Burhan İçgüleç

Ramazan Ayında Gençler

Burhan İçgüleç

Birkaç genç, Ramazan ayında yaşlı birinin kuytu bir köşede gizliden yemek yediğini görürler.

Alay ederek,

“Hayırdır oruçlu değil misin Dede?”

Yaşlı adam:

“Tabii ki oruçluyum sadece su içip yemek yiyorum.”

Gençler gülerek “Gerçekten mi” derler.

Yaşlı adam:  “Gerçekten tabi, yalan söylemiyorum, kimseye kötü gözle bakmıyorum, kimseyle alay etmiyorum, israf etmiyorum, kimseye hakaret etmiyorum, kimsenin gizlisinin saklısının ardına düşmüyorum, gıybet etmiyorum, kimsenin malına göz dikmiyorum. Bir hastalıktan dolayı mideme oruç tutturamıyorum o kadar.”

Yaşlı adam gençlere dönerek:

“Peki, siz oruçlu musunuz?”

Gençler utanarak başlarını önlerine eğip:

“Hayır, oruçlu değiliz sadece yemek yemiyoruz”  diye içinde hikmeti barındıran bir kısa yaşanmışlık anlatılır.

Her yıl olduğu gibi bu yılda evlerimize bereket katan Ramazan ayı ile buluşmak nasip oldu. Pandemi sürecinin etkisiyle Ramazan ayı içerisinde ailece misafir alamasak da ve misafirliğe gidemesek de iç muhasebemizi yapmanın, ibadetlerimizi arttırmanın fırsatını yakalamış bulunuyoruz.

İslam inancının şuurunu ve derinliğini iliklerimize kadar hissetmediğimiz takdirde bazen Ramazan ayı ya da İbadet bilinci rutin alışkanlıklardan öteye geçmeyen bir ruh haliyle algılanmalara sebep olabiliyor.

Evet, gelin gençler bu Ramazan ayında oruçları neden tuttuğumuzu ve ibadetlerimizi neden yapmamız gerektiğini sorgulayalım.  Toplumsal bir hastalık olan “mış” gibi yapmak deyimini tekrar gözden geçireceğimiz bir atmosferin içerisindeyiz. Oruçlarımızı neden tutuyoruz?

Allah (c.c.) emrettiği için,

İçimden geldiği için,

Tutmak için tutuyorum,

Diyetime katkı sunduğu için,

Topluma ayak uydurmak için,

“Vay oruç tutmuyor!” demesinler için,

Arkadaşlar tutuyor ben de ayak uydurayım gibi daha nice verilecek cevapları çoğaltabiliriz.

Gençler şunu çok iyi idrak etmeliyiz ki İslam inancı; samimiyeti, içtenliği ve dürüst davranmayı en ön sıraya koyar.  Peygamberimiz (s.a.v.) “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır”  buyuruyor. Demek ki gençler yaptığımız işe inanacağız. Ramazan ayındaki oruçların Rabbimizin bizlere emir olarak bildirdiğini tekrar hatırlamalı ve İslam inancının 5 temel esasından biri olduğunu içselleştirmeliyiz.

Bu ayın diğer ayların sultanı olduğunu ve Müslüman bir genç için de kendi dünyasına yolculuk yapmak, günahlardan arınmak ve ibadetler ile Rabbine yaklaşma ayı olduğunu fark etmeli şuur olarak da içselleştirmeliyiz.

Gençler olarak günlük hayatta birçok şeyle karşılaşıyoruz.  Bazen sevmediğimiz bir durumla karşılaştığımızda öfkeleniyoruz.  Bu konuda Peygamberimizin sözüne kulak verelim. “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” Orucumuzun kabul olduğunu bilmek istiyorsak öfkemizi kontrol edebilmeliyiz. 

Bizler Ramazan ayında daha sakin olmamız gerekirken orucu açlık olarak algıladığımızda daha gergin olabiliyoruz. Özellikle iftar saatine doğru trafikte ufak bir hata yaptığımızda ya da birisi hata yaptığında “Sen misin bunu yapan!” deyip bütün öfkemizi kusmaya başlıyoruz. Oysaki içimizdeki öfke patlamalarına inat büyük önderimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sözünü dikkate alarak affetmekten yana, kusurları bağışlamaya dönük bir tavır takınmalıyız. Rekabet duygularının yerini karşılıklı anlayış ve beraberce paylaşım üzerine kurabilmeliyiz. Şehir kültürü de böyle oluşur zaten.

İşte bizlere peygamberimizden bir uyarı daha “Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse,  Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.” Anlayacağınız doğruluktan şaşmışsak tuttuğumuz orucun da bir ehemmiyeti kalmıyor. Buna binaen bütün aylar boyunca dürüstlüğü elden bırakmamalıyız fakat oruç tuttuğumuz Ramazan ayında dürüstlüğü elden hiç bırakmayacağız.

“Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!”   diyor yine Peygamberimiz. Orucun gözle görülür ve gözle görülmeyen birçok faydası var. Oruç sağlığımızı koruyor ve vücut direncimizi de arttırıyor. Bu da ramazan ayının bereketi olsa gerek.

Ve son olarak Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) nezdinde en ideal gencin nerede durduğuna baktığımızda;  “Neşeyi Rabbine ibadette arayan gençler” olarak tanımlıyor.  Gençlik yıllarını peygamberimizin model gösterdiği ideal gençlik algısıyla değerlendirebilen insanlardan olmamız dileğiyle Hayırlı Ramazanlar…

 

Yazarın Diğer Yazıları