalım.
Bayramı o bayramlar gibi yaşamak zor değil.İster tatilde ,ister iş yerinde,ister sevdiklerimizin yanında olalım,ağzımızın tadını bozmayalım.Bu güzel mısralar da duamız olsun:
“Can bula cananını, bayram o bayram ola
Kul bula sultanını, bayram o bayram ola
Hüzn-ü keder def ola, dilde hicap ref ola
Cümle günah afola, bayram o bayram ola..”