Azmi İlvan

Huzur...!

Azmi İlvan

Ne kadar güzel bir kelimedir, söylerken bile içimize bir rahatlık veriyor. Veriyor vermesine de kaç kişi tam anlamıyla  huzur’a erişmiştir?

En sonda söylemem gerekir di ama, konuya giriş yapabilmem için en başta söyleyeyim,  Tatminsizlik duygusu yaşayan her kim ise , ki Zengin Fakir Kadın Erkek farketmez İnsanoğlunun Huzur’a ermesi  yaşam süreci için de zordur.

Huzur denen duygu, Yaşama veda ettiğimiz de tam manasıyla kavuştuğumuz olgumudur?

*

Neye yarar ki?

Diye bir soru da gelimiyor değil aklıma, Ruh bedenden ayrılınca ,ki duyu organlarımız ve sinir sistemimizin beş duyu organı ve bunları kontrol eden Beyin ile yaşamı hissederiz.. Beden olmayınca Ruh hiçbir şeyi hmez mantığıyla bakarsam,bir boşluktan öte bişey değil Ölüm..!

Acısıyla ,Tatlısıyla, Sevinciyle, aşk ile, Dostluğuyla, Düşmanlığıyla, Kin ve Nefret ile, zenginliğiyle, Fakirliğiyle Mutluluk veya Mutsuzluk arasında sıkışınca, Doğa’nın kucağına atmaktır Huzur.

Lakin;

Tatminsizlik duygusu ile  yaşayanlar da,  Huzur denen olguyu ulaşmak imkânsızdır. Çevremiz de yok mu böyle kişiler, Sürüsüne bereket öyle çoklar ki, Yaşayamadıkları Huzur’u başkalarına da Yaşatmazlar.

Sİyasetten tutun, her alanda ve  en küçük topluluk olan Ailemizde de  vardırlar ve içimizdeler..! İnsan ilişkilerinin baş düşmanıdır TATMİNSİZLİK.

*

Kişisel baz da ele alırsak, Huzur’u geçici yaşadığımız anlar  da vardır.  Kimisi, gün batımın da huzur bulurken, kimisi hüznü yaşar. Kimisi bir iki dostuyla iki tek atarken bulur, kimisi tek başına, kimisi de toplar etrafına tüm sevdiklerini öyle yaşar huzuru.

Kimisi bir Tospağa (Vosvos) arabada bulurken huzuru, kimisi en lüx Jeep te bulamaz Mutluluğu..

Veya;

 Kimisi Gecekondu da ailesiyle mutlu huzurluyken, kimisini Villalar Konaklar kesmez.

Kimisi az kazanıp maneviyat da bulurken huzuru, Kimisi kazanma hırsıyla bir türlü yaşayamaz huzurlu.

Burada şu soru da kurcalar beyni mi. Acaba, tatminsizlik ile huzur bulanlar var mı?

En tepe de olma hırsı..!

Benim ben,  benden başkası yok benciliğiyle Huzurlu mu sanır kendini. Belki mutlu olduğunu sanır ama Huzurlu olmadığı kesindir.

Mutlu olma  ve Huzurlu olma duygularını  ayırmamız gerekir.

Huzurlu anların daha çok yaşanması elimiz de değil mi?

*

Ruhumuzu okşayan Müzik eşliğin de, Romantizm’i yaşarken,

Şömine karşısında bir kadeh Şarap fena olmaz dı hani,

Mum ışığın da sevdiceğinle yemek yemek,

Deniz kenarın da yürümek,

Ormanda doğayla iç içe yaşamak,

Gün batımlarını birlikte seyretmek,

Tabiatı dinlemek.

Doğayla içiçe yaşamak,

Bir kedinin başını okşayabilmek.

*

Bunları geçici de olsa yaşamak, Huzur vermez mi?

Ve;

Derken,  rüyadan uyanıp hayatın gerçekleriyle yüzleşmek.  O sessizliğin yok olup, Kaos kargaşa, Trafik çilesi, Siyasi kirlilik, İnsanların birer canavara dönüştüğü anlar. Anlayışsızlığın ve Saygısızlığın dibini yaşamak. Benim ben diyenlere ayak uydurup İnsanlıktan çıkmak. Dedikodu gıybet ve çekiştirmeyle egolarımızı bastıramamak,  İnsani olmayan ortamlara bodozlamasına dalmak ve V.s.

*

Son Tahlil de derim ki,

Mutluluk ile Huzur, birbirine uzak olgular.

Huzurun Doğa da, Mutluluğun Para da pul da olduğu gerçeği  var iken, Rant uğruna Doğaya bu kadar zarar verenlerin olduğu yerde Huzur ne arar Canlar.

Aze...

Yazarın Diğer Yazıları