Emine Aktaş

Yordu bizi eğitim

Emine Aktaş

Eğitim; ne zaman başlar sorusuna birçoğumuz 'Birey doğunca evde başlar. ' yanıtını veririz. Oysa eğitim doğumun çok öncesinden başlar. Eş seçimi ile başlar eğitim. Ebeveynler gergin, stresli, kızgın ise bebek anne karnında bunu en iyi şekilde algılar. Bebekte doğunca huzursuz, sinirli, gergin bir yaşama adım atar. Ebeveynler sakin, huzurlu iseler ve anne karnındaki süreçte ebeveynlerden aldığı ilgi iletişim ile bebek daha huzurlu daha mutlu bir adım atar hayata doğunca. Çünkü bebek anne karnında iken dış dünyadan gelen olumlu olumsuz her tepkiye açıktır.

Eğitimimiz biz doğduktan sonra da hızlı bir şekilde devam eder hayat boyunca. Biraz ilerleyince yaşımız gereği bir şeyleri öğrenmeye o kadar hevesli oluruz ki etrafımızdaki hemen herkesi saçma sapan sorularla bunaltırız. Bilgiye aç olmamız verilen tepkiye göre ya körelir ya yeşerir.

Bir yandan okula başlama heyecanı sarmıştır bizi. Okul nasıl bir yer, öğretmen bizlere neler anlatacak, biz neler öğreneceğiz, acaba kaç arkadaşım olacak gibi düşüncelerle her gece kurduğumuz hayallerle uykuya dalmışken koca bir binanın 40 - 45 kişilik bir sınıfında buluyoruz kendimizi. Bazımızın ağlaması tuhafımıza gidiyor acaba aylardır hayalini kurduğumuz okul kötü bir yer miydi ki ağlayan arkadaşlarımız var?

Yok yok okul gerçekten güzel bir yer baksanıza burada herkesin 'ÖĞRETMENİM' dediği bir abla bizimle çok ilgileniyor. Habire yeni şeyler öğretmeye çalışıyor bize. Zamanla öğreniyoruz ne kadar çok şey öğrenmemiz gerektiğini. Acaba tüm bunlardan mı sorumlu olacağız diye düşünürken haberlerde sık sık sınav sisteminin değiştiğini, yerine başka yöntemlerin geldiğini öğreniyoruz. Ya iyi de bunca yıldır bize öğretilenlere ne olacaktı onlar da mı sistem yüzenden değişecekti? Ya da acaba bu yöntem son olur mu derken yine değiştirildi yöntem. Peki, bu son gelen yöntemin neyi vardı da hemen bir daha değiştirildi çok mu kötüydü yoksa? Bunları düşünmek sanırım hepimizi yormuştu ve artık sadece ne olursa olsun çalışmak zorunda olduğumuzu biliyorduk. Yoksa başka çaresi yoktu sanırım. Çalışmaya çalışıyoruz da iyi de bu gördüklerimizin birçoğunu neden bilmiyorduk? Peki, neden okula gittik? Zamanında çok mu şey öğretilmeye çalışıldı da biz öğrenemedik hepsini? Gittiğimiz süre içinde bize öğretilenler gereksiz miydi yoksa öğretilmesi gerekenden çok daha fazlası mıydı bunlar? Bu süreç içerisinde bile eğitim ile ilgili bir şeyler defalarca değişti. Neye, niçin, nasıl ayak uyduracağımızı bilemedik belki. Adapte olamadık belki bu sürece. Peki ya yapabilenler nasıl yapıyordu? Nasıl oluyor da kazanabiliyorlardı? Bizler hala çalışıyorduk. Kafamızda deli deli sorular ile uğraşırken cevabı bulduğumuza inanıyoruz. Bazı arkadaşlarımız en iyi imkanlarda eğitim öğretim görürken bazımız öğretmen eksiğinden bazımız olumsuz hava koşullardan okula gidememekten bazımız imkan eşitsizliğinden kazanamadı. Aynı sınava eşit olmayan şartlarda eşit eğitim öğretim görmüşçesine eşit yarıştırdıkları için kimimiz kazandı kimimiz bir daha bir daha çalıştı ya da kimimiz sık sık değişen sınav şartlarına uyum sağlayamadığımız için bir daha yarışıyoruz yeni rakiplerle.

Bir daha hazırlanmaya başladık. Bir daha yarışıyoruz velhasıl hayat okulundan mezun olduk!

Yazarın Diğer Yazıları