Azmi İlvan

Van’da 8 gün

Azmi İlvan

Değerli dostlar''Sevginin Melekleri''  gurubu olarak Öğrencilere hediye kampanyası için Van ve ilçelerine, köylerine ve mezralarına gittik.

Vanlı olup Türkiye'nin farklı illerinde yaşayan hemşehrilerimizin desteğiyle Muhteşem bir kampanyaya imza attık. Yaklaşık 800 öğrencimizi tepeden tırnağa giydirdik. Kampanyamıza hediye gönderen tüm Hayırseverlere yürekten teşekkür ederiz.

1980 yılında ayrılmış olduğum canım Memleketime özlem duyduğumdan, her vesile ile Van'a gitmeyi huy edindim. Ama bu sefer çok farklı duygularla İstanbul'a döndüm.

Mağdur Öğrencilere ulaşmaktı hedefimiz ki sanırım ulaştık, yeterli mi? Tabi ki değil.

Malumunuz bazı nedenlerden dolayı Van göç alan bir kent konumun da. Yerinden yurdundan edilmiş bu vatandaşlarımız çok zor şartlarda hayata tutunmaya çalışıyorlar. Çok zordur doğup büyüdüğün Topraklardan ayrı düşmek. Hele ki çocuklar daha hayatın anlamını bilmeden bu Kaosun içine düşmüşler. Kent yaşamına alışmak zordur, insanı yutar, tüketir. Ekonomik şartları çok kötü, İş yok aş yok.

Bunu çocukların giyiminden anlayabiliriz. Üstte yok baş ta yok. Ayaklarında eski yırtık ayakkabılar ki bazı çocuklar Çorap bile bulamıyorlar. Bizzat şahit oldum. Dünya güzeli bir kız çocuğu yaşı 6 veya 7. Sana hediye getirdim dediğim de ilk sözü örtmenim Çorap var mı dedi. Var dedim inanın o an sanki dünyaları verseniz bu kadar sevinmezdi. Hemen ayağındaki eski ayakkabıyı çıkardı çorapları yoktu. Ayağının rengi mora çalıyordu. Hemen bir çift çorabı açıp titreyen elleriyle giymeye çalıştı. Bende kelimeler bitmişti bir şey söyleyemiyordum boğazımda bir yumruk vardı. Zar zor, güzel kızım bak ayakkabı da getirdim sana diyebildim. Ama onun umurunda bile değildi Çoraplarına bakıyor, ayak parmaklarını oynatıyordu. Ekip arkadaşlarımız hepsi bir çocuğa hediyelerini verip giydirmeye koyulmuştu, ama ben hiç birini görmüyor o odada ben ve o çocuk varmışız gibi hissediyordum. Sonradan konuşmaları fark ettim, bir boşluktaydım.

Bir başka mezradayız ve çocuklar etrafımızı sardılar, isimlerini önceden tespit ettiğimizden isim isim seslenip çocuklara hediye torbalarını veriyoruz. Bir ara bir çocuk ki o da küçücük erkek. Elinde torbası sırasında oturmuş öylece bakıyor. Gel montunu giydireyim dedim, çekingen ve ürkek bakışlarla gözlerini kaçırıyordu benden. Torbasından montunu çıkardım ve üstündeki montu çıkar bunu giy dedim, ama o incecik montuna sıkı sıkı sarılmış bırakmıyordu. Sıranın üstüne bırak yavrum bak bu yeni ve seni ısıtacak dedim. Çıkardığı montu bırakmıyor Babam dün aldı dedi. Evet, yeniydi ve Babası zor şartlarda çocuğuna bir mont almıştı. O mont o çocuk için her şey demekti. Israr etmedim sonra giyersin dedim.

Ben bunlara şahit oldum, biliyorum ki ekip arkadaşlarımız da yaşamıştır, Çünkü hepsi çocuk ve birer melekti. Saftılar kalplerinde kötülük denen olgu yok. İçlerinde öyle zeki çocuklar vardı ki, sordukları soruları cevaplamak için, isterdim ki Devleti yönetenler cevaplasın.  İnanın mantıklı bir cevap veremezlerdi. Bir kız çocuğu yanıma sokuldu, ben kıyafetini vermediğimizi düşündüm, ismin ne dediğimde benim ismim listede olamaz dedi.

Neden?

Çünkü ben 4. Sınıftan geçen yıl mezun oldum dedi.  Ve ekledi burada ortaokul yok, en yakın okul 40 Km uzakta, Gürpınar da dedi, Gidemiyorum ve okuyamıyorum. Kardeşin var mı dedim. Var 1. Sınıfta o da kız dedi ve ekledi 4. Sınıfa kadar okuyacak…!

Anlatmakla bitmeyecek, zor şartların çocuklarıydı hepsi. Gelecekleri meçhuldü, belki erkek çocuklar bir şans bulup okuyabilecek,  ama kız çocuklarının böyle bir şansı hiç olmayacak…!

Aze…

Yazarın Diğer Yazıları