Azmi İlvan

Vandaki Torpağ Evimiz...

Azmi İlvan

Her ne kadar Vali konağı mehlesinde otursak da evimiz 1’5 katlı torpağ evdi. Caddeden (bakın cadde diyem) Eve girerken 10 basamaklı merdivenler vardı. 10 basamak dediğime bakmayın bahçe tarafından zeminle aynı seviyedeydi. Bahçe kapısından çıkarken kocaman dut ağacı karşılardı. Bu mor dut ağacı Mahlemizin güzüde sakinlerine (ezelere, Bibilere ) hem gölgelik hem de meyve sepeti görevi yapardı.

10 basamaktan çıkınca sokak kapısında evin salonuna girerdik. Sokak kapısıyla bahçe kapısı birbirine bakar, sen mi güzelsin ben mi güzelim derdi. Bana sorarsanız Bahçe kapısı üç tık daha öndeydi. Çünkü genel de eve bahçe kapısından girer çıkardım. Bahçe kapısı deyip geçmeyin ele bi kapıdıyki kapı anahtarı tam 20cm idi, taşıyamaz daşların arasına saklardık, ha bide Kilit ters açılır kapanırdı.

Toprak evlerin özelliği kışın sıcak yazın serin olurdu, duvarları nerdeyse 50cm kalınlığındaydı. Evimiz 3 oda bir mutfak ve giriş salon olmak üzere dizayn edilmiş, Salon olan odaya bayramdaan bayrama girilirdi,bir oda çocuklara bir oda da evin reisiyle hanımına, mutfak kocaman bir oda gibiydi. Şöminesi olan, sonradan içine  kuzine soba  konulan bir mutfaktı. Damında 40X40 cm ebadında bir penceresi vardı, yazın yemek piştiğinde kokuyu çeksin diye.  Van evlerinde geçmişten gelen bir kültür olduğundan, Tuvalet’i  (Wc)  evin dışına bahçeye  inşa ederlerdi, sonradan eve dahil edildi. Gece tuvalate gitmek koruma ordusu eşliğinde olurdu.Aklınıza banyo takılmıştır, onu daaktarayım. Banyo iki taneydi, bakarmısınız tango’luğa bir yetmemiş hemi de iki tane. Biri şimdiki deyişle ebeveyin, diğeri genel. Toprak ev deyip geçmeyin şimdi ki rezidanslara on basar.

Girişin altı bodrum idi iki odalı, birine fazlalıkları diğerine odun ve kömür konulurdu. Gece bodruma inmeye korkardık. Yok yatır var yok şehit yatıyor masalları anlatılırdı. Gündüz neyse de gece hakikaten tırsardık.

Evin tavanları sıra sıra dizilmiş mertekler  ve üzerine kamışlar,  saman ve toprak harcıyla üstü kapatılmış . Damlarda loğ dediğimiz taş silindir olurdu, hemen hemen Van’ın toprak evlerinin çoğunda vardı. Çok ağır olduğundan, toprağı sıkıştırmak için iki senede bir dama tadilat yapılırdı. Tadilat derken saman ve toprak harcı yeniden atılır biraz kuruyuncada loğ ile sıkıştırılırdı. Kışın damdan çok çekerdik kar süpürme işi, Mecrefe ve sekavül en sevmediğim iki avadanlıkdı. Yazın ise havaların ısınmasıyla tavandaki  Akrep yavruları gece yastığımıza düşer burun buruna gelirdik. Küçükler neyse de büyükler biraz asabiydi şakaya gelir yanları yoktu.

Bazen duvarda gezer bazen sedirlerin altında, sanırım serin yer ararlardı. Yani ev sakinlerindendiler. Evin Caddeye bakan odasında ki pencere oyun alanımızdı çok geniş olduğundan dışarıyla bağlantımız kopmasın diye orada oynardık. Sanırım çukların en sevdiği oyun Yastık kavgaları, bu kavgalar olduğunda pencereden caddenin ortasına uçan yastıkları sokaktan geçenler  toplar getirirlerdi. İnat ya sen attın sen getir muhabbeti. Evlerin bazı aksesuarları da vardı, bunlar yağmur olukları (Şoratan) ve kapı altındaki eşikler(Şıpana)

Şoratan çok önemliydi, hatta Van’ın renkli simalarından (toprağı bol olsun)  Soratan Salih ismini almış  değerli  bir Vandaşımız vardı.

Van evleri tıpkı Safranbolu evleri gibi kendine münhasır evlerdi. Günümüz de pek kalmasa da Van kalesinin eteğine örnek Van evler  yapılmış. O evlere girince çocukluğum da yaşadıklarım anılar canlandı. Ne güzel günlerdi değil mi canlar.

Vali konağı Mahallesin de hemen hemen tüm evler toprak evlerdi. Kimi iki katlı kimi tek katlı idi, bizimki de 1’5 katlı. Hatta bir tanesi  vardı çok deişik, Üçgen şeklinde tek odalıydı Bekko’nun eviydi. Sirtliler (eğiler) mahlesinin girişinde Hüsrevpaşa İlk okulunun bahçesinin bitişiğindeydi. Ya canlar, işte bizim evimiz ve Mahlemiz böyleydi. Hatta Van’ın önemli isimleri bizim mahelledeydi, Vali, Milli Eğitim müdürü, Ordu komutanı, üst düzey Bürokratlar ve Hocaların hocası gençliğin efsane ismi Münevver ablamız.

Bu değerli canlarımıza Allahtan rahmetler dilerken, siz değerli canlar esen kalın Sağlıcakla kalın ama hep mutlu kalın.

Aze...

Yazarın Diğer Yazıları