Burhan İçgüleç

Sosyal Medyadaki Ölçülerimiz…

Burhan İçgüleç

Pandemi süreciyle birlikte interneti kullanım oranlarında ve dijital iletişim aletlerinin satışları konusunda artışlar yaşandığı hepinizin malumudur.

Daha önceki yazımızda sanal âlemin insanlar üzerindeki etkilerini konuşmuştuk. Haklı olarak şöyle bir soru da ortaya çıkmış oldu. Peki, sanal âlemle irtibatımız olmayacak mı? Olacaksa hangi ölçüler çerçevesinde olmalıdır?

Sosyal medya alanlarını kullanmamız konusunda bir engelin olduğunu düşünmemekle beraber;

Sosyal medyaya ne kadar vakit ayıracağız?

Hesaplarda ne tür paylaşımlar yapabiliriz?

Bilinçli sosyal medya kullanımı ne demektir?

gibi soruların altını doldurmamız gerektiği kanaatindeyim.  

Önce şuna karar vermemiz gerekiyor; Bizler sosyal medyanın efendisi mi olacağız yoksa olup bitenlere takip eden pasif neferleri mi olacağız?

Şunu bilelim ki her insan bir değerdir. O zaman insanın etrafını çevreleyen etmenler, insana değer katmalıdır. Çevreyle olan ilişkilerimiz yaşam kalitemizi düşürüyorsa burada bir kez durup düşünmek gerekir.

Her insan, önceliğini doğru belirlemelidir. Kendisi için fiziki ve ruhi dünyasını anlamlı kılacak temel taşlarını belirlemelidir. Temel taşlardan arta kalan zamanda ise diğer aktiviteleri gerçekleştirebilir.

Her genç için bu öncelikler değişmekle beraber genel anlamda bir gencin; inancı, sağlığı, ailesi, zamanı, eğitimi, arkadaşları gibi vazgeçilmez gerçekleri vardır. Bu sebeple gençler de hayatlarını kurgulamanın yanında günlük zaman dilimlerini en doğru şekilde planlamalıdır. Bunu yaparken yukarıda birincil öneme sahip olguları dikkate almalıdırlar. Bunun haricindeki ikincil derecede öneme sahip diyebileceğimiz gezinti, sinema, kafe, oyun, spor, sosyal hesaplara takılma,  müzik dinleme gibi etkinlikleri de takip etmelidir. Gençler için kritik nokta ise ikincil pozisyondaki aktivitelerini ilk sıradaki vazgeçilmezlerine değişmemeleridir.  Böyle durumlarda hayatımızın ahengi bozulmakla beraber yaşam kalitemiz de düşmüş olur.

Şimdi ne demek istediğimizi somutlaştıralım.

15-24 yaş aralığındaki gençlerin, sosyal medyayı günlük olarak kullanma süresi ortalama beş saat civarındadır. Günün on saatini sanal âleme harcayan gençlerimizin olduğunu da unutmayalım. Sosyal medyaya gereğinden fazla zaman ayırdığımızda ailemizle birlikte zaman geçirme süremiz azalacaktır. Sosyal medyaya fazla zaman ayırmamız sadece aile, sağlık, zaman kullanımı gibi alanlara zarar vermekle kalmayıp eğitim alanındaki başarımızı da düşürecektir. Arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz sanal âleme kaydıkça gerçek hayatta yalnız kaldığımızı ve sağlıklı ilişkiler yürütemeyeceğimizi biliyoruz. Sanal alanlar, gençlerin günlük planlamaları içerisinde belirli ve sınırlı saatlerde yer edinmelidir.

Sosyal medyaya ayrılan zamanın fazlalığı ve aralığı uyku düzenimizi de bozuyor. Gece geç saatlerde uyuyup gündüzün de erken uyanamayan gençler de ayrıca bir gerçeğimizdir. İnsanlar, ihtiyacı olan nitelikli uykuyu alamadığında günlük işlerine odaklanamıyor. Bununla beraber sürekli yorgun olma hali, ruh ve beden sağlığını olumsuz şekilde etkilemektedir.

Şimdi de sosyal medyada yer alma biçimimizi açmaya çalışalım. Sürekli bir paylaşım yapma ihtiyacı duyuyoruz. Paylaşımlarımızı yaparken samimiyetimizi ve sadeliğimizi yansıtabilmeliyiz. Bazen bakıyoruz ki gerçek hayatta kedi gibi olanlarımız sanal hesapta aslan kesiliyor. Her iki durumu da tasvip etmemekle beraber her birimiz sanal âleminde, gerçek âleminde bey efendisi ya da hanım efendisi olabilmeliyiz.

Gençler sosyal medyanın edilgen takipçisi olmak yerine üretecekleri içerik ve tasarımlarla sosyal medyanın etken kullanıcıları olmalıdırlar. Üretilecek içerik ve tasarımlar, gençlerin sorunlarına çözüm üretmeli ve yaralarına derman olmalıdır. İçerikler, gençlerin sosyal duyarlılıklarını arttırmalı, beceri ve yeteneklerine yön vermeli, kişisel gelişimlerine katkı sunabilmelidir.

Paylaşımlarımız, takipçilerimiz arasında gerilime, kıskançlığa, istenmeyen özentiye, komplekse girmeye, boyundan büyük işlere kalkışmaya neden oluyorsa bu tür paylaşımlardan uzak durmalıyız.

Paylaşımlarımız, aynı zamanda değer içerikli olmalıdır. Gençleri; iyiliğe, yardımlaşmaya, fedakârlığa, kitap okumaya, dostluğa, merhamete sevk edebilecek içerikler üretmeliyiz.

Gençler, her alanda olduğu gibi sosyal alanda da güzel işler başaracağınızı biliyorum. Kalın sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları