Ömer Gündüz

Van depremi ne getirdi?

Ömer Gündüz

Malum 2011 yılında ilimizde iki büyük deprem yaşanmıştır. Halkımızın çok büyük sıkıntılarla karşılaştığı o dönemde, kamuoyunda büyük bir doğal afet olarak günlerce gündemimizde yer almış ve  bu felaket için tüm Türkiye seferber olmuş, adeta insanlık adına herkes üzerine düşeni yapmaya çalışmıştır. Ancak insanların günahlardan ve kötülüklerden vazgeçmesi için İlâhî bir ikaz olan depremden ibret alınmalıdır. Sel, deprem, kuraklık, gibi, İlâhî musibetlerin ara sıra zuhur edişi, Allahü Teâlâ'nın sonsuz nimetlerine, lütuf ve ihsanına karşı isyanda olanları ikaz mahiyetindedir. Hiçbir nimet ve felaket sebepsiz değildir. Düşünebilenler için nice hikmetleri vardır. Yüzlerce insanımızın ölümüne ve binlerce insanımızın da evsiz, işsiz, aşsız kalmasına sebep olan bu büyük deprem, ülkemizi ve biz Van halkını derinden yaralamış ve üzüntüye boğmuştur.  
"Ne zaman ki yer müthiş bir sarsıntı ile sarsılır. Ve yeryüzü bütün ağırlıklarını dışarı çıkarır.  İnsan ne oluyor buna? der. O gün yeryüzü, üzerinde herkesin ne iş yaptığını haber verir. Çünkü Rabbin ona konuşmasını emretmiştir." (Zilzal/ 1-5) Bu dünyaya imtihan için gönderildiğimizi ve bir gün mahkeme-i kübrada dünyada yapmış olduğumuz zerre kadar iyiliğin ve zerre kadar kötülüğün hesabının sorulacağı bir hesap gününün olduğunu hiç bir zaman unutmamamız gerekmektedir. "Bir musibet, bin türlü nasihatten evladır" sözünden hareketle başımıza gelenlerden dolayı kendimizi hesaba çekmeli, acaba ben nerede bir hata yaptım sorusunu kendi kendimize sormalı; yapmış olduğumuz tüm hata ve günahlardan dolayı pişmanlık duymalıyız.
Kur'an-ı Kerim'de "Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder." (Şura/ 30) buyuran Mevlamıza kulak verdiğimizde; yaşadığımız bu afetten çıkaracağımız hem zahiri ve hemde manevi dersler çok önem arzedecektir. Bir başka Ayet-i Kerime'de de yine "Bu, kendi ellerinizin (önceden yapıp) gönderdiklerinin karşılığıdır." Allah, kullara asla zulmedici değildir. (Al-i İmran/ 182) buyuran Allah (c.c) biz kullarına zulmetmeyeceğini ancak yaptıklarımızın karşılıksız da kalmayacağına  ve hatada ısrar edenler içinse Yüce Allah (c.c): "Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar."  (Kehf/57) buyurmaktadır.
Elinde silahı olan bir insanın karşısında duran kişiyi tetiği çekirek, öldürmesi sonucunda, yalnızca silahtan çıkan mermi ile öldüğünü iddia etmek ne kadar yanlış ise, asıl olayda tetiğin kim tarafından çekildiği ve fiilin neden gerçekleştiğini sorgulamamız çok daha doğru bir  düşünce olacaktır.  Depremde de sadece fay kırılması sonucu oluşan bir sarsıntı ibaresini kullanıp; olayın zahiri gerekçesini söylemek fakat gerçekte manevi gerekçeyi es geçmek bizleri yanılgıya düşürecektir. Peki ne oluyor da bizler bu sıkıntılara düçar oluyoruz sualine karşılık Peygamberimizin 'de hadislerinde işaret ettiği maddi-manevi bir çok hastalığı tespit edip ortaya koyduğumuzda  şuan geldiğimiz noktayı daha iyi analiz etme şansımız olacaktır. Bunlar:
İnsanlarımız arasında yalan konuşmanın ve aldatmanın yaygınlaşması,
Günahların açıktan işlenmesi,
Dünya hırsının ve para sevgisinin Allah ve Resulü'nün sevgisinin üzerine çıkması,
Zinanın (fuhşiyatın) çoğalması,
Bir  toplulukta ehil olmayan kimselerin idareci olmaları
İdarecilerin zulmü
Alimlerin (ulemanın) hakkı söylemeyip, gizlemesi,
Adam kayırmanın, rüşvetin ve dolandırıcılığın sıradan bir iş haline gelmesi,
Mazlum insanların haksız yere öldürülmesi,
Emri bil maruf nehyi anil münkeri terketmemiz. (İyiliği emredip, kötülüklerden sakındırmak)
Kadınların Allah'ın emri olan örtüyü emredildiği gibi giymemesi.
Edep ve saygının ortadan kalkması,
Milli servetin fakir fukaraya uğramadan zengin ve mevki sahipleri arasında paylaşılması,
Faizin açıktan yenmesi
İçkinin su gibi tüketilmesi 
Haram kazanç yollarının tercih edilmesi

Fırsatçılık yapılarak, kul hakkına riayet edilmemesi gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz bir çok kötü fiiliyatın toplumumuz arasında yaygın hale gelmesinden dolayı bu tür ilahi ikazlarla adeta uyarılmışızdır. O zaman biz kullar olarak ne yapmamız gerekiyor sualine karşılık ise: Evet ülkemiz deprem kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Buna karşın elbette ki tüm maddi ve teknik önlemler alınmalıdır. Ancak bununla birlikte en önemlisi hepimiz bahsettiğimiz tüm yanlış fiillerden derhal uzaklaşmalı; nasuh bir tövbe ile Rabbimize tövbe etmeli ve bir daha da yapmamak üzere memleket olarak ülke olarak iyinin, doğrunun, güzelin ve faydalının hakim olması için canla başla çalışmalıyız.
Depremde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, kalanlara da sabr-ı cemil niyaz ediyorum.  Selam ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları