Azmi İlvan

Van Ferit Melen Havaalanı…

Azmi İlvan

Havalimanı tarihçesine kısaca bir göz atalım;

Havaalanımız 1943 yılında hizmete açılmış ve DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından işletilen sivil kategorideki ilk havaalanlarımızdandır. Bakanlar kurulunun 24.02.1993 tarih ve 93/4138 sayılı kararına göre giriş-çıkış hudut kapısı olmasına karar verilmiştir. Van havaalanının ismi, Bakanlar kurulunun 20.08.2001 tarih ve 2001/2902 sayılı kararına göre Ferit Melen Havaalanı olarak değiştirilmiştir.

*

Sene 1965, İlk defa uçağa bineceğim, korku ve heyecan tarif edilemez. Daha 7 yaşındayım ve Diyarbakır'a uçacağız. Tabi uçaklar şimdi ki gibi değil. Hatırlayanlar bilir çift pervaneli ve pervaneler dışarıda, şimdiki uçaklar gibi pervane tüneli yok. Motor ve ucunda kocaman pervaneler. Hatta dikkatimi çekmişti, uçak yerde bile burnu havaya doğru bakıyor, sanki hemen uçacakmış gibi.

Plastik oyuncaktan uçaklar vardı tıpkı onlar gibi, birisi tutacak kuyruğundan uçuracak gibi duruyordu. Uçağa doğru yürüyoruz, uzaktan küçük görünüyordu, ama yaklaştıkça gözümde nasıl büyüyor, işte korku o zaman devreye girdi.

Plastik uçakla oynarken Vuuuuv diye uçuruyorduk hatta taklalar bile attırıyorduk plaştik uçağımıza.  Ama uçağa yaklaştıkça olay hiç te öyle değilmiş. Uçağa arka kapıdan girdik ki o zaman kuyruğun altındaydı yolcu merdivenleri. Çıktık ve iki sıra ve ikişerli koltuklar var. Şimdikiler gibi iki sıra üçerli koltuk değil daha genişti. Sanırım 30 sıra koltuk var yani 60 kişilik yolcu kapasiteli. Kanadın hizasına gelen koltuklardayız. Rahmetli Babam korkmayayım diye beni iç tarafta oturtmak istedi ama ben cam kenarına geçmek istedim, sanki minibüsteymiş gideceğiz gibi sandım. Küçük ve oval pencerelerden dışarıya bakıyorum insanlar el sallıyor. Kanat görüntüyü biraz kapasa da pervaneyi rahatlıkla görüyorum.

Uçak motorlarını çalıştırınca aman tanrım, içeride kimse kimseyi duyamaz oldu. Babam bişeyler söylüyor ama sadece dudakları kıpırdıyor, hem gürültü hem korku kulakları sağır etti sandım. Oval pencereden dışarıya bakıyorum pervaneler yavaş yavaş dönmeye başladı, daha sonra o kadar hızlı dönmeye başladı ki pervane sadece silik görünen bir bisiklet tekeri gibi görünümü aldı.

Ve uçak yavaş yavaş hareket etti, yönünü değiştirip pist başına kadar geldi tekrar döndü ve sanki birden ok gibi öne fırladı. İşte o zaman ağzımdan ilk defa küfürle karışık Vılevılevıleee kelimeleri çıktı. Gürültü o kadar çoktu ki kendi sesimi bile zor duyuyordum. Bir müddet sonra sanki altımızdan biri bizi yukarıya ittiriyor gibi hissettim. Nutkum tutulmuş pencereden dışarıya bakamıyorum bile. Bir müddet sonra uçak düzeldi burnuyla kıçı aynı hizaya geldi, O beni biraz rahatlattı. Yoksa hep rampa çıkıcağız zannediyordum. Cesaretimi toplayıp pencereden yani o küçük ve oval pencereden dışarıya bakayım dedim. Erriiiii göklere çıkmışız dedim içimden. Tarlalar geometrik şekiller gibi her türlüsü var. Bir ara yutkunurken kulaklarımın açıldığını hissettim konuşmaları duyuyordum, babam bana bakıp gülümseyerek korkmuyorsun değil mi dedi. Tabi serde erkek çocuğu olmak var hayır dedim ama bir de bana sorun.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum hostes gelip kemerlerimizi açtı ve elinde beyaz yastıklar ve plastik tepsiler vardı, herkesin kucağına bir yastık üstüne tepsi koyup gitti. Tamam, yastığı anladık yatarsak başımızın altına koyacaz da tepsi ne oluyor onu kafamda çözerken hostes elinde meyve suyu ve püskevit ile geldi ve tepsilere koydu "dökmeyin lütfen" deyip diğer yolculara servis yaptı. Vılekorkudan altıma edeceğim, "Abla Teyze Hala Eze" ne derseniz deyin bana yememi tembihleyip gitti taa uçağın önündeki esrarengiz perdenin arkasına.  Hala merak ederim o perdenin arkasında ne var..!

Uçağa alışmıştım ki, birden uçak şiddetli titremeye başladı, babam sakince dönüp korkma hava boşluğu var geçer, ama geçmiyordu babama bakıyorum durmadan tepkilerini anlamaya çalışıyordum. Babam hafifçe eğilip korkma oğlum Bitlis'in üstündeyiz dedi. Tamam, da Bitlis'in üstü niye titriyor? Bu soruların cevabını almam lazım, sordum babama, babam da gülerek oğlum Bitlis yolları engebelidir ondan dedi ama gülmesi devam etti.

İşte dostlar uçakla ilk tanışmam böyleydi. Havaalanı o zaman tek binaydı ve yolculardan başka kimse alınmaz, yolcu edenler dışarıdan el sallardı. Uçak hareket ederken arkasını döndüğünde pervanelerin rüzgârından uçuşan şapkalar ve etekler hatta yere düşenler olurdu. Şimdi ise Ferit Melen Havaalanı Kapasitesi yetmiyor yolcu sayısı artınca havaalanı ihtiyaca cevap vermekte zorlanıyor, bagaj teslimi bilet onayı yetersiz, yolcuların bekleme salonu yetersiz ve boğucu. Anlayacağınızı Van'a yakışmıyor.

Yani; yer hizmetleri cevap vermekte zorlanıyor. Umarım bu konuda bir şeyler yapılır.

Van'a veya Van'dan yolculuk edenlere hayırlı uçuşlar dilerim. Esen kalın, sağlıcakla kalın. Aze…

Yazarın Diğer Yazıları