Aynen
Dr. Mine Kılavuz Ongün
Günlük hayatımızı kolaylaştıran şeyler vardır ve bunları kullanmamız gayet doğaldır. Şu bir gerçek ki, dil de bu kolaya kaçmalardan ,pratik çözümlerden nasibini almıştır.Sosyal ilişkilerin daha çok internet ortamına hapsedilmesiyle ,yüzyüze konuşmalar sadece mecburiyetlerle sınırlanmış , sözcükler ,cümleler kısalırken ortaya bazı ucube söylemler de çıkmış tabi. İşte "aynen" de onlardan biri:
- Spor yapmayı seviyorum
- Aynen.
- Bu işin biteceğine inanmıyorum
- Aynen yaaa.
- En çok beyazı seviyorum
- Aynen.
Aynen aynen aynen…..
Nedir "aynen"? Kopyalayıp yapıştırma yapan bir geçiştirme sözcüğü mü, yoksa " sana katılıyorum,tamamen aynı fikirdeyim" mi? Yani üzerine söyleyecek hiç mi sözün yok? Düşünelim,söylediğimiz her şeye veya sorularımıza hep aynı cevabı almayı hangimiz ister? Ya da onca cümle kurup konuştuğumuz bir konuda karşılık olarak sadece bir "aynen" duymayı ?
Bu koşulsuz kabulleniş, bazen karşıdakinin bizi dikkatle dinlemediğini,hatta bir an önce lafımızın bitmesini beklediğini de göstermez mi? Ya da "sen sus ,ben devam edeyim" veya "artık bunları dinlemek istemiyorum"… Yani kullanımı anlamsız olduğu halde, birçok şey ifade eder bu ucube söz. Aslında "detaylı konuşmak istemiyorum çünkü kelime hazinem dar" demek isteniyordur . Bir de bakarız ki, Sayın "aynen",konuşmayı ansızın noktalamış ve bir onay merkeziymiş gibi kurulmuştur köşesine.Zihnimizde yer kaplamaktadır. Sohbetin tadını kaçırarak,ileriye taşımamakta, bununla kalmayıp dili de yozlaştırmaktadır.Bu macerada tabi ki "aynen" yalnız değildir. "Kesinlikle", "sıkıntı yok", "atıyorum" "bakıldığında" "okey" gibi sözlerle beraber,dili dar bir alana sıkıştırmakta, dilde yıpranmalara ve bozulmalara sebep olmaktalar. Sonunda, konuşma dilimize yerleşen birçok söylem gibi aynen de modasını yaşatıp sevimsizleşene kadar kullanılmakta.Öyle bir sevimsizlik ki,doğru yerinde ve zamanında kullanıldığı zaman bile ,artık etkisini yitirip itici gelmekte.
Oysa hiçbir şeyin aynı olmadığı ,birbirine benzemediği , sürekli bizi şaşırtan, türlü seçenekler sunan bu hayata haksızlık yapıyoruz,beynimize de.İnsan beyni tembelliği sever,sürekli aynı şeyleri yapmaktan,aynı kelimeleri tekrarlamaktan hoşlanır ve gittikçe de tembelleşir.Biliniyor ki,unutkanlıkların başlaması ve bunun kalıcı bir hastalık haline gelme sebeplerinden biri de bu tembelliğe alışmaktır.O halde korkmayalım, beyni biraz zorlamanın hiçbir zararı olmaz.
Öte yandan "aynen "yapmak veya söylemek yerine,tekrara düşmeden ,farklılıkları ortaya çıkarmak daha değerli değil midir? Peki ne yapalım? Bırakalım karşıdaki lafını tamamlasın, o konuda varsa fikirlerimizi kendi sözcüklerimizle ifade edelim.